artvin ağzı
-
artvin' e özgü bazı kelimeleri içerir ve genellikle artvin'de insanlar arasında bu şekilde konuşulur.
not: tamamen facebook artvin sözlük grubundan alıntıdır.
1 abuzlanmah: hayvanların delice sağa sola koşuşması: bu sicahtada amma abuzlanur bu hayvanlar şimdi ne edicavuğ bilmam.
2 açala: mısır çalasının bir ağaç üstündeki yığılmış hali: ol getta açalay bozda getur ineklara kuşluği verah.
3 açurul: isıtırken kalınlaşmış olan süt : tüh göryersun sen işi süt açurul olmiş.
4 adlamağ: yürümek : adlasana ola çocuh nay sallanyesun
5 ağarti: hayvan ın sütünden yapılan her çeşit yiyeceklere verilen ortak ad
6 ağeruk: bi tür erik cinsi : bu senada çoh ağeruk var ey pestili edaruh
7 ağırca: hamile kadın : bu karida ammada ağırca kaliyer ne edicah bu kadar çocuği
8 ağuz: yeni doğurmuş ineğin sütünün ısıtırken kalınlaşmış hali : bu ağuzda amma yağliymiş ha
9 ahpun: hayvan gübresi: ola nay yatyersun eyle eşekkimin getta tarlaya ahpuni taşida bi işe yara.
10 akoz: aynı sırada : şu okuzlarda bi türli akoza gelmadi.
11 akuçka: pencere veya resim çerçevesi: taşi nasil atmişsa akuçkanun camlarun kırmış eşşek sipası.
12 alaf: hayvanların kaba yemi: ineklara alafi veran oldim iştan güçtan boşanupta, oldurduh acundan mallari
13 alag alag: yerli yerine demek : goooo ana gelda ineklari alag edağ
14 alavli gozal: çok güzel demek : şu gavurların kızlarıda alavli gozal bişe degil
15 ansli-ğer: ot cinsi: go gelin getta biraz anslinan ğeri geturda ineklara nahsi yapah acundan oldilar.
16 aprak: ters bakmak : nay bahiyersun eyla aprak aprak heçmi kari görmadun (peleş anlamınada gele bilir )
17 artağ: beşikte çocuk bağlamaya veya kırılan kola yapılan tüzgün küçük bir bedevra parçaları
18 babilo: salatalık çardağı : bu babilodada amma hiyar var ha
19 badya: derince büyük kab (tas) : ola ammada boğaza bişeysun iki badyaynan aşi yedun
20 baga: hayvanların yem yedikleri yer : bagaya ot atunda mallar yesun
21 bardel-saslik: fahişe anlamında : göryersun şu kızi amma bardel bişey çihti ya
22 barna: bol dallı asma sırığı : amma uzum vermiş barma yıhilicah nerdeysa
23 bazi: eşek arısı : ineklara bazi dişlamış hepsi abuzlandi
24 bedevra: bacayı örtmeye yarayan ince tahta : şu bacanun bedevralari çüridi su ahidiyer yenisi lazum ya.
25 bel: bi çeşit toprak kazıma aleti: ammada bellanacah tarla var ne edicam şimdi ben ya.
26 beliçiça: bi nevi mantar :ola çayirlarda acayip beliçiça varmış gedahta topliyah
27 besa girmek: iddiaya tutuşmak : trabzonspor fenerbahçeyi yenar varmisun besa
28 bişi: yağda pişen eşkimiş hamur: acayip acihtum bişi olsada yoğurdinan bi yesam.
29 biziki: yabanı arısı : biziki gozuma dişladi gozum balonkimin şişti ya
30 boçaçav: örümcek : anaaa hertaraf boçaçav yüvasiyla dolmiş, go supurgay geturda temizliyah.
31 bodohli: çok dalları olan soyulması zor olan ağaç
32 bogurmah:bağırmak aynı zamanda öküzlerin güreşmeden önceki kabadayılık taslaması bir nevi güç gösterisi
33 boğaza: çok yiyen aç gözlü: ne boğaza bi çocuhtur buda ne gorsa salduriyer.
34 boko-dedaber: yaşlı kadın : dede bokovsuz nera geiyersun eyla
35 bokvi: bademin taze halı
36 bucecyan: karışık saç : pis herif getta şu kafavi bi yiha naydur eyla bucecyan bişey
37 buğer: anbarın arkasındaki boşluk:buğera siçan girmiş mahvetmiş her şey kani içuna ahicah.
38 bujgela: kıvırcık saş
39 buluza: gömlek :hanım buluzamun yahasi kirlanmişta bi yihasana
40 burmah: öküzleri hadim etmek:bu okuzda amma azitti ha buremda aklı başuna gelsun.
41 buşhut: tonbik çocuk
42 buzgel: kestanenin dikenli olan dış kabuğu : kestaneleri buzgeliyla beraber kuyladum kışa ey olsun diya
43 cacği: ufak ağaç toplulukları : şu cacğilari temizlayabilsam ey tarla olur burdan
44 caci: ayakların çapraz olması aksak yürüyen: nay caci caci yuriyersun çabuh olsana bi.
45 cadi: mısır ekmeği : aha şimdi sicah cadi olsada yoğurda doğrayıp yesam
46 cakil: solucan
47 cecim: bir nevi kilim : cecimları geturunda tutları tokah
48 cendek: çok büyük anlamında: bu çocuhta aldi başuni gediyer cendek kimin bişe olicah soğra.
49 cicalar: memeler: ola göriyersen bu kızında amma cicalari bovudi şimdi koçururlar bunida
50 cimçar: isırgan otu : yuriyerkan cimcarlarun üstuna yihildum acayip elumi yahti
51 cirek: ince uzun dalsız kuru ağaç : şu çeperada acayip cirek lazım oldi yaho
52 çaçmel: kısa boylu: anamun kısa boylisundan korican ya.
53 çaçuna: ağır aksak yürümek : amma çaçuna bişeysun ne olicah senun halun bilmam
54 çakalog: olmamış meyve : bu çocuhlari goryersun sen kirazi çakalogikan yemiş biturmişlar
55 çaki: dişi köpek
56 çakuç: çekiç: adamun başuna nassi çakuci vurmişsa yer beyer olmiş adam
57 çalbadar-tango: hayvanların boğazına bağlanan zil çeşidi
58 çançiher: şelale :şu çançiherdada amma çimilur
59 çapaçul: işe yaramaz avre anlamında
60 çapenkul: ağzına kadar dolu demek: nay ağzuna kadar doldurmişun taşicah şimdi bu süt.
61 çarhana: küçük kazan
62 çaynik: demlik: kimsa bi çaynikla çay yapsada içsah neda ey gedar ha
63 çeçvi: mısır tanesinin suda pişmiş halı: ahşam irğatta çeçvi pişurmiştilar ammada çoh yemişuh tiraçuna tutti herkesi.
64 çençi: kurutulan taze fasulyenin kabuğu
65 çeper: bir bahçeyi hahvanlardan korumak için yapılan çit
66 çiançur: bi tür erik : hersena bocuklanmasa olmaz bu çiyançurlarda
67 çiçentela: gece ışık saçıp uçan bir böcek
68 çiçikar: ağıl kapısı : bizm ağılın çiçikari açılmış mallar tomari dişari çıhmiş
69 çiçip: parlak yuvarlak çam sakızı
70 çiçvi: çam ağaçının dalındaki yeşilliğin kuruyup yere dökülen hali
71 çigit: çekirdek: go ana kabağun çekirdegi varmi geturda bi mehlanah.
72 çiğikvi: bir kuş cinsi :bu çiğikvilarda lazuttan başha bişeya gelmiyer
73 çiğrik: eğrilmiş yünleri iplik haline getiren bi alet
74 çikina : çok küçük olan
75 çilkav: karabalık ufa boy kuş topluluğu : bi mermi attum on tane çilkavi vurdum
76 çimmah: yıkanmak : pis herif getta çimda eyla gel leş kimin kohiyersun
77 çimpo kesilmek: çok ıslanmak
78 çinel: çeper yapmak için kullanılan bükülmüş yaş çıbık
79 çingo: olmamış cevizin yeşil kısmı
80 çipekli: ince uzun çıbıh : nassiki çipekli vurdiysa bacahlarum parkilandi
81 çirihta: yağda pişen yuvarlak lokma
82 çirmah: yırtmak : nasıl çektiysa gömlegumi çirdi
83 çivela-hiçvi: kürdan anlamında : garson bi çivela(kürdan) vesana dişlarumi karişturem
84 çivillamah bağırmak:
85 çoç etmah:emeklemek : ibonun oğli çoç edyemiş go daha alti ayluhkan
86 çoha: palto
87 çorli: hastalıklı anlamıda : ammada çorli bişey çihtun senda
88 çuçuka: kazmanın küçüğü : go pado çuçukay getürda tarlayı kahan edem
89 çuçul: civ civ : bu tavuğunda amma çuçullari var mimino kaçurmasun soğra.
90 çuhora: ormanda çürümüş ağaçlarda bulunan bir nevi mantar cinsi
91 çuma: biriktirilen süt
92 çumah: eşki : şimdi çumah gibi bi ayran olsada içsam ne gedar bu sicahta şimdi
93 çuro: hayvan sidiğinin ahpunla kaışmış sıvı hali : sanishela duştum ustum çurolandi
94 çuruz: zayıf aynı zamanda içi boş anlamında : sana anav babav bişe yedürmiyermi ammada çüruz kalmişun
95 dagul: ezilmiş meyve : naki dagul olmiş bişey varsa sen almişun az eyisunu alsana
96 dağo: vayendar anlamında: adlasana ola dağo naysun beyla palanpoş bişe
97 daraba: ahşap evin yan kısm
98 dedan: nekeri kurulduğu çatal ağaç : okadar uğraştum ancah buldum dedani ya
99 dehre: kesici bi alet : nekera gedicamda bi ey keskun dehre almam lazum
100 demurtarak: sert yünleri inceltmek için kullanılan demir dişli bir alet
101 dibek: ceviz, fındık içi gibi şeyleri ufalamak için kestane veya ceviz ağacından yapılmış içi oyuk bir kab
102 didilmah: düşüp hertarafının yaralanması çizilmesi. aynı zamanda yolmah : sen beni bilursun senun saçuvi başuvi didarum bah.
103 dirgan: uzun sırık : amma dirgankimin bişe oldi bu çoch göryersun sen
104 dodapal: gelin
105 dogmaç: sıcak mısır ekmeği ile tereyağının karışımı : aha şimdi dogmaç olsada yesah ne ey gedar
106 dorbil: salya : senda amma dorbilli bişeysun ya
107 dubaracı: üç kagıtçı:buda dubaranan zengin oldi allah sorar soğra gorur gununi.
108 dudğuna: çok yavaş durgun olma hali : senda amma dudğuan bişey çihtun çabuh olsana
109 durtlamah:itiklemek : şit beyler nay durtliyersuz önde bayanlar var ezilicah yahun
110 elek: un eleme aracı
111 evlek: yamaç tarlada yapılan sıralı çukur uzun ark:yarun evleg çekilicah irğat var sende gelsana.
112 fifina: ceviz ağacından yapılmış bir çeşit çalgı
113 gabanç olmak: tepmek-tepilmek: nassi düştisam dereya gapanç oldim her tarafum didildi
114 gacar olmah: bir yere sokuşmak rahatsız etmek : ola çocuh nay gacar olyesun burda doğri eva bahem
115 gacin olmah: uyuyamamak : siçan darabayi kemirdi acayip gacin oldum
116 gağink etmah: yolmak parçalamak: ola çocuh kafami bozmaki saçlaruvi gağink edarum
117 gahi: çok zayif : haret bişeysun ola iso senda, nerdan buldun bu gahi bişey
118 gançur olmak: salıncakta sallanmak
120 gapusk: ip yumağının bir birine karışması : göryersun şu çocuğun ettuğuni tomari iplari gapusk etti
121 garigolmah: hazırlanmak : bu kadınlarda amma yavaş garigoliyerlar ya
122 gartap: su çevirme yeri
123 gasrikolmah: titremek : çok soğukmu var ne gasrik oliyerim
124 gaşlip: vucudun et kısmının düşüp soyulması : eyla bi düştumki bacağım gaşlip olmiş
125 gatihul: yemeği tam bitirmemek : o tastaki yemeği bitur gatiğul etma yoksa çirkin kızla evlanursun
126 genduma: keşkek : aha şimdi golli bi keşkek olsada yesah
127 gene: hayvanlarda bulunan kan emici bir böcek türü
128 godo: bi nevi oturak: şu godoyi geturda otursun çocuh ayahta kaldi.
129 godor: büyük sepet: amma kuvvetli adamdur buda o godordaki goturduği en az yüz kilo gelur.
130 guatis: sarşın : seni guatis seni eva gel gostarurum sana
131 guda: keçi derisinden yapılan kab : bi guda unum kaldı degirmana gedemda yine un ugudem.
132 gulçiçela: bi çeşit armut cinsi : göryersun hep dibuna getmiş güzelim armutlar
133 gunda: kartopu: gundayi nassi atiysam gozi balona dondi çocuğun.
134 guş: ağaçtan yapılmuş derin vede geniş kab : iki guşinan yoğurdum var çalhalanicah.
135 ğalo: yabani ot yaprağı
136 ğet: iri otların gövdesi
137 ğicyan: dişlerin yamuk yumuk olması: su sen konuşma ğicyan seni
138 ğırlamah: köpeklerin boğuşmadan önce çıkarmış olduğu sesler
139 ğiryal etmah: işkence görürken bağırmak
140 ğulutuna: delik
141 ğumpo-çimpo: çok islak yer veya çok ıslanmak
142 hacet: marangoz aletlari : oğlum hacetlarumi geturda şu kapiyi bi tağmir edem.
143 haçonun koko: kaşar peyniri
144 haran: çuvalın büyüğü
145 harbul: bi nevi süzgeç
146 harkalat: kol sepeti: ola oğul getta bi harkalat kirezi toplada dağa göturem dua ederaum sana.
147 harmutlamah: sıcak suyu ılıtmak : go kari suyi harmutlada çimah
148 haro: anbar içinde tahıl konan bi bölme: bu kadar lazudi haroya nasi siğduricavuh.
149 harşo: patates yemeği
150 hasuta: pekmezden yapılan bir yiyecek
151 haşar: fasulye sırığı : oğlum getta biraz daha haşari keski yetmicah
152 havus: yosun
153 hebet: evet anlamında
154 heçebo: ceviz fındık kabuklarına verilen ad
155 heçebo: mısır çalası
156 hegva: heybe : bu hegvada ne var acaba kete olmasun içunda
157 hepenk: tuzak
158 hesut: kinci fesat
159 hevsalmah azıcık bir şeyler atıştırıp yemek : gel az hevsalahta öyle gedah işa
160 hıraki: yemeğin dibinin yanması : go nay lafa tutiyersun az daha yemeği hiraklaticaydum
161 hisal-ubedil: yılışık işveli : şu kızlara bahun ammada hisal bişeydurlar
162 hitvi: lahana sapının soyulmuş hali : go hanım bi hitvi soyda yiyem
163 hizak: üstüne oturarak kayılan bi araç
164 hoçaper: serseri başı boş
165 hom: onaylamak anlamında
166 horhomet: iri yapılı : horhomet bişey nasil çullandisa adamun ustuna az daha boğiyerdi
167 hupsa: kara fatma bi nevi böcek : evida acayip hupsa sarmiş
168 ig--ağişah :yünü iplik haline getirmeye yarar : bu akşam irgat varmiş tufangilda yungi egircaymişlar
169 ince: yaşlı kadınların baş örtüsü: go kari incavi doğri siksana şaçlaru gözüküyor na mehramdur.
170 iribi iribi: yan yan gitmek
171 istikan: bardak: şu çocuhta ammada yaramaz ya bahsana istikani düşürüp kırdı.
172 işhan: bi tür erik cins : ola nay yiyesus koruh işhani kaybolun kirarum bacahlaruvuzi
173 kahan: tarlayı çapalamak yabani otlardan temizlemek : go kızlar bugun bizum kahana gelursuz acaba
174 kahap: buğday unundan yapılmış ekmek : oh be güzel tereyağıylada bu sıcah kahap ne gozal gedar
175 kahma: çit : şu bostanın kenaruna çoh kahma lazım
176 kanç: inatçı sert sağlam anlamında
177 kançlamah :tırmalamah : çekişiyerka yuzumi kançladi pis herif.
178 kandara: mısırları asmak için evin tavanına çakılan sırık
179 kanper: hayınlık : pis herife bah başuma nasilda kanperluğinan taşi vurdisa kafami lelevur etti.
180 kanpur: belden bükülmüş olan: buda hammada yaşlandi co beluna bah kanpurlaşmiş.
181 kantel: ağzı buruşturan hurma: buda hammada kantel bişeymiş ağzumi mahvetti ya.
182 kapçan: kazanın ufağıa denilir : o kapçan ufah biraz büyügüni alsaydunya
183 kargana: omlet : sabah kahvaltisunda kargana yeduh
184 katuh: ekmekle yenen peynir çeşidi
185 kav: çengel çatal ağaç: o la ali kavi geturda şu elmayi topliyah
186 kavlanmah: şımarmak kibirlenmek : şuna bahun arabasi vardiya hammada kavlaniyer
187 kef: ayran köpüğü
188 kereç: mısır ekmeğinin kabuğu : sıcah kereç olsada suzmaynan yesam bi
189 kesma: kalın kesilmiş pestil çeşidi
190 keş: çok sert
191 kete: içi ceviz ve şekele dolmuş bi ekmek
192 kibelar: merdivenler
193 kidel: işaret
194 kikil: yeni biten her türlü sebze: bu hıyarlarda yeni kikillanmiş
195 kikina: haşare cinsinden bir nevi böcek oda
196 kinkoh: burunda oluşan kalın pislik
197 kirç: boyun : acayip oduni taşidum da kirç um ağirmiş
198 kirkal: hayvanları bağlamada kullanılır: bizim inek kirkali kirmiş dugayi bagaya tepmiş
199 kirkat: yabanı yemiş
200 kitik-kita: keçi yavrusu (oğlak): dün oğlaklara kurt düşmüş tomari yemiş ya
201 koçor: alnına dökülen saçlar : kessana koçorlaruvi nay uzatmişun okadar
202 koçurmah :evlendirmek: bu kızda koççah çağa geldi eyca zillilaşmadan evermah lazım yohsa başumuza iş açicah soğra.
203 kod: kilit : tukkani kodinan eyca bi kitladum hirsus girmasun diya
204 koğo: sivri sinek : ammada koğo var heryerumi deluk deşuk etilar
205 koh: küçük kulube genellikle tarlayı yabani hayvanlardan korumak için içinde kalınan küçücük kulube.
206 kohe: çam sakızının ağızda bayatlamış hali
207 kokola: kadınların başına bağlanan yuvarlak çenber
208 kolapa: küleğin küçügüna verilan ad
209 kon: iç yağı
210 kondar: bi tur sebze
211 kontlik: kısa kısa kesilmiş kalın ağaç
212 kopça: düğme : pantolonumun kopçası kopmuş dikilmasi lazum
213 korkot: mısırdan yapılan bi yemek
214 kort: çimlerin topraklı köküyle birlikte çıkmış hali
215 koruh: yetişmemiş olmamış meyve: ola koruh bişe nay yiyersun gormamiş seni.
216 korut: tekenin ufağı
217 koşat: uzun kalın sağlam ağaç
218 kota: bi nevi kilit : ola çocuh kotayi eyca çovurda kapi açuh kalmasın
219 koto: erkek keçi
220 kotoş: mısır : gelun bizada siza kotoşi pişuremda yevun
221 kudurmah oynamak : go ana çocuhlarinan kudurmaya gedem da
222 kukumat: çok karanlık : oy anasini her yer kukumatkimin nasil eva gedicavuh şimdi
223 kulek: peynir kabı
224 kuma: cevizli sucuk : şimdi bi kuma olsada mehlansah
225 kuntlamah :hayvanların zıplayıp oynaması
225 kurkutan :mısırın çöpü: o la çocuh seni eyla dogarumki kurkutana dönarsun
226 kurşun ayakkabisi: kara lastik :resul emica kırkuç numara kurşun ayakkabisi varmi
227 kuruh: yumurtadan kesilmiş civciv yapan tavuk
228 kurum: ateşten çıkas is: ocaği temizladumda her tarafum kurum içinda kaldi.
229 kurun: hayvanların su içmesi için kalın ağaçtan yapılmış içi oyuk bir kab
230 kurut: bi nevi peynir
231 kutlanmah :kötürüm olmak haraket edememek
232 kuy: cecim örmeye yarayan bir tezgac
233 kütük: kalın yuvarlak odun parçaları
234 lalev: sabonun ufaklanmış hali
235 lanker: kar yığınlarının birikmiş hali yüksek kesimlerde derelerin üstünü kaplar : bizim inek lankera düşmiş ayağuni kırmiş
236 lapata: değirmen suyunu kesmek için oluğun başına konan tahta parça
237 laper: kazan dibini silmeye yarayan kaşık
238 lazut: mısırın kendisi : bu ahşam bizada irğat var lazudi ayırtlicavuhta.
239 lelevur: dağınık : biraz yavaş olsana her yeri lelevur etun
240 lenger: et yemeği
241 loblo(lobye) kuru fasülye
241 loko: çok ağır : bu da amma loko bişeymiş ya nası kalduricam
242 lokora: salyangoz
243 maç maç: ineğin sütünün rahar sağılması için danasıyla yapılan emzirme
245 makak: kurbağa : a bu makaklarun sesundanda bezdum ya
246 makin: birden çok öküzün bir inekle çiftleşmesi :goryesun bu tosuni kuçucuk boyinan makina gediyer
247 mançuk: cecim örmek için kullanılan bir alet
248 meçeç: vucutta çıkan kalın benek
249 mehlanmah: yemek yemek : na boğaza bişeysun ammada mehlandun senda
250 menç: kalçalar : acayip çaliştum mençlarum ağiriyer
251 merek: samanlık: ola çocuhlar na işuvuz var merekta giricah başka yer bulamaduzmi otlari dağitmişuz.
252 mertek: ölü gömerken kullanılan tahta
253 meşvela: kerten kele
254 mimino: hem kartala denir hemde tavuk ve horozun kafasındaki ibibiğe denir
255 mirikazma: her iki ucu sivri kazma
256 mitil: döşek yorgan yüzü
257 moçvi: çilek
258 mokval etmek: çam sakızını çiğnenecek hale getirmek
259 moryol: akrep
260 moşuşul: buğdayın kavrulup un olmuş hali
261 mudara: çok cansız olan sağlam olmayan
262 muh: çivi : bakkal amca bi kilo muhi versana bacay yapicamda
263 mur: kömür : o la yüzüva bi bah acayip murlanmiş
264 muraşa: yüzü kirli olmak : ammada muraşa bişe olmuşun getta yuzuvi bi yeha (yıka)
265 musmal: çivinin büyüğü
266 muzir: çok yaramaz
267 nağvel: çok tuzlu demek : aşi nağvelkimin yapmişun kim yicah şimdi
268 nahinço: iç yağının erimiş halından kalan kısmı
269 nahsi: hayvan yalı: anay ahora ineklara nahsi vermaya getti
270 nakat: düz tarlada yapılan bölmeler
271 nakvet nakvet: parça parça : allah seni nakvet nakvet etsun emi
272 napir: sıra : şu evleklara bah amma napirinan çekilmiş
273 natal: meyvelerin çöpü : şu nattallari birikturunda mallara verah
274 nataş: deste : bugun acayip yapraği nataş ettum yorgunluhtan oldum
275 neker: kışın hayvanlara dalıyla birlikte verilen yaprak : go boko getta geçilara nekeri ver acundan oldilar
276 nikat: alın : nassi taşi attiysa nikatuni kırdi
277 oşom: pasaklı yavaş yürüyen : ne paçaça bişeysun sen ya kimsa sana kız mız vermaz
279 paçka: on tane kipritten oluşan paket : husen emica bi paçka kibrit versana
280 palah: köpek yavrusu aynı zamanda zor inilen kayalıkların orta kısmındaki bölme
281 palanpoş: çok dağınık bakımsız anlamında:buda kendüna heç bahmiyer çoh palonpoş geziyer.
282 panta: armudun ufak olanı : bu seneda amma vermiş bu panta ağaıcda
283 papa: undan yapılan bi yiyecek
284 papah: başa örtülen külah : ammada başum uşidi bi papaği alemda tahem
285 papul: çocuk ayakkabısı
286 paratan: sıcak kab tutacağı :go boko paratanlari verda kazani ocahtan endurem çoh kaynadi hiraklancah şimdi
287 parki: pişmiş dağılan patates
290 pathi: sebze çalısı
291 pejmundar:çok dağınık kendinden geçimiş bakımsız anlamında
292 peleş: şaşi bakmak : nay bahiyersun eyla peleş peleş tavuğuva kişmi deduh
293 pepe: ekmek
294 pepel: kelebek
295 peşhun: yer sofrası : bukadar insan bu peşhuna sığmazki yemek yesun
296 peşkir: havlı
297 peyke: ev içinde oturmak için yapılan oturma yeri
298 pikal: düz taş : bu pikaldanda amma duvar olur ha
299 pilaş puluş:ayakkabisi suyla dolu birini yürürken çıkarmış olduğu se : bu genelde kara lastikle çok daha belirgin olur
300 pilek: ekmek pişirme aracı : bu pilektada pişan ekmegun tadida bi başha oliyer
301 pilla: ağaçtan yapılmış ufak çalgı
302 pis: ağaçtan akan sıvı madde
303 pisel: insan sidiği : amma piselli bişeysun senda
304 pisik: kedi : bu pisikta heç bi işa yaramiyer etraf siçan kayniyer
305 portlah: büyük gözlü : amma potlah bişeysun seni goran korhar
306 poshi: tırmık: poshi geturunda otlari tapul edah.
307 poski: küflenmiş : bu lorda amma poskilanmiş
308 potmal: cüzdan: potmalumi çaldurdum bi surida para vardi içunda
309 puça: inek yavrusu: goryersun sen işi zorbekkilun puçalari kurt yemiş gavur oğli gavur.
310 puçeç: mısır kabuğu
311 puçuko: taze iken kabuğuyla kurutulmuş fasülye: sirkaylada(sirke) ne gedar puçukonun aşi şimdi.
312 punk: bir şeyin düşüpte çıkarmış olduğu ses : nassi durtladisa beni punkadah düşdum
313 purti: eşya giysi anlamında
314 pushal: bayat ekmeğin yağlı su ile haşlamak: aşimdi cadinun pushali olsada yesah neda canum çekti şimdi.
315 pusunak: sivri sineğin bi çeşidi: her terefumi pusunak yedi mah voldum ya.
316 puşhi: keçi veya koyun gübresi
317 puşnur: aci peynir ( çökelekte denebilir)
318 puthi gibi: çok anlamında : bu kirezda (kiraz) amma puthi gibi vermiş bu sene
319 rabitelli: düzgün ne rabitelli kizdur buda oğluma alsammi acaba.
320 ragvi fareyi tutmaya yarayan bi çeşit tuzak: ahşam ragvi kurdum şiçan tutumişti çoh büyükti.
321 saberav: kalın kesilmiş soyulmuş ağaç :bacaya sac çahacam saberava ihtiyacum var
322 sabudar: tohumluk salatalık
323 sacayah: üç ayaklı bir demir parçası , üstünde yemekte pişirilir
324 saçhav: bostani sulamaya yaraya bi çeşit kab
325 sakapur: ocakta kazanın asıldığı yer
326 sakoza: kaşıklık : ola çocuh sakozadan kaşuği verde yemegi mehlanah da
327 sakri: mini sepet
328 sanishel: ahır içinde hayvan pisliklerinin toplandığı ince uzun bölme : inek doğurmiş danası sanishela düşmiş
329 saphora: dana ve kuzuların kaldığı bölme
330 saprekel: küçük sepet
331 sathul: korkulk : merdali getta tarlaya sathuli asta kargalar korksunda gelmasunlar
332 sazihel: iplik bükme demiri
333 sazine: ot ve neker taşıma aracı (sırtta taşınır)
334 seme: akılsız : sende amma seme bişey çihtun hiç eva heyir vermiyesun
335 siçan: fare nin diğer ismi: bu sene şiçanlar meyvalari mahvetti hepsini kemurmiş birahmişlar.
336 sifet: surat: get aburda ne bed sifetun var geca gorsam korharum.
337 sitil: bakırdan yapılmış kurplu bi kab : bi sitil yoğurdi versam oğluma goturusun
338 soç: bi nevi çam çeşidi
339 sodom: islanmak ağırlaşmak : çok yağmur yağdi sodom oldi ustum başum
340 soko: mantar : bu seneda amma mantar var ha
341 sufli: pis bakımsız: amma sufli bi şey çihti bu çocuhta ne olcah hali bilmam.
342 suvah: su arkı: su taşmiş suahtanda oni bağlamaya gedilicah şimdida.
342 şaşort: yaylada kalan kadına verilen ad : şaşortlara bahun bir araya gelmiş lafliyerlar
343 şaşvi: kara kuş : zuvaya üzüm koydum şaşvi tutulmiş
344 şibak: başiboş avare : goryersun sen şu mehmedun oğlida acayip şibak bişe çihti ( yanlış yorum olabilir bilen düzeltsin)
345 şirat: yayık suyu: anaaa ne ettun sun bütün şirati tokmiş yerlara kaniçuna ahmicah.
346 şoğurt: ağızdan akan salyalar: pis herif nay ahidiyersun şoğurtlaruvi gette temizla bi ağzuvi.
347 şorahli: pis kokulu sidikli anlamında :puuu ammada şorahli bişeysun kaybol yanumda
348 şot: ufak yuvarlak küçük ekmek : go ana şotlari yağlada sicah sicah bi yiyem
349 takur: sakat : bügün çok uzuldum ya bi takur adami gordum ellari tutmiyerdi
350 tapan: sürülmüş tarlayı kesekleden arındırıp düzlelten düz ağır tahta
351 tapul: dağınık otları bir yere toplamak :bu otlari tapul edmah lazum yohsa yağmur yağarsa islanicah.
352 tat: kediyi kovalamak için söylenen laf : tat seni gavroğli seni
352 tata: çocuk maması : goooo melahat çocuh acihmiş ağliyer tatay yapta yedur
353 tatlar: kesilmiş çam ağacının uc dalları
354 tatman: eldiven: ellarum çoh uşidi tatmani tahemda isinsun .
355 teheze: bozuk olan : ola senun arabada hamma teheze bişeymiş yaho insan buna para verurda alurmi
356 tekavut: emekli: mehmet amca sen nezaman tekavuta ayrldun heberumuz yoh.
357 tel esmah :rahatsızlaşmak : akşam o kadar karnum ağirdiki sabaha kadar tel estum doktor bey oğul
358 tepur: yer sofrasının ufağı
359 terek: hem raf anlamında hemde yüksek kayalık anlamında : yav balogilin inek terektan düşüp olmiş
360 teşti: pekmez kaynatılan geniş kazan
361 tez: değenek anlamında : dun eva kahvedan çoh geç geldum babay tezina dogdi beni
362 tiğap-ziğap: vurmak : babay kulağumun dibuna nassi tiğap ettisa felegum şaşti
363 tiha: kırmızı has bir toprak cinsi :bu tihadanda ey pilek olur
364 tikavss: sertçe vurmak(vurunca sesin çıkması): kafama nasi vurdiysa tikavss etti
365 tiraçuna: isal olmak :nay yedisam bana tohundi acayip tiraçuna tutti.
366 tirikmel: bobrek : bu geçinun(keçi) tirikmellaruni ben yicam
367 tok: ufak küçük ip : çuval ağzı bağlamak için
368 tomari: hep birden: erkeksaz tek tek gelün ne eyla tomari birdan geliyersus.
369 tonpa atmak: takla atmak
370 tonpaça: donla gezmek:getta ustuvi gey ola ne tonpaça geziyersun hamam oğlanlari kimin.
371 tot: bunu birçok manada kullanabiliriz küçük çocuğun eli avi nun totlari gibi: avi gibi totlarun var ola senunda
372 tunp: tarlanın dip yükseltisi : hızakinan kayiyerkan duramadumda tunbun dibuni boyladum
373 tuthur: düt'ün kurutulmuşu
374 udmi: yavaş ağır uyuşuk anlamında : bu çoh udmi bişe bundan adam olmaz yav
375 unahav: görmemiş aç gözlü : allaise nay unahavlaniyersun heçmi bişe gormadun sen ya.
376 ustihana: banyo yapma yeri bu ustihanada ammada tar yav rahat çimamadum.
377 vala: gelinlerin başına örtülür
378 vayendar: umursamaz ciddiyetsiz: bu çocuhta amma vayendar çihti heç malları doğri durus otlatmiyer yituricah ya
379 vedro: kova : bi vedro su geturda okuzlara içurah
380 yağniş: gözü açık : şu çocuh ammada yağniş bişe
381 yazma: genç kızların baş örtüsü
381 yiş : yanaştırmak :oha yiş kızım
382 yugurmah: sallamak : ola ali şu beşigi yugurda çocuh uyusun da bi işumi taniyem benda.
383 yunka: odunun ince kırıntısı : bu ağaçtanda amma yunka çıhtı yav çuvala koyupta eve goturem ateşi tutuştururuh.
384 zar: hayvan gübresi taşıma kabı: bi zar pohi tokti yera göriyersun bu çocuğun ettuğuni.
385 zenne: kadın: bu kadar zenne nera gediyer beyla
386 zibartmahövmek : ola çocuh kahveya getma yoksa seni zibardurum bah
387 zibil: toz: her taraf tozlanmiş ey bi temizluğ lazum şimdi.
388 zig zig: sincap : acayip covuzlara(ceviz) zig zig tadanmiş bi tane bırakmadilar ya
389 zir zop: hızlıca çok çabuk : bu adamun yaptuğuna bah ne ayip selam vermadan zir zop yanımdan geçti
390 ziriplanmak: kaçmak: beni gorunca korhidan(korkmak) ziriplanup getti eşşek sipası yahalasam zibardicaydum.
391 zirza: kapı sürgüsü : zirzayi eyca çekta kapi açuh kalmasun
392 zivtlanmah: yemek yemek: amma acihmiş buda iki saattur nay zivtlaniyer geç kalduh ya çabuh olsana kaniçuna ahmicah seni.
393 ziyankar: yaramaz sağı solu karıştıran birazda çalan çırpan anlamında: bu çocuhlarun anasi babasi yohmi çok ziyankar birşeylar.
394 zukan: nezle : çoh uşuttum zukan tutti burnum ahiyer
395 zuva: kuşlari yakalamak için yapılan bi nevi tuzak : zuvaya lazudi koydumki çiğikvi gelsun
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap