79 entry daha
  • franz kafka'nın 1912 yılında yazmaya başladığı ve "kayıp" adını verdiği, arkadaşı max brod tarafından 1927 yılında "amerika" adıyla yayımlanan, sıkı bir kapitalizm eleştirisi olan kafka romanıdır. romanın kahramanı karl rossmann, fakir anne ve babası tarafından amerika'ya gönderilen on altı yaşında bir delikanlıdır. ve daha ilk paragrafta kafka, kafatasımıza bir yumruk atarak bizi uyandırır:

    "karl rossmann, artık yavaşlamakta olan gemide new york limanı'na girerken, çoktandır gözlediği özgürlük heykelini birdenbire sanki güçlenen güneş ışığında gördü. kılıç taşıyan kolu sanki yeniden yükseliyor ve gövdesinin etrafında özgür rüzgarlar esiyordu."

    kafka, özgürlük heykeli'ni geleneksel meşale yerine bir kılıç sallarken göstererek, adaletin ve özgürlüğün olmadığı bir dünyada keyfi iktidarın ve gücün hüküm süreceğini, insanların tahakküm altında tutularak sömürüleceğini belirtiyor olabilir. kapitalist sanayi toplumuna yönelik marksist eleştiriyle kafka'nın en fazla yakınlık taşıyan romanı olarak görülür amerika. çalışanları acımasızca sömüren occitendal oteli ile dayının tasvirinde bu durum açıkça görülür zaten. roman, amerikan toplumuna ve özellikle modern teknik aygıtların insanlar üzerindeki iktidarına dair bir eleştiridir. kitabın tüm atmosferi, amansız bir dünyaya ve elinden kaçan bir teknik uygarlığa teslim olmuş insan varlığının kaygı ve sıkıntısını ortaya koymaktadır. wilhelm emrich amerika için "modern edebiyatın bildiği en berrak modern sanayi toplumu eleştirilerinden biridir. bu toplumun gizli ekonomik ve psikolojik mekanızması ile şeytani sonuçlarını tavizsizce ortaya serer."der.
    sadece bunlar bile romanı okumak için yeterli bir sebep olsa gerek. ancak, romanın sonunda, yarım kalmışlık hissi insanı fena halde hırpalıyor. bitmemiş bir roman olduğu bilinen bir gerçek. aslında kafka'yı okumuş bir insan son beklememeli, ya da sonunu kendi tamamlamalı. kafka'ya göre "bir yalan dünyasında, yalan kendi zıddıyla bile ortadan kaldırılamaz, onu ancak bir hakikat dünyası yok edebilir." yani var olan dünyanın ortadan kaldırılması ve yerine yeni bir dünyanın konulması gerekir huzura kavuşmak için. bu da yapılamayacağına göre karl rossmann acaba romanın sonunda isteklerine kavuşabilmiş midir? hayır...
193 entry daha
hesabın var mı? giriş yap