ibrahim bin ethem
-
necip fazilin ayni adli bir piyesi vardir, zamanin bant tiyatroculugu furyasi icinde kasede de uyarlanmistir. ibrahim etheme ayar veren dervisler, alayci kinayeli devlet adamlari, kendini daglara veren belh sultani ibrahim ethemin ruh dehlizlerindeki firtinalar oyle kuvvetli tasvir edilmistir ki heralde gercek olsa bu kadar etkileyici olurdu dedirtir insana. hadi size son tarafindan bir bukle vereyim:
(on bilgi: nasihat ettigi bir balikci kim oldugunu ogrenince ibrahim ethemi evine davet etmek ister, olaylar gelisir)
balikçi - (yalvaran ton) gel, bizim kulü-
beye gidelim!
ibrahim ethem - ben dünya kulübesine
sığamadım; senin kulübene nasıl sığabilirim? en
doğrusu, büyük gelir bana senin kulüben...
balikçi - lütfen!
ibrahim ethem - ben sultan doğdum, ba-
na saray gerek... öyle bir saray ki, genişlikte en
geniş de, darlıkta en dar...
balikçi - saraya mı, saraya mı gidiyorsun..
ibrahim ethem - saraya!.. (gömleğini
uzatır) içine yalnız beyaz gömleklilerin alındığı...
kuma uzatılıp kalıbının çıkarıldığı... boyuna göre
yer verildiği... saray!.. içinde kılıçlı böceklerin nö-
bet tuttuğu... havaya, ışığa bile yasak denildiği...
darlağın genişliğe çevrildiği... saray! (gömleğini
indirir, azametli tavır) ben, belh sultanı ibrahim
ethem, sarayıma gidiyorum!
balikçi - (çığlık çığlık) ayrılma,kal!
ibrahim ethem - hiç ayrılmamaya, büs-
bütün kalmaya gidiyorum! (hepsi birden aynı va-
ziyette heykelleşmiş...)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap