6 entry daha
  • beyazıt akman romanı.

    kitabı ortadan bölüp ilk yarısını atsak güzel bir roman olacak. ilk yarı cüneyt arkın filminden farksız. üç tane iyi özellik var dünyada: müslümanlık, türklük, osmanlılık. bu üçüne de sahip bireyler çok iyi; ikisine sahip olanlar iyi; sadece birine sahip olanlar eh işte; üçünden de uzaksan kayıtsız şartsız kötüsün. diğer devletler, krallıklar, krallar felan hep kötü. peki neden kötü? bunun analizini yapmalısın. bu analiz yok. kötüler, çünkü kadınlara tecavüz edip puaaahahahhahah diye gülüyolar. müslümanlarda ise hiç kötülük yok, hepsi melek. ayrıca şöyle de bir mantık empoze ediliyor. osmanlının genişleme hevesi ve eğilimi yok aslında. diğer devletler osmanlıyı taciz ediyo. osmanlı da onlara dalıyo. eee kazanınca toprak kazanması kaçınılmaz oluyo. istemeden büyüyor yani osmanlı devleti. var mı böyle bi mantık hocam. biraz ciddi olalım. bu hıristiyanlar zaten hep kötü, bunlar kendi içlerinde bile anlaşamıyolar. mesela bektaşiler ile bektaşi olmayanlar çok iyi geçinirler ama katolik ve ortadokslar birbirlerini bir kaşık suda boğarlar. tabi bir roman taraflı da olabilir, olur. ama bu kadar olmasın. göze batıyo. bir övgüde abartıya kaçıldığı an, övgü etkisi yok oluyor. ilk yarıda konu da havada. meryem ile iskender ilişkisinde birşey anlatılmıyor. "roma kötüdür" diye bi cümle kurulsa zaten anlaşılır tüm o anlatılanlar. mehmet ile ilgili anlatılanlar da şundan ibaret "mehmet iyi yetiştirildi".

    fakat kitabın tam ortasında pis bakışlı şeyhülislam karakteri ile tanışıyoruz ve ilk defa bir müslümanın da birazcik kötü olabileceğine dair ufacık bir şüphe doğuyor içimizde. kitabın ikinci yarısı daha dengeli. nilüfer mevzuları da meryem mevzularına göre çok daha dolu. daha anlamlı. antropolojik gözlemler yapıyor adam. kendi kültürü ile karşılaştırıyor. zevkli yani. savaş sahneleri de iyi. daha sürükleyici. kendi tarihimizi övelim göklere çıkartalım kaygısı da biraz azalmış ikinci yarıda.

    bu arada genç adamın chicago institue of art'ta son notlarını bitirmesi, sonra müze görevlisinin genç adama "excuse me sir but museum is closing in fifteen minutes" demesi felan......... yani söylemiyim diyorum ama.........

    gerenk yok bunlara. tarihi romanlarda böyle şeyler yapma modası var ama geçmiş ile gelecek arasında önemli bağlantılar olduğu zaman bu anlamlı oluyo. yok notlarını toparladı, müzeden çıktı felan....

    eeee...?

    ayrıca 291.sayfa 56. bölümün ilk paragrafı niye öyle? başka yerlerde de var bu dar yazı biçimi.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap