• bir kübalı olmanın en iyi tarafı o güzel adada yaşamak, en kötü tarafında yanı başında ki abd’ye rağmen bunu gerçekleştirmeye çalışmak olsa gerek.

    amerikan sermayesi ile kol kola ülke kaynaklarından elde edilen artı değeri abd’ye transfer eden batista rejiminin, halk iktidarı iddiası ile yıkılmasından sonra kurulan yeni düzen yaşanan bu zorluluğu daha da arttırmıştır. sonuç olarak buna katlanmak istemeyen ve her koşulda yaşamak istediği yeri seçme hakkı olan bazı kübalılar, belki küba’dan değil ama abd’ye rağmen yaşamaya çalışmanın zorluğundan kaçarak bizzat abd’ye yerleşmeyi seçmişlerdir. ve her nedense abd çıkarttığı tuhaf yasalar ile en başından beri bu mültecilere kucak açımştır. ikili anlaşmalar gereği her yıl belli miktarda vize talebini karşılamak zorunda olmasına rağmen karşılamayan, böylece insanları ülkesine kaçak yollar ile girmeye teşvik eden, coğrafik olarak iki ülkenin kıyılarının birbirne böylesi yakın oluşundan da yararlanarak kübalıları tehlikeli yollarla ülkeyi terk etmeye zorlayan amerikan politikası günümüzde bile pek çok insanın ölümüne neden olmaktadır. deniz yoluyla miami’ye ayak basmayı başaran her kübalı abd’de yaşama hakkı elde etmektedir.

    ancak türlü nedenler ile abd’ye yerleşen kübalılardan bazıları, bu sefer tek bir nedenle yaşadıkları bu yeni ülkede bir araya gelir. kendi eski düzenlerini küba’da tekrar kurmak için yeni iktidara saldırmak. zaten daha devrimin ilk günlerinde arkalarına amerikan teknolojisini alarak eyleme geçmiş olan bu insanlar, güvenilmez müttefiklerinin son anda kendilerini satmasıyla domuzlar körfezinde telef olmuşlardır. daha öncesinde devrim karşıtları havana limanında ülke savunması için ithal edilen bir gemi dolusu silahı havaya uçurmuş, yüzlerce kişinin ölümüne neden olmuşlardır. bu noktadan sonra fiili müdahaleler ile amacına ulaşamıyacağını anlayan abd, cia aracılığı ile, ülkesine yerleşen eski kübalıları, ki an itibariyle bunlardan bazılarına halk düşmanı demek daha doğru olsa gerek, desteklemeye başlamıştır. abd’de karanlık işler yapmaya başlayan, zaten daha küba’dan ayrılmadan önce eski rejimle olan yakınlıkları sayesinde ekonomik olarak güçlü olan bu kitle küba’da ki iktidara karşı oluşturduğu lobi faliyetlerini eyleme dökerken yerleştikleri yeni ülkenin, yani abd’nin çok büyük desteğini gömüştür. uluslar arası kamuoyunda devrim karşıtı söylemler geliştirmekle yetinmeyip, küba ekonomisini zayıflatmak için ülkenin en önemli gelir kaynakları olan şekerkamışı üretimini baltalamak için tarlaları yakmış, en büyük ihracat kalemlerinden biri olan küba pürosunun tek hammadesi olan tütünlerin yetiştiği tarlaları kimyasallarla zehirlemiş, ülkeye labratuar ortalarında geliştirilen kimi virüsleri sokmaya çalışmışlardır. zaman zaman bununlada yetinmeyip, küba havayollarına ait bir uçağı tüm yolcuları ile birlikta havada infilak etmesine yol açarak 73 yolcunun tümünün hayatını kaybetmesine neden olacak terörist eylemlere girişmişlerdir. ardından venezuellada yakalanan bu teröristler dönemin abd yanlısı hükümetince affedilmiş, bu sefer abd’de başka bir suçtan aranırken yakalanmış olmalarına rağmen baba bush imdatlarına yetişip tekrar ve bu sefer sonsuza dek affedilmelerini sağlamıştır.

