8 entry daha
  • fernando pessoa'nın "upuzun bir şikayet" olarak nitelediği şaheseri. net bir olay örgüsüne sahip olmayışı ve tamamen pessoa'nın hayal dünyası ile buhranlarını konu alışıyla "ağır" olarak nitelendirilebilecek bir yapıt. ancak kendinizden bir şeyler bulmanız kuvvetle muhtemel olan, okunurken yanınızdan kırmızı kalem eksik etmemenizi gerektiren bir başucu eseridir.

    huzursuzluğun kitabı(livro do desassossego) bir mektupla başlar. mektup, yazar fernando pessoa'nın kaleminden çıkmadır ve bir dosta kendinden havadisler verir. mektubun her cümlesinin edebi açıdan taşıdığı değer şöyle dursun, mektup bittiğinde sayfanın altına düşülen not acı bir gerçeği sert bir tokat gibi çarpar yüzümüze: pessoa'nın bu arkadaşı, mektubu aldıktan 3 hafta sonra intihar etmiştir.

    işte bu kitap, pessoa tarafından kitabını okuyan herkese yazılmış uzun bir mektuptur. kimsenin ismini vermeden herkese direkt olarak hitap eder. der ki pessoa, "isterim ki bu kitabı okuyunca, şehvetli bir kâbus görmüş gibi olun."(1)

    "handaki anı defterine yazıp bıraktığım şeyleri günün birinde benden başkaları da okur, bunlarla yol boyu oyalanabilirse, ne âlâ. kimse okumazsa ya da zevk almazsa, o da kabulüm."(2)

    şüphesiz kitaba ait en önemli ayrıntılardan biri, pessoa'nın kitabı kendi adıyla değil, zihninde oluşturduğu bir başka isimle, muhasebeci bernardo soares kimliğiyle yazmış olmasıdır. ancak her ne kadar isim soares'e ait de olsa düşünceler soares'ten sadece muhasebeci olmayışıyla ayrılan pessoa'nındır. bazı yerlerde bir muhasebeci edasıyla yazıyor göründüyse de, pessoa bu kitapta kendisini yansıtmaktan hiç de geri durmamıştır.

    "bu kitap, hiç hayatı olmamış bir adamın biyografisidir."(3)

    "bu kitap her açıdan tahlil edilmiş, enine boyuna taranmış tek bir ruh halidir."(4)

    "idealim her şeyi bir romanda yaşayıp hayatta dinlenmek - heyecanlarımı okumak, onları küçümseyişimi ise yaşamak." (5)

    "mecburen oturmuş, ruhum muhtaç diye bunca şeyi yazıyorum - ve bunu bile yalnızca düşlemekle, kelimelere, bilince başvurmadan, silikleşmiş, ezgili yeni bir ben yaratarak ifade etmekle yetinemiyorum, oysa içimdekileri gerçekten dillendirdiğimi hissedebilsem gözlerim dolardı, kendi benliğimin yamaçlarından usulca, büyülü bir ırmak gibi akardım, bilinçdışına, tanrı dışında hiçbir anlamı olmayan uzaklara doğru."(6)

    öte yandan huzursuzluğun kitabı, yazar pessoa'nın ölümünden sonra sandığından çıkan metinlerden oluşturulmuş olduğu için bir derleme olarak da görülebilir. yazmak, pessoa'nın hayatını tanımlayabilecek olan tek eylemdir. belki bir klişe haline gelen "neden yazıyorsun?" sorusuna pessoa çok açık bir cevap verir bu kitabında, "...ve bu satırları yazıyorsam, en azından hâlâ hayatta olduğumu kendime kanıtlamaya ihtiyaç duyduğumdandır."(7) diyerek.

    pessoa'nın bu yazmaya meyilli karakterini yansıtan bir diğer cümle de "hiç konuşmadıysam, yazdığım içindi."(8) şeklindedir.

    pessoa ayrıca bu kitabında yazdığını ya da yazmayı sevdiğini söyleyen her kişinin benimsemesini ya da benimseyebilme konusunda kendini tartıya koymasını gerektiren şu cümleleri sarf etmiştir:

    "bir insan sadece sarhoşken iyi yazabiliyorsa, sarhoş dolaşsın. karaciğerime kötü geliyor, derse, 'karaciğeriniz neymiş ki?' derim. "ömrü sizinkiyle sınırlı, ölü bir şey; oysa yazabileceğiniz şiirler yaşayacak, herhangi bir şeyle 'sınırlı' olmaksızın."(9)

    "portekizce yazmıyorum. ben kendimce yazıyorum." (10)

    pessoa'nın dünyasındaki yazmak ve kalıcı olmak kavramlarına dair kitaba yansıyan bazı cümleler de şunlardır:

    "bazen hüzünlü bir hevesle, günün birinde, bir parçası olmayacağım bir gelecekte bu sayfaları beğenenler çıkarsa, nihayet beni 'anlayan' birine, içinde doğup sevilebileceğim gerçek bir aileye kavuşmuş olacağımı düşlerim. ne var ki, doğmak şöyle dursun, o zaman çoktan ölmüş olacağım ben."(11)

    "ah neler vermezdim benden de bir cümle kalsın diye geriye, duyanın, 'güzel laf!' diyeceği bir şey, tıpkı kopyalayıp ömrümün kitabının sayfalarına kaydettiğim rakamlar gibi."(12)
    editörün notu: için rahat olsun üstat.

    pessoa'nın kitapta bulunduğu şu öngörü ve tespitler de bir yazar ve düşünce adamı olarak büyüklüğüne delalet edecek niteliktedir:
    "günün birinde, yüzyılımızın oldukça büyük bir bölümünü yorumlamayı görev bildiğim -hatta doğuştan gelen bir özellik diyebilirim buna- ve bu işi herkesten iyi yaptığım anlaşılacak; ve o gün, kendi zamanımda anlaşılamadığım, ne yazık ki kayıtsız ve soğuk insanların arasında yaşadığım yazılacak, başıma gelenlere ah vah edilecek. ve bütün bunları yazan kişi, kendi zamanında yaşayan ya da şimdi etrafımda olan benim gibi insanları anlayamamakla büyük bir günah işlemiş olacak. insanoğlu ancak, çoktan göçmüş dedelerinin işine yarayacak türden şeyler öğrenir. hayatın gerçek kurallarını ancak ölülere belletmeyi biliriz."(13) (bkz: #853906)

    ancak biz kitabı anlatmaya ne kadar çabalarsak çabalayalım, bu kitabı betimleyen en güzel cümleyi de gene kendisi yazmıştır pessoa:
    "ve bu koca kitap, upuzun bir şikâyettir. yazılıp bittikten sonra, só şiirleri portekiz'in en hüzünlü kitabı olmaktan çıkacak."(14)

    (1) bölüm 215
    (2) bölüm 1
    (3) sayfa 526
    (4) s. 490, metin başlığı: "vicdan muhasebesi"
    (5) bölüm 348
    (6) bölüm 92
    (7) bölüm 99
    (8) bölüm 339
    (9) bölüm 258
    (10) bölüm 443
    (11) bölüm 191
    (12) bölüm 379
    (13) bölüm 191
    (14) bölüm 412
87 entry daha
hesabın var mı? giriş yap