• ne yazık ki sevgili basbakanımız * tarafından sarfedilmiş talıhsız ifadelerden birisi.rize de henuz kararı verılmemıs ve projesı mahkemelik olan bir hes in acılısında (?) agızdan cıkmıstır.

    yılmaz özdıl konuyu soyle ele almıstır:

    çevreci tipler...

    - dereleri sattınız mı?

    - satmadık.

    - ya ne yaptınız?

    - devrettik.

    - ha, o başka.

    *

    yemin etse başı ağrımaz!

    *

    rize’de derelerin üstüne kurulan hidroelektrik santralının açılışını yaptı başbakanımız... ki, mahkemeliktir o santral, henüz kararı verilmemiştir... yargı kararını filan beklemeden kurdeleyi kesen başbakanımız, “bitakım çevreci tipler karşı çıkıyor” dedi.

    *

    iki ay önce...

    *

    üç profesörümüz bolu’da trafik kazası geçirdi, üçü de rahmetli oldu. bir tanesi “üçüncü köprü istanbul ormanlarını mahvedecek” şeklindeki rapora imza atan, profesör ahmet hızal’dı... bir tanesi ise, istanbul üniversitesi orman mühendisliği bölüm başkanı profesör asuman efe’ydi... “bitki ana” olarak tanınıyordu.

    *

    nereye gidiyorlardı?

    kastamonu’ya.

    loç vadisi’ne.

    *

    küre dağları’nın milli park alanı içinde kalan loç vadisi’ne hidroelektrik santralı yapmak isteniyordu ve ahali itiraz edince, mahkemelik olmuştu... kastamonu idare mahkemesi de, bu üç saygın profesörümüzü “bilirkişi” tayin etmişti... “gelin, yerinde inceleyin, ağaçlar katledilecek mi, çevre zarar görecek mi, rapor yazın, ona göre karar vereyim” demişti.

    *

    çevreci tipler yani...

    *

    ve, maalesef kaza oldu, bilirkişi heyeti öldü. ama, içimi sızlatan sadece bu değil... o kaza, tüm basınımızda haber yapıldı. “bitki ana”nın tüm gazetelerimizde, tüm televizyonlarımızda “hep aynı fotoğraf”ı yer aldı. hep aynı vesikalık fotoğraf...

    akbil kartından alınmıştı.

    *

    çünkü... ömrünü memleketin ormanlarına adayan “bitki ana”, o feci kazada hayatını kaybedene kadar, tek bir kare bile haber olmamıştı türk basınında!

    *

    ne bir üniversite fotoğrafı.

    ne bir konuşma fotoğrafı.

    *

    çantasından akbil vesikalığı çıkmasaydı, o güne kadar kendisinden tek satır bahsetmeye tenezzül etmeyen türk basını, fotoğrafsız vermek zorunda kalacaktı “bitki ana”yı.

    *

    dolayısıyla...

    dereleri, ormanları haşat eden santralları “şahane oluyor” diye gümbür gümbür manşet yapan türk basınına, “bitakım çevreci tipleri” şikâyet etmekte haklı...

    *

    kim oluyor ki, o çevreci tipler?

    hangi hakla pişmiş aşa su katıyorlar?

    göstermeyin kardeşim bunları.

    konuşturmayın. yazmayın.

    (bkz: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15544326.asp)

    evet o çevreci tipler biziz....
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap