17 entry daha
  • dünya tarihinin en büyük kara harekatı, bir kırlma noktası, zafer yolunda zorlu bir viraj ve hatta tarihin tekerrürü. azıcık masaya yatıralım;

    nazi imaparatorluğu'nun führeri hitler, harekatın planını daha 1940 yılında yaparken stratejisi şuydu; sovyetlerin geri çekilerek wehrmacht'ı maymun etmesine mahal vermeden zırhlı ve motorize kuvvetlerle hızlı bir şekilde hareket edip düşman kuvvetlerini geniş kuşatmalarla yok etmek.

    hitler bu stratejisinde yerden göğe kadar da haklıydı, zira napolyon'un* 1812 seferi "burada yapılmışı var" dercesine önemli bir emsal olarak hitler'in önünde duruyordu. hitler de akıl küpü olmasa da salak da değildi, gerçi biz yazarlar nasıl entry'nin sonuna doğru sapıtıyorsak hitler de savaşın sonuna doğru salaklaşmıştı ama harekat öncesindeki düşünceleri geçer akçeydi.

    hitler'e göre napolyon'un rusya üzerine yürüyen ordusuyla kendi ordusu arasında dağlar kadar fark vardı. o dönemde napolyon'un günde 40-50 km ilerleyen zırhlı ve motorize birlikleri yoktu. rusya'nın geniş düzlükleri bu anlamda hitler'in gözünü korkutmuyordu. ayrıca hitler biliyordu ki, o döneme nazaran çok daha gelişmiş haberleşme kaynakları vardı. napolyon'un uçağı da yoktu. oysa hitler'in elinde avrupa'nın kısa bir sürede afedersiniz amınakoymuş bir savaş makinesi vardı. hem nasıl olsa harekat yılbaşından önce bitecekti nazilerin laf anlamaz führerine göre.

    naziler, harekat hazırlıkları için adeta eve misafir gelecekmişçesine hararetle evi toplayan anneler gibi hummalı bir çalışmanın içine girmiş, tank, denizaltı ve uçak yapımına hız vermişti. ayrıca panzer, motorize ve piyade tümenlerinin de sayısını artırmıştı. öte yandan hitler'in götünü kaldıran en büyük etkenlerden biri de askerlerinin savaşa ve savaşmaya avrupa'daki cephelerden aşina oluşu idi. ordunun genelinin morali yüksekti ve erinden generaline tüm askerler führerlerine karşı büyük bir güven besliyorlardı.

    führer ve kurmayları büyük saldırı için alman askerlerinin rusya üzerine üç koldan hücum edeceği bir plan hazırlarmışlardı, buna göre;

    kuzeyden von leeb'in* kuzey ordular grubu saldıracak ve leningrad'ı ele geçriecekti. ortada von bock'un* merkez ordular grubu minsk-smolensk-moskova doğrultusunda ilerleyerek düşmanın ana kuvvetlerini çekilmelerine fırsat vermeden yok edecekti. güneyden ise von rundstedt'in* güney ordular grubu ukrayna'yı işgal edecekti.

    ve planların işleme sokulmaya başladığı an, 22 haziran 1941 günü saat 04.00 sularında alman topçusu kıyametin ilk ateşini sovyet sınır birliklerini vurarak açıyordu. dünya tarihinin dönüm noktalarından birisi bu ateşle başlamıştı.

    harekatın başlamasıyla birlikte alman hava kuvvetleri luftwaffe, rus havaalanlarına pearl harbour baskınına ilham verecek anilikte bombalamış, rus uçakları daha havalanamadan imha edilmişti, alman uçakları rus kara birliklerini de boş geçmiyordu elbette.

    alman zırhlı birlikleri de avrupa'nın batısında olduğu gibi yine büyük bir hızla sınırı geçerek rus topraklarında paletleri üzerinde ilerliyordu. kuzeyde von leeb ordular grubu leningrad istikametine günde ortalama 50 km ilerlerken merkez ordular grubu, önüne geleni ezerek rus ovalarına yayılmıştı. daha harekatın üçüncü gününde 200 km yol almışlardı ve minsk'teki rus birliklerini çoktan kuşatmıştı.

    güney ordular grubu için aynı sözleri etmek mümkün değildir. ruslar burada da ani bir baskın yemişler ancak toparlanıp saldırılarıları göğüsleyebilmişlerdir. rusların bu bölgeye daha fazla kuvvet ayırdığı anlaşılmıştır. bunu yanında alman panzerleri o güne dek hiç bilmedikleri bir tankla karşılaşmışlardır; t-34 ve hatırlatmadan edemeyeceğim ki t-34 alman tanklarına göre her bakımdan daha üstün bir silahtır ve savaşın seyrinin değişmesinde bir unsur olarak göze çarpar.

    harekatın yirminci gününde almanlar kuzey ve merkez ordularının cephelerinde 300 bin dolayında esir, 1800 kadar top ve 3000 küsür tank ve zırhlı araç ele geçirildiğini duyuruyordu. bu almanlar için muhteşem dünya için şok edici bir sonuçtu.

    peki bunlar olurken rus ordusu ne yapıyordu? hemen söyleyelim, bu yıldırım hızındaki baskınla birlikte kelimenin tam anlamıyla apışıp kalmışlardı. aslına bakılırsa almanlarınki gibi bir ordunun karşısında her ordunun düşeceği bir duruma düşmüşlerdi. ayrıca bu harekat alenen bir ordunun başka bir orduya suikastidir bile diyebiliriz. ben derim en azından. neyse konuyu dağıtmadan ruslara gelelim; hızla ilerleyen alman birlikleri rusların birlikler arası irtibatını koparma noktasına getirmişti. ne ikmal ne de takviye mümkün değildi, emir komuta zinciri alman zırhlı birliklerinin ezip geçtiği yerlerle komuta merkezi arasında işlemez hale gelmişti.

    rus komuta kademesi de bu baskın gibi harekat sonrası adeta dilleri tutulmuşçasına harbin başlamasından ancak 11 gün sonra demeçler vererek halka sesleniyordu. halka seslenen elbette ki stalin’den başkası değildi. gürcü bir şiveyle olası bir çekilme durumunda taşınabilen tüm malların taşınmasını, götürülemeyen her malzemenin imha edilmesini, düşmanın işine yarayabilecek tek bir çivinin bile kullanılacak bir halde bırakılmamasını ve düşman tehdidi altındaki kentlerde milis gruplarının kurulmasını tembihliyordu.

    rus halkı da bu direktif doğrultusunda işgale gelen almanlara ne yiyecek erzak, ne barınacak barınak bıramkayarak düşmanı aç ve açıkta bırakarak düşmanın üstesinden gelmek istiyordu, tıpkı 129 yıl önce 1812 seferi'nde napolyon ve ordusuna yaptıkları gibi.

    ruslar saldırının ilk şokunu atlattıktan sonra toparlanmaya başlıyor ve komuta kademesinde sert tedbirler alıyordu. başarısız komutanlar ya değiştiriliyor ya da kurşuna diziliyordu. ordu savunma tertibini almaya başlamıştı ama atı alan almanoğlu çoktan üsküdarı geçmişti.

    kuzeyden üst üste bindirmelerle sovyetlerin kuzey kanadını hallaç pamuğu gibi atan kuzey ordular grubunun zırhlı birlikleri hızlarını alamayıp piyade birliklerinin iki haftalık bir mesafe ilerisine ulaşıyordu. hatta zırhlı birliklerinin başındaki hoeppner 200 km ötedeki leningrad'a yürümek istiyordu. boşan da semerini ye diyen kuzey ordular grubu komutanı von leeb bu riski almak istemiyor ama başkomutanlık "allah ne verdiyese yardır" dediği için birkaç gün yağan sağanak yağmurun ardından panzerler soluğu leningrad yakınlarında alıyor. ruslar bu telaşla askeri lise öğrencilerini dahi eline silah verip cepheye sürerken alman piyadesi düşman ölüleri arasında kadın askerlere rastlıyordu.

    güneyde ise güney ordular grubu ilk duraklamanın ardından ilerlemesini hızlandırıyor ve dinyester nehrini geçiyordu. merkezde de işler almanlar için iyi gidiyordu. hoth ve guderian'ın* zırhlı birlikleri iki kola ayrılıp hoth kuzeyden, guderian ise güneyden ilerleyerek doğu istikametinde fırtına gibi esiyordu. ancak guderian'ın işi hoth'a nazaran daha zordu çünkü aşması gereken brezina ve dinyeper nehirleri vardı.

    guderian komutasındaki zırhlı birliği dinyeper'in yakınlarına kadar gelir ve üstü olan mareşal von kluge, geride kalan piyade birlikleri arkadan yetişmediği müddetçe guderian'ın nehri geçmesine izin vermez. çünkü nehrin ötesinde bir düşman taarruzuna maruz kalınabileceğini düşünmektedir. ancak guderian komutanını bile kafakola alıp nehri bir çırpıda önemsiz bir kayıpla geçer.

    guderian koca panzerlerle nehri geçerken nehrin öteki tarafında mal mal seyreden mareşal timoşenko ihtiyat birlikleriyle taarruza geçer ama altında panzeri olan guderian, timoşenko'yu ve yaya birliklerini siklemeden doğu istikametinde gaza basmıştır bile. nasıl olsa geriden gelen piyade birlikleri timoşenko ile çarpışacaklardır. bu şafaktan sonra guderian mı uğraşsın piyadeyle?

    guderian yıldırım savaşının hakkını vererek 16 temmuz'da moskova'dan bir önceki durak olan smolensk'e gelin arabası süren şoför neşesinde ulaşır. aynı tarihlerde kuzeyden ataklarını sıklaştıran hoth'un zırhlı birlikleri de smolensk'e yakınlarına ulaşır ve tam düğün konvoyu olurlar.

    bu zırhlı grubunun arasında kalan timoşenko'nun smolensk'i savunmak için çırpınışları da para etmez.

    bundan zaferle birlikte tüm gözler moskova'ya çevrilir ancak hitler moskova yerine güneye, kiev'e yönelinmesi gerketiğini ve moskova'nın sadece sembolik bi isim olduğunu savunur. adolf hitler'e göre leningrad ideolojik, kiev ekonomik, moskova ise sembolik hedeflerdir. hitler'in bu çıkışına komutanları üstü kapalı ırın mırın etse de führerin sözünün üstüne söz etmek kimin haddine?

    bunun üzerine guderian'ın tankları güneye çark eder ve avrupa'nın en büyük nehri olan dinyeper'i zor zahmet aşarak güneyden kuzeye yönelmiş olan kleist'in tanklarıyla kiev'in 250 km doğusunda leyla ve mecnun gibi birbirlerine kavuşurlar. o saatten sonra kiev'i kurtaracak hiçbir kuvvet kalmamıştır ve güneydeki 6. ordu ile birlikte büyük bir kuşatma sonucu 19 eylül'de de kiev düşer. elde edilen esir sayısı akıl alacak gibi değildir; 650 bin esir, bunun yanında tank, top ve ural dağlarına kaçırılmaya hazır halde trenlerde bekleyen fabrika malzemeleri. tüm bonusları toplayan wehrmacht, hitler'e hayatının en orgazmik anlarını yaşatıyordu. artık ukrayna'nın yeraltı ve yerüstü tüm zenginlikleri hitler'in kucağındaydı.stalin, moskova'yı savunayım derken çöken güney cephesi nedeniyle üç buçuk atarken hitler, berlin'de tebrikleri kabul ediyordu.

