2 entry daha
  • bir kuşağı efsanesiyle peşinden sürükleyen sezai karakoç şiiri.
    o zaman kitabı daha basılmamıştı, fotokopiler halinde elden ele dolaşıyordu. uzun geceler, sigara dumanları çay ve bir manga adamla aşk meşk sohbetlerinin vazgeçilmez şiiriydi.
    şiir platonik bir aşkın meyvesi diye anlatılır.
    bu yüzden acı çekmeye hazır, kendini aşkın kollarına atmaya, bırakmaya müsait bohem gençler için can simidi gibidir.
    içe kapanıklığın, kekemeliğin, çirkinliğin ama aynı zamanda faziletin, erdemin şiiridir.
    türk şiirinin cyrano'sudur bir nevi.
    şairinin evlenmemiş olması da efsanenin kuvvetini artıran faktörlerdendir. daha sonra sanırım ısrarlara dayanamadı şiir monna rosa adıyla basıldı, tabi şiiri tersinden ezbere okuyabilecek kuşak tarafından yadırgandı çünkü üstad bazı gelimeleri değiştirmişti, yılların geyve'si olmuştu gülce, buna benzer değişmeler biraz hayal kırıklığı yaratsa da kitap olarak raflarda yerini çoktan aldı.fotokopilerinin tadını asla veremeden tabi.
    şiirin kıta başlıkları akrostiş olarak yazılmıştır.
    maşukun adı soyadı yazılıdır yani. şimdi o kadının ne yaptığı, ne işle meşgul olduğu merak ediledurur. kimisi verem olmuştur der, kimisi bir memurla evlenmiş kayıplara karışmıştır der, kimisi de inzivadadır der.
    efsane bu ya.
84 entry daha
hesabın var mı? giriş yap