164 entry daha
  • dükkanıma yaklaşık beşyüz metre uzaklıktaki başka bir dükkanda gerçekleşmiş savaştır. teğet geçen ekonomik kriz, işsizlik, yıllardır pompalanan kurtlar vadisi kültürü, 12 eylülün eserlerinden olan tribün abiliği-terörünün eseri olan itler ile türünün son örneklerinden, yakında hiç göremeyeceğimiz değerlerden ahmet "abi" arasında gerçekleşmiş savaştır.

    ahmet abi hakkında atıp tutmak için orada neler olduğunu anlamak gerek, orada neler olduğu da ekran karşısında oturup kafa atarken dikkat edilecek hususları yazarak değil, ekmek parası peşinde gece yarılarına kadar dükkan açarak ve gerekirse kazandığın ekmeği çakallara kaptırmamak için kanını dökerek, kan dökerek anlaşılabilir ancak.

    ha diyecekler çıkacak "ahmet abi'nin ekmek parası mıydı?" ondan diyoruz ya zaten "türünün son örneklerinden". onun değildi de, komşusunun ekmek parasıydı. komşusunun emeği, ekmeği ahmet abi için namus meselesiydi. ahmet abi -belki- kötü giden işleri için , yarın ödeyeceği kirası, cumaya kesilmiş çeki, pazartesi vadeli senedi için almıştı birasını, votkasını çekiyordu dükkanında, usulca, dertlice ama kimseye zararı olmadan, delikanlı gibi yandaki büfeciye belki "üstüne fıstık ver" belki de "yaz abim" diyerek vermişti nevalesinin hesabını.

    dedim ya yakınlarda esnafım, buraya bir terzi açıldı geçenlerde adam işini kaybetmiş, almış bir makina oğlu, karısı, kızı, kendisi duruyor dükkanda, bir şeylere çabalıyorlar, ayakta kalmaya çalışıyorlar, oğlu onbeş, kızı on yaş civarlarında, çocuklar okuldan geliyor akşama kadar kalıyorlardı dükkanda, muhabbetim dahi olmadı adamla uzaktan gözlemliyorum ama biliyorum ki çocuklar evde gündüz soba, kombi vs. yanmasın diye akşama kadar bekleşiyor dükkanda, bunların hesaplandığı bir ayakta kalma mücadelesi, dükkanda mecbur yanıyor eve fazla gelmesin hesabı, krizin teğet geçtiği ülkede lost izlememiş, uludağ limonata içmemiş, nutella yememiş insanların mücadelesi. neyse oğlan birgün kapı önünde top oynarken mahallenin çocuklarından birisiyle kapıştı, bir iki yumruk salladılar birbirlerine, çocukca, diğerinin dudağı patladı hafiften, terzi baba çıktı oğlu aldı içeriye bir iki tane de patlattı, biliyor çünkü yalnızlığın, yabancılığın, arkasızlığın başına neler açabileceğini ki yarım saat geçmedi dudağı patlayan çocuk mahallenin abileriyle geri döndü, abi dediğim ahmet "abi" değil üzerine tartıştığımız görüntülerdeki itlerin fotokopileri, içmişler, ahlaksızca, gözleri dönmüş, insanlıktan çıkmışlar terziyi dışarı çıkardılar, özürlerine rağmen, karısının, kızının, oğlunun yanında, karısına, kızına, oğluna ve kendine en duyulmadık, en aşağılık küfürleri ederek dövdüler, bayıltıncaya kadar, bir ahmet abi çıkmadı, bir ahmet abi olamadık, dükkanın camı çerçeveyi indirecek, makinayı başlarına geçirecek, makasları götlerine sokacak bir ahmet abi gibi aslan dikilemedi çakal sürüsünün karşısına. terzi ertesi gün taşındı.

    bu ortamda, sıcak evlerde, -kimsenin emeğimi küçümsemek istemem ancak- vahşetin insana yönlenmesinin nadir olduğu ortamlarda kazanılan paralarla sağlanan yaşamlarda, ahmet abi'ye gülmek, eleştirmek, yermek, bu videoyu bir kamera şakasıymışçasına eğlenerek izlemek mümkün. ama ben biliyorum, terzi biliyor, ahmet abi biliyor; bu görüntüler şaka değil tam tersi hayvanların biribirini boğazladığı, öldürdüğü bir afrika belgeseli kadar, yaşamak, ayakta kalmak için güçlü olmak gerekliliğinin gözler önüne serildiği belgeseller gibi gerçek ve acı.

    bu ve yarın oluşacak benzer görüntülere gülen istediği kadar güler, yeren yerer. ne olursa olsun, haftada 7 gün, günde 16 saat, insanlıktan çıkmış şekilde, hayvanca çalışarak, ekmeğini, kimseninkine göz dikmeden kazananlar, ona el uzatacaklara karşı yine hayvanca savunacaklar, ama hayvan var, hayvan var....

    aslansın ahmet "abi"m, aslan...
132 entry daha
hesabın var mı? giriş yap