    -hitler, iyi güzel hoş amma bilmem farkında mısın eylül ayındasın?-

    tam da bu günlerde zamansız bir yağmur başlar ve günlerce devam eder. yazın tozu ve toprağıyla dolan tüm araçlar balçık deryası gibidir. çamura bata çıka yol almak neredeyse işkencedir. işte tam o günlerde tüm alman askerlerinin dilinde şu söz belirir; "lan!"

    hitler, kiev'in de ele geçirilmesiyle dikkatini iyiden iyiye moskova'ya verir. kuzeydeki ordulara leningrad kuşatmasını tamamlanmasını ve artan kuvvetlerin merkeze, yine aynı şekilde güneydeki ordulardan da bir miktar kuvveti merkez ordular grubuna tahsis edilmesi emrini verir. merkezdeki ordular grubunun başındaki von bokc'un emrinde artık 1,5 milyon asker vardır. bu muazzam bi sayı takdir edersiniz ki. hedef düşmanın ana gücünü yok etmek ve moskova'yı ele geçirmektir.

    hitler'in emriyle 2 ekim 1941'de büyük moskova taaruzu başlar ve kısa süreli çarpışmalar sonucunda moskova yolu üzerindeki vyazma şehri ele geçirirlir. artık alman ordusu topun başında penaltı atacak oyuncu gibi beklemektedir. kalede ise elbetteki kızıl ordu vardır. ancak unutulmamalıdır ki kale arkasındaki tribün ruslara ayrılmıştır.

    bu arada barbarossa harekatı'nın daha dördüncü ayı bile bitmeden oluşan bilançoya bakarsak; minsk, somlensk, kiev ve vyazma gibi dört meydan muharebesi yapılmış ve almanlar dört parlak zafer elde etmiştir. ele geçirilen esir, araç, gereç de had safhadadır. şu ana kadar her şey hitler'in planladığı gibi gitmektedir.

    neyse, çok uzattık. devam edelim şu moskova taarruzuna. 9 ekim'de mevsimin ilk karı toprağa düşüyor ve von bock komutasındaki merkez orduları moskova'ya hareket için marşa basarken ruslar da boş durmuyordu elbette. moskova'da eli silah ve hatta kazma, kürek tutan herkes göreve çağırılıyordu. kadını,erkeği, çoluğu çocuğu yarım milyon moskovalının kar-kış demeden ortaya çıakrdığı çalışmaları hayranlık vericiydi; yaklaşık 100 uzunluğunda tank hendeği, 8000 km avcı siperi ve 300 km'lik dikenli tel döşeyerek şehrini, vatanını savunuyordu.

    rusların komta kademesinde de değişikliğe gidilmişti. budyenni'nin yerine timoşenko, timoşenko'dan boşalan yere de sibirya'dan mareşal jukov çağrılmıştı. jukov, görevin başına geçer geçmez sert tedbirler almış, karışıklık yapan kim varsa sotede kurşuna dizdirtiyordu.

    bu arada von bock orduları birkaç yönden moskova'ya ilerliyordu, şehre yaklaşılmasına rağmen o yıl erken yağan kar ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmur günlerce sürüyor ve almanların bir metre bile ileri gitmesine mani oluyordu. koca wehrmacht, askerinden, aracının dingiline kadar çamura batmış bir halde debelenip duruyordu. silahların içine dek dolan çamur ayrıca dertti alman askerleri için. tanrım ne rezillik! askerlerin çamura sağlanan araçları kurtarmak için ayrıca çaba sarf etmesi büyük yorgunluğa ve yılgınlığa sebep olurken moraller yavaş yavaş düşmeye başlıyordu.

    moskova cephesinde bunlar olurken güneyde ise rundstedt orduları 16 ekim'de odesa'yı, 24 ekim'de harkov'u alıyor ve rostov'a dayanıyor. ancak rostov'u düşürmek ne mümkün! rus gerillaları almanlara göz açtırmayan saldırılar gerçekleştiriyor. diğer yandan buz tutmuş don nehri üstünden dalga dalga rus taarruzları başlıyor. rındstedt, yeni birliklerin de bölgeye intikal ettiğini öğrenip birliklerin bir kısmını geri çekmeye karar veriyor. bu şimdiye dek alman ordusunun ilk geri çekilmesi ve hitler haberi aldığında kulaklarına inanamıyor. faturayı da elbette fransa ve polonya zaferlerinin muzaffer delikanlısı feldmareşal rundstedt'e kesiyordu.

    -mikrofonlarımız tekrar moskova cephesinde-

    çamura batan, yan yatan alman ordusu, don olayıyla birlikte çamurun kurumasıyla ilerleme açısından toparlıyor ancak rusya ayazı hiç de almanya'nınkine benzemiyor azizim. ben bile izmirde askerlik yaparken nöbette soğuktan ellerim şişmişti bu alman askerlerinin rus ayazında neler çektiğini hayal edemiyor ama anlatmaya çalışıyorum işte. hitler savaşın kıştan önce biteceğini düşündüğü için askerleri yazlık elbiselerle rusya üzerine göndediği ve almanya'dan gelen kışlık malzemenin de gecikmesiyle asker bu kez de soğukla cebelleşiyordu. henüz kasım ayının başı olmasına rağmen soğuk dayanılmaz bi hal almıştı. ayrıca moskova'ya yaklaştıkça rus direnişi güçleniyordu. general kış almanları sekteye uğratırken ruslara bahar ayı gibi gelmişti.

    artık ilerlemenin ne tadı ne de tuzu kalmamıştı. buna rağmen hitler mevsimin alman savaş maknesine engel olamayacağını bas bas bağırıyordu. şimdiye dek bir kere olsun cepheye gelip postallarını çamurlamamış, ayaklarını üşütmemiş bi de sıcacık karargâhından ahkam kesip askerleri iyice çileden çıkarıyodu. askerlerin ağzından "sikerim böyle savaşı" homurtuları çoktan yayılmaya başlamıştı.

    buna rağmen almanlar moskova'yı artık askeri bir hedeften ziyade savaşın sonu ve hayatlarını soğuktan kurtaracak sıcak bir yuva olarak görmeye başlamış ve gayrete gelmişti. nasıl gelmesinler, askerlerin yiyecek ekmeği taş kesmiş, düşmanın kafasına atsa yaracak sertlikte, götü başı öylesine üşümüş ki artık altına işeyip ısınma yoluna gitmiş, az miktardaki yün keçe için neredeyse arkadaşını boğazlayacak hale gelmiş. evinden barkından, sevdikelrinden ayrı beyaz bir cehennemde var oluş mücadelesi veriyor. askeri ayakta tutan tek motivasyon kaynağı moskova'nın düşmesi ve içecekleri bir tas sıcak çorba.

    17 kasım sabahı alman topçusu moskova meydan muharebesini başlatıyor. zırhlı birlikler artık son kozlarını oynuyor ve moskova üzerine atılıyor. rus mukavemeti bir şekilde kırılacak! ne fayda, 4-5 gün sonra ısı -30'a düşüyor. mekanizmalar çalışmıyor, motorlar, yağlar donuyor, asker açıkta artık tir tir tiremeye başlıyor. yaralananlar gerideki ilk yardım bölgesine taşınamadan donarak ölüyor.

    alman piyadesi yol kenarında "moskova 22 kilometre" yazısını okuyor. bu almanların moskova'ya en yakın olduğu andır. dürbünle bakılsa belki kremlin bile görünecek ancak rus direnci gittikçe kuvvetleniyor. hatta zaman zaman rus karşı taarruzları bile oluyor. bunun üzerine merkez ordular grubu komutanı von bock, taarruzun artık fayda getirmeyeceğini gözlemleyerek bunu başkomutanlığa bildiriyor ancak hitler laftan anlar mı? "moskova'yı istiyorum" diyor başka bir şey demiyor. herif sanki starcraft oynuyor anasını satıyım.

    bunun üzerine harekata devam ediliyor. bu sırada karargâha ulaşan haberlere göre kış mevsimine göre hazırlanmış sibirya tümenleri moskova bölgesine kaydırıldığı bildiriliyor. bu taze kuvet rus saflarına katılırken almanlarda artık taarruz edecek takat kalmamış, aralık soğuğunda eller tuttuğu demire yapışıyor, dürbünler ve nişan tertibatları buz tutuyor. benzin zaten donmuş. sargı bezi donduğundan açılıp yaralara sarılamıyor, hareketsiz kalan 5 dk içinde ölüyor, ele geçirilen ölü rus askerlerinin kışlık elbiseleri için alman askerleri birbirini öldürecek neredeyse!

    almanlar artık ruslarla değil general kışla savaşıyordu. soğuktan işlemez hale gelen tanksavarlar rus t-34'leri karşısında çaresiz kalıp t-34'leri almanlara bela ediyordu. bir taraf performansını kaybederken diğer taraf güçlendikçe güçleniyordu. fritz'in götü donarken, ivan, başında kürk kalpak, sırtında yün elbisesi, keçeli botlarıyla alışkın olduğu rus soğuğunda savaşırken teçhizatları da mevsime uygun olarak donatılmış, donmayan motor yağları, antifiriz, kar zincirleri, kar paletleri ve bir de rus atları.

    bu şartlar altında alman orduları için çekilme başlıyor. rus taarruzlarıyla birlikte ani çekilme taktikleriyle olası bir imhadan sıyırtan almanlar nereye giderlerse gitsinler soğuktan kaçamıyorlar. von bock, daha da geri çekilerek cepheyi daraltmayı ve geriden gelen takviyeye daha hızlı ulaşmayı planlıyor ve kış ayını en az zararlar atlatmayı ve baharda moskovayı ele geçirmeyi düşümeye başlıyordu. bu düşüncelere rağmen zaferden zafere koşan wehrmacht'ın yine zafere bu kadar yaklaşmışken götün götün geri çekilmek zorunda kalması son derece moral bozukluğuna neden oluyordu elbette.

    buna rağmen entry'mizin başında da belirttiğimiz gibi hitler, savaşın sonlarına doğru sersemliyor ve geri çekilmemeleri direktifini veriyor ordularına. bunun üzerine guderian uçağa atlayıp soluğu führerinin karşısında alıp durumu kendisine izah ediyor ancak dinleyen kim? hitler hem guderian'ı sallamıyor bir de üstüne cephedeki komutanlardan bazılarını görevden alıyor. aynı akıbete görevinin başına geçtiğinde yıldırım savaşı doktrininin yartıcısı ve alman zırhlı birlikler kurcusu guderian da uğruyor. von bock'u da görevinin başından alan hitler kara kuvvetlerini de doğrudan kendisine bağlıyordu.

    komuta kademesindeki bu değişiklikler ve atamalar sanki bir işe yarayacak mıydı, tabii ki hayır. taarruzlar karşısında geri çekilme kaçınılmaz sürmektedir. bu kaçış hiç şüphesiz 129 yıl önceki napolyon'un 1812 seferi'ni hatırlatıyordu, ancak napolyon en azından moskova'yı alabilmişti, bunları hep yazdık; (bkz: 1812 seferi/@sosyal munzevi) hitler'in askerleri ise moskova'yı sadece dürbünlerle görebilmişti.

    sonuç olarak; bu hezimetle alman savaş makinesinin yenilmezlik unvanına son verilmiş tıpkı napolyon gibi hitler de şahsi akıbetine dair geri dönüşü olmayan bir yola girmişti.

    ekleme: (bkz: brest/@hacipsilo)
111 entry daha
hesabın var mı? giriş yap