    tüm bunlar olup biterken her şeye rağmen barışçıl bir çözüm isteyen küba hükümeti, abd’de ülkesine karşı terörist faliyetlerde bulunan örgütlere karşı abd hükümetine işbirliği ve ortak mücadele önerisinde bulunmuş ancak olumsuz yanıt almıştır. bu aşamada kendi çözümünü hayata geçiren küba, abd’ye yasal yollardan gönderdiği kendi vatandaşlarının bu örgütlere sızmasını sağlayarak, planladıkları eylemler ile ilgili önceden bilgi edinmeye başlamıştır.

    işte uluslar arası arenada küba beşlisi olarak bilinen ve abd’de küba’ya karşı eylem hazırlığında olan örgütlere sızarak ülkelerini korumaya çalışan bu beş kübalı, bugün 5 farklı amerikan hapisanesinde üçü ömür boyu, biri 15, bir diğeride 21 yıl hapis cezasına çarptırılmış olmaları sebebiyle alıkonulmakta ve ailelerinin kendilerini ziyaret etmeleri için abd'ye girmeleri engellenmektedir.

    haklarında amerikan silahlı kuvvetlerini gözetlemek ve stratejik bilgilere ulaşamaya çalışmaktan ajanlık iddalarıyla açılan davalarda her hangi bir somut kanıt sunulmamasına rağmen bu cezalara çarptırılmışlardır.

    isimleri; gerardo hernandez, ramon labanino, fernando gonzalez, rene gonzalez ve antonio guerrero olan bu beş kişi, geçmişte abd vatandaşı olarak sscb’de yakalanıp aynı cezalara çarptırılmış olsalardı kendi ülkelerinde heykelleri dikilir, alanlara isimleri verilirdi. ki bu durumda yakalanmış olmaları pek de haksız olmazdı, buna rağmen kahraman ilan edilirlerdi. sscb hakkında stratejik bilgilere ulaşmanın o zaman bir anlamı olabilirdi, denk güçler söz konusu olduğunda. ancak 10 milyonluk bir ülkenin, teknolojik olarak abd’nin bu kadar gerisinde olan bir ülkenin abd’nin silah gücü hakkında bilgi edinmeye çalışması absürt bir espiri anlayışının eseridir. küba’nın bu tür bilgilere ulaşması pratik bir fayda sağlamaktan çok uzaktır, anlamsızdır.

    kübalı bu beş insanın tek suçu, ülkelerine karşı miami’de yaşayıp sistemli terörist faliyetlerde bulunan ve abd hükümetince destek gören bu insanların küba’ya karşı girişecekleri eylemler ile ilgili bilgi edinmektir.

    ve bir diğer suçlarıda geçmişte, göz alıcı amarikaya ülkelerini satmak için kaçmayıp, o güzel adalarında yaşamaya devam etmeleridir. suçları kübalı olmanın ayrıcalığını yaşamayı, abd pasaportları ile sonsuza kadar vatansız kalmaya tercih etmiş olmalarıdır.

    ve abd ne tuhaf bir uluslar arası siyaset izlemektedir ki, karşı olduğu herhangi bir siyasal düzen veya olguya karşı harekete geçtiğinde, o düzen veya olgu sempatik hale gelmektedir birden bire. birkaç örnek; her hangi bir ülkenin kapitalistte olsa vatansever bir vatandaşı için abd’ye karşı küba sosyalizmi, kore, vietnam, bir bilinmeyene sürüklenen afganistan, ahmedinecad, her şeye rağmen ve biraz zorlarsak saddam’ın kendisi bile. ortalama bir insana sorunuz, abd siyaseti ile bunlar arasında bir karşılaştırma yapsa hangisini kendine daha yakın hissetmektedir. tereddüt etmeden nobel barış ödüllü(!) bir başkanlarıda olsa abd’nin daha sevimsiz olduğunu söyleyeceklerdir.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap