4 entry daha
  • bir paris filmi ve başrolünde marion cotillard var, bir de şehirlere özel film çekme konusunda deha woody allen. ortaya kaliteli bir film çıkacağa benziyor, diğer başroller de iyi. carla bruni'nin de kısa bir rolü varmış.

    filmi izledikten sonraki edit :

    woody allen filmlerinde kimi oynatırsa oynatsın sanki aynı yüzleri görüyoruz perdede. her filminde basrol oyuncusu olarak kendini canlandıran biri var ve bunların hepsi aynı woody allen gibi oynuyor. her filminde oynattığı sevgilisi scarlett johansson olsun rachel mcadams olsun tamamen aynı karakterler. oyuncusunu film dışında da eğitiyor sanki ve bu karakterlerin birbirine bu denli benzemesi çok üstün dehanın bir işi olmalı.

    filme gelince, paris’e aşık edecek bir film çekeceğini bildiğiniz ve bu farkındalık ile izlemeye başladığınız bir yapımda ne kadar kaçınılmaya çalışılsa çalışılsın en duygusuz insanı bile paris’e sırılsıklam aşık edebiliyor. daha once new york’a, londra’ya, barcelona’ya aşık ettiği seyiricisini şimdi tam paris fanatiği yapmayı başarmış. kaçışı yok gibi, woody filmlerini izleyen içselleşiyor karakteriyle, şehriyle, mekanlariyla. masalsi anlatim bile seyirciyi yabancilastirmiyor woody allen sinemasina karsi.

    zelda-scott fitzgerald, ernest hemingway, dali, picasso, porter, baker, man, ray eliot, degas, paul gauguin, lautrec, kubilay han gibi isimlerle paris ve filme asik olan seyirci bir de dunyanin gelmis gecmis en unlu isimlerine perdede rastlayinca sinemadan hic cikasi gelmiyor.

    bir de klasik olarak woody allen’ın hayatın anlamsızlığını ve insanoğlunun gelişimini sorgulayan bol bol replik var. herkesin kendisinde olmayana karşı istegi, insanın asla tatmin olmayan bir canlı olduğu güzel güzel işlenmiş. bir de holivid’ın alışılagelmiş paris sevdası ve amerika’nın tüketim toplumu ruhunu kötülmesi de eklenerek güzel bir karışım olmuş. marion cotillard’a zaten aşıktım daha da aşık oldum ve hiç bitmesin istediğim filmin bitişini üzgün gözlerle izledim.
757 entry daha
hesabın var mı? giriş yap