6 entry daha
  • nuri dersimi üzerinden yürüttüğünüz faydalı ve açıklayıcı kimlik münazarasına bir dersimli olarak şu bakış açısını katmak ve olaya kısmen de olsa farklı bir bakış açısı katmak istiyorum.

    öncelikle biz kimiz sorusunu bize o veya bu şekilde sorduran. kendimizi tanımlamamız hususunda beynimizin aidiyete ait izler taşıyan kıvrımlarında impuls etkisi gösteren bir özgürlük hareketin hakkını vermenin sonrasında ise aidiyet sergilediğimiz kimliği veya kimlikleri net bir şekilde tanımlamamız gerektiğine fazlası ile inanıyorum.

    dolaylı olarak yapılıyor olsa da kabaca dersim/cilik elitizmi olarak tanımlanabilecek olan, ortaya koyduğu söylem itibarı ile inançsal farklılıkları, lokal demografik özellikler gibi herhangi bir kültüre de haiz olabilecek “genel” özellikleri, ön plana çıkaran ve bunu bir farklılaş(tır)ma objesi haline getiren anlayışın muhtelif örneklerini genel olarak dersim kökenli olanlarda görmek mümkün. ve bu durum çoğu zaman kimliksel bir bunalım yaşıyor olmanın ürünü. dersimi ve dersimlilik kimliğini kavrarken bunu elitist bir kimliğe büründürmektense bence kendi içindeki alacalı renkleri görmeye çalışmak, bu kimliğin özünde bulunan çok kültürlü heterojen yapıyı iyi analiz etmek gerekli. bu çok kültürlü yapı altında atalarımızın nasıl bir tavır belirlediği ve bu kültürü o topraklarda barış içinde nasıl sürdürdükleri iyi anlaşılmaya çalışılmalı ve bu manipülatif söylemlerden uzak bir şekille yapılmalıdır. benim kültürüm bu kadar güzel bu kadar tatlı bir o kadar farklı demekle pek bir şey değişmedi, değişmeyecektir de.

    inançsal olarak önemli olan bazı ritüellerimize bir bakalım etkileştiği kültürler ve referansları nelerdir diye; mesela önemli geleneksel bayramlarımızdan biri olan ve kış aylarında kutlanan “gağan” ın batı ermenicesinde noel anlamına gelir. bu bayram dersim kızılbaş alevilerinde ermeniler gibi kutlanır. yine “medağ-madağ” diye bir kelime vardır. “medağ” bir kişinin ölümünden üç gün sonra verilen yemeğe verilen adıdır bu bizim kültürümüzdeki karşılığı da aynıdır.

    bizde bir sürü köyün, ziyaretin, mezranın adı ermenice olduğu gibi. bunun yanı sıra zedüştlük ve yezdilikte olan diğer ritüellerin kültürümüzdeki varlığıdır. güneşin kutsal olması, şafağın söktüğü vakitte güneşe karşı yapılan secde ve dualar. peré seré sodiri(şafağın koruyucu kanadı) inancı. güneş tutulmalarında kesilen kurbanları, jiyar-u diyar ları?, doğanın tanrısallaştırılması munzurun, duzgın bava nın kutsal olmasını, emek vermediğin yaban hayvanın dağ keçilerinin etinin yenmemesinin nasıl referansları vardır? tek bir kültürden söz etmek alevi kimliğini bektaşi dergahı referanslı türk kültürü olarak görmek ne kadar mümkündür?

    peki ya xızırı? darımızda yetişen dualarımızdan eksik olmayan kır atlı xızırı? aslanın üzerine binip yılanı kırbaç eyleyip sürdüğü anlatılan efsanevi tarihsel mitin kökenin gılgamış destanındaki tabletlerle birebir aynı olmasına ne demeli? bu ve bunlar gibi birçok ritüelin ifade ettiği ve toplumsal sosyolojinin bize anlattığı tek bir şey var ki insan yaşadığı doğaya ve çevresinde daha evvelinden iz sürmüş kavimlere ve komşu halklara benzer. antik çağlardan bizlere miras kalan bu kültür mezopotamya da iz sürmüş kavimlerin mirasıdır.

    hepimizin bildiği gibi kültür dediğimiz kavram eklektik yapılı bir olgudur, güzel bildiğini benimser kendine ekler yoluna devam eder. bu nedenle tekçi bir yapıya indirgenemez. farklı renkler barındırır çevresindeki ve evvelindeki ile anlamlıdır ve ancak öyle anlaşılır hale gelir. ve bu sebepledir ki dersimin dervişleri kırmanciye beleke(alacalı kırmanciye) demişlerdir bu alacalı renklerin oluşturduğu ahenkli kardeş görüntüye. bu sebepledir ki; seyit aşireti olan kureşanlıların dilleri zazaki iken qurmanci konuşan bamasurların talibi olmuşlardır.

    kürt ulusal hareketinin bu topraklar üzerindeki egemen ulus milliyetçiliğinin, yok saymak ve yok etmek üzerine dayalı politikalarına karşı verdiği mücadele çeşitli dönemlerde farklı manipülasyon ve politikalar ile seyreltilmeye ve izole edilmeye çalışılmış ve bu durumla ilgili tez, iddia veya saptırmalar kimi zaman etnik ayrıştırma kimi zaman ise dini ayrıştırma olarak vuku bulmuştur.

    bu durumu egemen yapı/anlayış açısından ele almaya çalıştığınızda, mevcut durumun aslında nasılda mantıklı bir politika altında ortaya konduğunu görmeniz çokta zor olmayacaktır. kuvvetli ve diri bir bütünden ise ayrışmış, kendi içinde zıtlıkları barındıran kavgalı parçalar ile mücadele etmek haliyle daha kolay olacaktır. bu iktidarın dolaylı idare stratejisidir.

    bu tanım ve varsayımlar ışığında biz kimiz sorusunun yanıtını bulmak, egemen kültüre yamanıp asimile olmaktan daha zor olsa da, en doğru tanım bizi biz yapan öğeleri iyi kavramak ve onlara sahip çıkıp yaşatmaktan geçer.
    dersimliyim diyip eğer anadilini bile konuşamıyorsan, inançsal ritüeller hakkında fikrin bile yok ise, bence oturup bir kez daha düşünmekte fayda var! acep bana ne oldu diye.

    (bkz: dersim sendromu)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap