13 entry daha
  • sınıf arkadaşlarını ermeni terörüne kurban vermiş tarihçi orhan çekiç'in bir makalesinde şöyle değerlendirmiştir:

    "
    (bkz: asala tarafından şehit edilen diplomatlar/#18433859)

    bu incelemenin iki amacı var. biri daver hoca’nın öğüdünü tutmak, diğeri sevgili sınıf arkadaşlarım bahadır ve reşat’ın ve tüm terör şehitlerimizin önünde saygı ile eğilmek. tüm insanlık, hatta ermeniler adına.

    yan sütunlarda anlattıklarımın, içinde bulunduğumuz coğrafyayı vatan bilen ve bu anlayışla bizimle paylaşan ermeni asıllı yurttaşlarımızla hiçbir ilişkisi yoktur ve olamaz. sözümüz devletine silah çeken, bağımsızlık kisvesi altında emperyalist düşmanla işbirliği yapanlaradır.

    bunun adı tüm dillerde “ihanettir”.

    o halde sözümüz de hainleredir.

    yrd. doç. dr. orhan çekiç

    ermeni sorunu’nun tarihsel gelişimi
    (bkz: doğu sorunu/#18433857)

    sorun nasıl ortaya kondu?
    (bkz: ermeni/#18433856)
    (bkz: 93 harbi/#18433855)

    işte ermeni sorunu’nun embiryonu böylece yaratılmıştır.

    ayrıntısını özetle de olsa göreceğimiz üzere emperyalist rusya – ingiltere rekabeti ve konuya değişik açılardan kendi çıkarları doğrultusunda katılan fransa ve abd, bu sorunun baş mimarlarıdırlar. bugün de aynı rolü oynamaktadırlar zira bu emperyalistlerin ermenilere ödenecek diyet borçları vardır. yerlerinden yurtlarından olan ve bu toprakların insanı ermenileri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirerek sonu olmaz bir yola sokanlar, bu sorunu sadece 1915 yılında alınan “zorunlu göç” kararına bağlayarak açıklayanlardır ve tam bir suçluluk kompleksi içinde kıvranmaktadırlar. 1915 olayları “ermeni sorunu aysbergi”nin (iceberg) sadece görülen zirvesidir, oysa sorunun kökü çok derinlere gider. bu anlamda olayların ittihat ve terakki partisi ve yöneticileriyle de bir ilgisi yoktur.

    (bkz: ittihat ve terakki cemiyeti/#18433844)

    bu sorunu 1915’teki tehcir (zorunlu göç) kararından itibaren ele alma alışkanlığından bir türlü kendilerini kurtulamayan kimi aydınlarımız acaba 1880’lerden itibaren ülkede cereyan eden bölücü faaliyetleri sahiden mi bilmezler, yoksa görmezden mi gelirler, hep merak etmişimdir. anlaşılan odur ki, 1915 yılında bir zorunlu göç olayı yaşanmasaydı bile, osmanlı devleti benzeri bir kararı almak zorunda kalacaktı, zira ermeniler osmanlı devleti’ni zecri tedbirler almak yolunda sürekli zorlamaktaydılar. 35 senedir süren ve tüm anadolu’yu kana bulayan isyanlar bunun kanıtıdır ve esasen buraya kadar anlatılanlar birer tarihi gerçek olarak ortadadırlar ve hiç kimse tarafından da bir itirazla karşılanmazlar.

    oysa o günlerde devleti yönetenler ise, doğal olarak ülkenin bütünlüğünü ve güvenliğini sağlamak çabasındadırlar. doğal olmayan ise, dış müdahalelerdir.

    işte ermeniler, önce muhtar, sonrabağımsız bir ermenistan devleti kurmak hayaliyle ve fakat aslında bir sıçrama tahtası görevini üstlenmek üzere ruslar tarafından böylece isyana teşvik edilmişler ve kullanılmışlardır. bu oyunu gören ingiltere akdeniz’e inen ve hindistan yolu için son derece yaşamsal bir yere ulaşan rusya’nın kendisi için ne denli tehlike olacağının bilinciyle karşı tedbir almaya çalışmış, bu meyanda, hindistan yolu için son derece önemli bir stratejik konumu olan kıbrıs’ı rusya’ya karşı müştereken korumak önerisi ile osmanlı devleti’ne başvurmuştur. savaştan henüz çıkmış olan osmanlı devleti bu öneriyi kabul etmek zorunda kalmış ve ingiltere bu maksatla 1878’de kıbrıs’a çıkmıştır. bunun karşılığında ingiltere, osmanlı devleti’nin rusya ile imzaladığı ayastefanos anlaşmasını hükümsüz kılmış, konuyu berlin kongresi’ne taşımış ve osmanlı toprakları üzerindeki ingiliz-rus rekabeti farklı bir boyuta ulaşmıştır.

    o ana kadar, takriben 100 senedir izlediği dış politika ile osmanlı devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma siyaseti güden ingiltere artık görmüş ve anlamıştır ki, osmanlı devleti’nin sonu gelmiştir ve ne yapılırsa yapılsın onu ayakta tutacak güç artık yoktur. bu durumda rusların güneye inmesini engellemek üzere arada tampon devletler kurmak gereklidir, o halde kafkasları ve doğu anadolu’yu içine alacak büyüklükte bir ermenistan kurulmalı, bu kuruluş ingiliz desteğinde olmalı, böylece kurulacak ermenistan bağımsızlığını rusya’ya değil, ingiltere’ye borçlu olmalıdır. birer türk dostu olan palmerston, salisbury, disraeli gibi hükümetlerin dönemi artık geride kalmıştır ve şimdi gladstone yepyeni bir politika ile osmanlı’nın karşısındadır. kısacası “bağımsız bir ermenistan kurmak için” şimdi iki ülke yarış halindedirler ve işin aslı, rusya muhtar bir ermenistan’dan yana değildir, zira ermeniler bu kozu iran ermenistanı’nda ruslara karşı kullanacaklardır. rusya, doğu anadolu toprakları üzerinde bir ermenistan’dan yanadır, kendi topraklarında değil.

    böylece osmanlı devletine başkaldıran ermeniler özellikle 1878-1914 yılları arasında anadolu’nun çeşitli yörelerinde sınırsız sayıda ayaklanmalar çıkarmışlar, büyük katliamlara girişmişler, bunu engellemek üzere üstlerine gönderilen meşru güvenlik kuvvetleriyle çatışmışlar, alınan her tedbiri “türkler bizi katlediyor” şeklinde dış dünyaya yansıtmışlardır.

    kurdukları ihtilalci hınçak (1887) ve taşnak (1890) partileri ve bunların destekleyicileri vasıtasıyla dünya kamu oyunu sürekli olarak yanıltmışlardır. her ayaklanma tam bastırılacakken dış güçlerin müdahalesini sağlamışlar, bu güven nedeniyle de her fırsatta yeniden ayaklanabilmişlerdir. dünün sadık milleti artık osmanlı’nın başındaki en önemli gailedir. bu durum birinci dünya savaşı boyunca da bütün şiddetiyle sürmüş, tüm emperyalist güçlerin desteği ve önderliğiyle tam hayal ettikleri devleti kurduklarını sandıkları anda bu kez kurtuluş savaşı ermenilerin tüm hayallerini yıkıvermiştir.

    ermeni patriği nerses varjabedyan rus işgal kuvvetleri başkanı grandük nikola’dan, 1878 yılında“yeşilköy buluşması”nda şu sözü ve öğüdü almıştır: ”…size hiç kimse kendiliğinden vatan kuramaz. bunu bizden de istemeyin, yapamayız. eğer bağımsız bir devlet kurmak istiyorsanız, ayaklanın, isyan edin. biz gereken silah ve para yardımını yaparız. hükümet güçleri üstünüze gelince de ‘müslümanlar hıristiyanları katlediyor’ diye dünyayı ayağa kaldırırız…” demişti. bu öğüdü dinleyen patrik, bu sözleri ingiliz büyükelçisi’ne aynen söyleyecek ve “…avrupa’nın bizim bağımsızlık meselemizle ilgilenmesi için ille de oluk gibi kan akmasını görmesi gerekecekse, yakın bir zamanda tüm anadolu’yu yangın yerine çevireceğimize emin olabilirsiniz” diyecektir. ingiliz büyükelçi , bu mesajı aynen londra’ya bildirecektir. o halde osmanlı hükümeti ne yaparsa yapsın, gelecek günler karanlıktır ve ermeniler sonu karanlık bir yola girmektedirler. bütün bu hazırlıklar sürerken ortada ne bir ittihatçı hükümet vardır, ne de bir “zorunlu göç” kararı vardır. böyle bir kararın zorunlu olarak alınması tarihine daha 25 (yazıyla yirmi beş) yıl vardır ama, gene de oluk oluk kan akmaktadır ve cinayet işleyen ermeninin işlediği cinayet yanına kâr kalmaktadır, zira derhal dış müdahale ve kapütilasyonlar devreye girmekte ve bu tür olayları konsolosluk mahkemeleri yargılamakta, çoğu kez de failler serbest bırakılmaktadırlar. tıpkı günlerce süren, onlarca kişinin ölümüne, yüzlercesinin de yaralanmasına yol açan “osmanlı bankası baskını” olayında olduğu gibi. hatta padişah abdülhamit’e yapılan suikast olayında olduğu gibi. her iki olay da dünyanın gözü önünde cereyan etmiş ve bu olayların failleri ellerini kollarını sallayarak ülkeyi serbestçe terk etmişlerdir. osmanlı hükümetleri bunlara bile sabır göstermiş ve bir “göç” kararı almamıştır.

    1880 yılından itibaren doğu anadolu’daki ingiliz konsoloslarından gelen raporlardan, bölgedeki ermeni unsuru içerisinde hızlı bir örgütlenme ve silahlanma faaliyetinin öne çıktığı anlaşılmaktadır. tüm ingiliz arşivleri, söylediklerimizi teyid eden belgelerle doludur ve bu belgeler tüm araştırmacılara açıktır. (bk. f.o. 424/107, no.194, ek 1; f.o.424/107, no.185 ve 212)..

    bu arada sosyal içerikli cemiyetler kurulmaktadır. bunların ilki, 1860 yılında istanbul’da kurulan “hayırsever cemiyeti”dir.( benevolent union). amacı kilikya’yı kalkındırmaktır. üyeleri arasında bulunan hasip şişmanyan ve mıgırdıç beşiktaşyan’ın zeytun olaylarında rol oynadığı söylenmiştir. (bak. louise nalbandian, the armenian revolutionary movement, sf.71).

    1870 ile 1880 arasında, van’da “araratlı”, muş’ta “okulsevenler” ve “doğu”, erzurum’da “milliyetçi kadınlar” isimli dernekler kuruldu. sonra ilk üçü bir araya gelip birleşerek “ermenilerin birleşik cemiyeti”ni kurdular.

    bu sosyal amaçlı derneklerin yanı sıra, ihtilalci cemiyetler de kuruluyordu. 1878’de van’da kurulan “kara haç” cemiyeti bunlardandı. abd’deki clu clux clan” benzeri, bir kuruluştu. ermeni davasına destek vermeyen ermenileri öldürerek kısa zamanda ünlenmişti. öldürdüğü kurbanının alnına kara bir haç işareti kazıyor, böylece imzasını bırakıyordu. kullandığı slogan “…kurtulmak istiyorsan, komşunu öldür” idi. bu emri yerine getirmeyen ermeniyi ise kendileri katlediyordu.

    1881’de erzurum’da “ anavatan müdafileri” (pashtpan haireniats) cemiyeti kuruldu. bu derneğin de gayesi ermenileri silahlandırmaktı.

    ihtilalci bir parti olarak kurulan ilk kuruluş ise “armenekan” partisidir.

    (bkz: armenakan/#18433841)

    (bkz: hınçak/#18433853)

    işte bu hayallere kapılan ermeniler, bu yola onları itip teşvik edenlerin de gayretiyle ülkede anarşi ortamını hazırladılar. böylece, bu ülkeyi bölmek isteyenlerle böldürmek istemeyenler arasında kıyasıya bir mücadele başladı. ama her şeye rağmen, hükümetlerin hâlâ ermeniler için verilmiş toplu bir sürgün kararı bile yoktur. bu kadar olaylara rağmen, hükümetler olabildiğince serin kanlılıkla olayları yatıştırmaya çalışmaktadırlar. hınçak partisi kumkapı nümayişi olayını, sasun isyanını, babıâli nümayişini, zeytun isyanını üstlenecektir.

    görüldüğü gibi, 1887 yılından itibaren ermeniler tüm anadolu’da her türlü tahrik ve tedhiş hareketlerine girişeceklerdir. devlet uzun süre bu olanlara seyirci kalacak, eli kolu bağlanacaktır bu durumda, aniden yıllardır ağır gelmeyen vergiler ağır gelmeye başlayacaktır. bahane peşinde koşanlar her defasında bu bahaneleri kolayca bulacaklar, parti programının gereğini yapacaklardır.

    (bkz: taşnak/#18433851)

    bu parti ayrılıktan, bağımsızlıktan söz etmemekte, reformları talep etmektedir. bu şekilde bir terör örgütü olarak ortaya çıkan taşnaklar, osmanlı bankası baskınını, 1904 sasun isyanını, yıldız suikastini üstlenmişlerdir.

    (bkz: ermeni isyanları/#18433860)

    olayların birbirine ne kadar yakın tarihlerde cereyan ettiği görülürse, hepsinin bir tertip eseri olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır. sadece 1897’ye kadar kırka yakın ilde tedhiş ve cinayet eylemlerine tanık olunacak, gene de sabır gösterilecektir. böyle bir hükümetin, bir de üstelik 1. dünya savaşı gibi, var olup olmama savaşının verildiği bir ortamda, benzer tedhiş hareketlerine maruz kalınca, ermenileri savaş alanının dışına toplaması veya sürmesi kadar doğal ne olabilir. hangi devlet benzer durumda aynı kararı almazdı, sormak gerekir.

    (bkz: tehcir/#18433850)

    türkiye ve üçüncü ülkelere yönelik ermeni terörü

    (bkz: ermeni terörü/#18433861)
    (bkz: asala/#18433847)
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap