515 entry daha
  • mersin'de okuduğum yıllar. orta son sınıfa gidiyorum. * okulun bitmesine 10-15 gün kalmış. mersin yanıyo. mersin alev almış.

    istanbul'a bu yeni otobüsler alınınca eski otobüsleri anadolunun çeşitli illerine göndermişlerdi. avcılar-topkapı servisini yapan otobüslerden birine de mersin'de rastlamıştım. orta kapının düğmesi zamanında kaybolmuş onun yerine üzerinde kalp şeklinde oyma olan -büyük ihtimalle herhangi bir oyuncaktan alınmış- bir düğme takılmış. ordan tanıyorum otobüsü. işte o otobüsteyim. mezitli'den binmişim, demirtaş mahallesi'nde ineceğim.

    otobüste bir kız var. benim sınıfımdan bir kız. kız mükemmel. o yaşta bir insan bir kıza ne kadar hasta olabilirse o kadar hastayım. en arka koltuktayım ben. o cam kenarındaki tekli koltuklarda. bir göz selamı vermiş bana binerken sadece o kadar. varlığımdan haberdar. ama benim yapacağım büyük artislikle aklını alacağımdan bihaber.

    yaklaştık ineceğim durağa. kalktım ayağa. kızın beni göreceğinden emin olacak kadar yavaş bir şekilde geçtim yanından. ön kapının ağzına geldim. aa baktım kız da kalktı. aynı durakta ineceğiz. milyon tane sohbet konusu düşünüyorum şimdiden inince yollarımız aynı tarafa giderse - ki aynı yön olmasa bile yürünecek- diye. ama iyi bir giriş yapmalıyım. ne yapmalıyım? ne yapmalıyım? nerden geliyorsa o sırada aklıma otobüs hareketliyken atlamak geliyor. ön kapıdan atlayarak artist bir şekilde konmalı, gitgide yavaşlamalı, kız indikten sonra yanına giderek durmalıyım. trenlerden hatırladığım kadarı ile hareketli bir araçtan atlayınca o aracın gittiği yöne doğru koşmak bana yardımcı olacak.

    kapılar açılıyor. ben ön kapıda kız arka kapıda otobüsün durmasını bekliyoruz.

    ve ben atlıyorum.

    ve ben yönü şaşırıyorum.

    ve istikametin tersine doğru koşmaya çalışıyorum.

    ve kızın ayaklarının dibinden yuvarlanarak geçiyorum. kafamı gözümü patlatıyorum. durmamın neden bu kadar uzun sürdüğünü düşünecek kadar bir süre yuvarlanıyorum. üstüm başım yırtılıyor. dizlerim kan içinde. otobüs benim atladığım yerden yaklaşık 25-30 metre sonra duruyor ve içindeki herkes "çocuk düştü lan" diyerek yanıma koşuyor. "ne düşmesi?" diyemiyorum. toplanıyorlar etrafıma. sağımı solumu elliyor aynı anda beş kişi birden. "bir yerin kırıldı mı acaba? çok ağrıyan bir yerin var mı?" diye soruyorlar. "yok" diyemiyorum. ağladım ağlayacam. o sırada kalabalığın arasından kızı görüyorum. ağlayamıyorum. artislik yapacam derken kızın ayaklarının altında süründüm resmen. permeperişan oldum. hastanelik oldum resmen.

    okulun kalan 15 günü kızla aramızda bu sırı saklıyoruz. herkes soruyor "ne oldu ağzına gözüne?" diye. "yok birşey" diyorum. "ramsestyler büyük dayak yemiş olm" diye söylenti ağızdan ağıza yayılıyor. ben gerçeği söylemiyorum. ben razıyım. o da söylemiyor. o da razı demek ki. herkes dayak yediğime inanıyor. "onların halini görecektiniz" diyorum bazen gülerek. kalp şeklinde oyması olan otobüsten bahsettiğimi kimse anlamıyor.

    bilakis dayımı ikna edemiyorum otobüsten düştüğüme.

    - kim dövdü seni açık söyle gidelim konuşalım olm valla birşey yapmayacam.
    - ya dayı valla otobüsten düştüm. erken atladım, yuvarlandım. böyle oldu.
    - ulan insan otobüsten düşünce ağzını gözünü kırar mı? ne oldu da bu hale geldin anlat işte.
    - kız mevzu dayı boşver.
703 entry daha
hesabın var mı? giriş yap