10 entry daha
  • vicdan azabıyla karışık bir yaz aşkını anlatıyor. nazizm, ikinci dünya savaşı, soykırım; bunları geç, bu otobiyografik bir çocukluk anısı. yok yok, homoerotizmden falan bahsetmiyorum, çünkü burada erotizmden ziyade cinselliği yeni keşfetmeye başlayan erkek çocukları var. ortama yeni gelen bir 'başka'sına duyulan ilgi, merak ve ilk safhalarında belki yabancılama var; bu aşk olmayabilir ama hissiyatı aynı.

    --- spoiler ---

    yaz aşkı nasıldır? kısacık bir zaman diliminde mahalleye gelen bir yabancıya duyulan ilgi, ilk başlarda bir çekingenlik, tam onun gitme zamanına yakın denk gelen samimiyet ve sonrasında ayrılık tabii. geriye dönüp baktığında ise o yazla ilgili hatırladığın şey o kişinin aslında ne kadar özel biri olduğudur. işte malle de arkadaşını aynı şekilde hatırlıyor, farklı ama nasıl farklı onu bile sonradan anlıyor; o yüzden burada elbette bir yahudi karikatürü sözkonusu ama bu bir kimlikten ziyade sadece bir hissiyat, o'na duyulan hayranlığın bir yansıması. aynı zamanda bu dönem kısacık bir zaman dilimidir ya, filmdeki çocuk için aynı şekilde okul da ailesinden kısa bir süreliğine ayrıldığı ve sonra malum sebepten bitiveren bir süreç. filmin başında annesiyle vedalaşan çocuk (aynı zamanda murmur of the heart'ı hatırlatan bir veda bu) filmin sonunda arkadaşının arkasından bakarken hayatında hep farklı hatırlayacağı o ufacık zaman aralığının da sonuna gelmiş oluyor. işte ismiyle müsemma bir ayrılık filmi de olduğundan au revoir les enfants başından itibaren dramanın dozajını yükseltmiyor, son vuruşu sona saklıyor. muadili diyebileceğimiz holocoust filmlerinden ayrıldığı nokta da burası; çünkü sondaki dramatik etkiyi yapan olay ne ölüm, ne ırkçılık, ne de savaş. çok basit bir şekilde ayrılık ve belki de daha acısı, bir daha hiçbir zaman göremeyeceğini bildiğin birine veda etmek, hem de ayrılığa kendinin sebep olduğunu bilerek.

    --- spoiler ---
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap