kafiyeler
-
ne diye,
bu şuna,
şu, buna
kafiye?
başa taş,
aşa yaş,
hey'e ney,
tuhaf şey!
kafiye
mantığı,
o mantık!
hediye
sandığı,
bu sandık!
o mantık ,
bu sandık-
ta sandık,
ve yandık.
ne yandık!
hendese,
kümese
tıkılmak.
hadise ,
kırkayak.
adese,
oyuncak.
vesvese,
gökbayrak.
ölümse,
gel dese;
tak, tak, tak!
mu-hak-kak!
sorular
sordular;
neden çok,
nasıl yok,
niçin var?
sanatsız
papağan,
neden çok;
ve atsız
kahraman,
niçin yok?
çok ve yok,
yok ve çok,
aç ve tok,
tok ve aç;
tut ve kaç!
saklambaç.
neden çok,
nasıl yok,
niçin var?
niçin'i,
boğarken
piçini,
yatakta
bastılar,
şafakta
astılar.
ve derken:
nasıl yok,
niçin var?
bir varmış,
bir yokmuş.
kararmış
ve kokmuş
dünyamız.
rüyamız
kapkara.
manzara:
gebeler
döşeksiz.
ebeler
isteksiz.
kubbeler
desteksiz.
habbeler
süreksiz.
türbeler
meleksiz.
tövbeler
gerçeksiz.
cübbeler
yüreksiz.
cezbeler
şimşeksiz.
izbeler
emeksiz.
heğbeler
ekmeksiz.
kafiye,
hikâye!
dâvâ tek:
ölmemek!
peygamber!
ne haber?
bir batan
var : vatan!
kandil loş,
ocak boş:
ve dağ dağ
elveda!
gitme, kal!
nefes al!
emir tez,
bekletmez !
ve o nur
bulunur !
işte iz !
geliniz !
toprak post,
allah dost...
- necip fazıl kısakürek -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap