55 entry daha
  • son zamanlarda, özellikle işsizlik arttıkça insanları geren bir mevzu olmasından mütevellit birkaç kelam da ben edeyim bu konuda.

    bildiğiniz gibi memur kavramı çok geniş bir kitleyi kapsamaktadır. ben, kamu kurumu olarak tanımlanan bakanlıklar, müsteşarlıklar, genel müdürlükler ve kitler personeli üzerinden konuşacağım. zira memurlar hakkında atıp tutan kitlenin memurdan anladığı, belediyeler, hastaneler, sosyal güvenlik kurumları gibi sistemi felç, başın kıçtan haberi olmayan yerlerde çalışan, kamu tarafından yürütülen hizmet sektöründe görevli personelden ibaret olmuş anlaşılan (tabi ki işini layığıyla yapan kurum/kuruluş/personeli tenzih ediyorum). sebebi makul, büyük çoğunluk istanbul'da yaşıyor ve dolayısıyla memur olarak gördüğü insanların %90'ını bu personel oluşturuyor.

    o zaman bir de ankara'ya "memur kenti" sıfatını kazandıran, devlet yönetiminin gerçekleştirildiği kurumlarda çalışan, dolayısıyla memur denince bence asıl akla gelmesi gereken kitleye bakalım.

    söz konusu bu memurlar genel olarak kendi aralarında idari memur ve meslek memuru olarak ikiye ayrılırlar:

    idari memurlar, adı üstünde kurum içi idari işleri (kurum içi yazışmalar, sistem girişleri, evrak işleri, arşiv işleri, vs..), yani nispeten angarya işleri yerine getiren kitledir. eskiden lise veya açıköğretim mezunlarından seçilirken, bugün 4 yıllık üniversite hatta yüksek lisans mezunu olup yapılan sınavlarda (kpss, kurum yazılısı, kurum mülakatı) başarısı nispeten düşük olan kişilerden seçilirler. bazı kurumlarsa bu personel için soruları daha basit ayrı bir sınav hazırlar/uygular ve yine en az 4 yıllık üniversite mezunu olma şartı aranır. beğenmediğiniz memurluk işinde astsubay olarak görülen idari memurlar bile bu iş için iyi bir kpss puanı, iyi bir yazılı ve mülakat puanı almak zorundadır.

    gelelim meslek memuru olarak adlandırılan kesime. bu kesim kariyer uzmanlığı olarak da adlandırılan, çok büyük çoğunluğu türkiye'nin en güzide üniversitelerinden mezun olmuş, kpss puanları 90 civarında olan, kurum yazılılarında böyle bir kitleyle yarışıp onların da arasından sıyrılarak mülakata kalan, girdiği mülakatta daha da damıtılmış olan kitleyle yarışıp seçilen creme de la creme tabakadır. beğenmediğiniz memurluk işinde subay olarak görülen meslek memurları, uzman yardımcılığıyla başlayıp müsteşarlığa kadar uzanan meslek hayatlarının ilk gününden itibaren, kurumuna göre değişen alanlarda makro düzeyde etkisi olan işler yaparlar. kısacası alanıyla ilgili konularda, devlet politikalarının oluşturulması ve uygulanması süreçlerinin yürütülmesi olarak tanımlanan, türkçesi ise o alanda seni yönetmek olan işi yaparlar.

    şimdi ben bu tanıtımları neden yaptım? çünkü sözlükte ve hatta toplumun genelinde memur sıfatına karşı oluşan genel kanı, küçük vizyonlu, rahatına düşkün, hayatta bir boku becerememiş, tutunamamış, son çare olarak bu mesleği seçmiş kişilerden oluşan; sabahtan akşama kadar kısır yapıp çay demleyen, altın günü yapıp örgü ören, yaptığı işi 8 saatte yayarak yapan, oyun oynayan vs.. şeklinde.

    şimdi sevgili okur, sen yukardaki süreçleri tekrar oku ve bana lise hayatından beri elini attığı her sınavda %1'lik dilime girmiş bu insanların rahatına düşkün, tembel, başka çaresi kalmamış vs.. olduğunu söyle?? sen yukardaki görevleri tekrar oku ve bu adamların sabahtan akşama kadar yattığını, kısır yapıp çay demlediğini söyle??

    not: bu bahsettiğim memur türlerinde de yatış yapan, kaytaran, işe geç gelen (kısır, örgü yine de sıkar) yok mu? elbette var. çünkü ahlak, bizim konumuzda iş ahlakı, öğretimle oluşturulan bir şey değil. eşek yine aynı eşek. tek fark, bu kebapçı kesimin bu kurumlardaki oranının genel kanının aksine %5 civarında, yani kaideyi bozmayacak istisna düzeyinde olması.
260 entry daha
hesabın var mı? giriş yap