7 entry daha
  • 2010 dünya öykü günü bildirisi

    paleolitik çağlardan beri ispanya’daki altemira mağaralarına çizilen av resminden bugüne insanlar öykülerini aktarıyor. din öncesi şaman törenlerinin büyüleyici doğa söylemi, izmirli homeros’un anlattıkları, gılgameş, kanımca ilk gerçeküstü yazarlardan evliya çelebi’nin seyahatnameleri, masallar, söylenceler birbirlerine eklenerek çağlar boyu sürecek yolculuklarındalar.

    insan sesini söze dönüştürdüğünden bu yana öyküsünü anlatıyor. tabletlerde, papirüslerde, sonunda da sayfalarda tüm sesler yerini buluyor. bu çabalar insanlığın kendisiyle karşılaşmasıydı. toyluk dolu bu varoluş sorgulaması yazı yokken de vardı.

    insanların ütopyasına ulaşma isteğindeki caymazlığı onun binlerce yıllık geçmiş kayıplarını araştırdığımızda ne denli erkenlere tarihlendiğini öğreniyoruz. yirminci yüzyılın acılarla, kıyımlarla, adaletsizliklerle dolu zamanını sonlandırıp yirmi birinci yüzyılı iyileştirici bir beklentiyle karşıladık. şölenler onuruna kadeh kaldırmalar… oyalanma çabası daima geçici bir heves sevincini taşır. hoş görülesi bir durum gibi algılansa da bu iyimser beklentilerimiz hızla geri tepti. yeni yüzyıl da ardındaki tüm olumsuzlukları aman vermeden taşıyor.

    işte tam burada öyküler yazılır, yazılmaktadır. öykü inançtan değil, ütopyasından güç alır. çünkü ütopya asla soyut bir kavram değildir. toplumlar insan değerini savunan başka bir hayatın özlemini taşıyorsa, erkin buyurganlığını eleştiriyorsa düzeni yenileme gücünü yitirmez. ütopya tartışmaya, eleştirmeye açık bir olgu olarak aklımızı aydınlatmaktadır. çok eski bir gelenekten uzanan öykünün günümüzde de atan canlı damarı durma güçlenecektir. yineleyelim, ütopya bence soyut bir kavram değildir.

    14 şubat dünya öykü günü’nü sevinçle kutluyoruz.
    füruzan
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap