9 entry daha
  • sevgili mimi'yi okuyup sevenler için ikinci kitap yolda: mimi'nin hayaleti.

    vladimir nabokov'un lolita'sından, italo svevo'nun zeno'nun bilinci'nden ve patricia highsmith'in yetenekli bay ripley serisinden hoşlanıyorsanız bu kitaba kayıtsız kalmayın.

    arka kapak:
    sevgili mimi’nin zenginliğe ve italyanlığa düşkün, acımasız ve çaresiz ingilizce öğretmeni morris duckworth, patricia highsmith’in ripley’ine benzetilmişti. sevgili mimi’nin devamı niteliğindeki bu romandaysa, morris’in hırslarıyla kibrine eşlik eden “iyi” kalma arzusu, psikozları ve çırpınışları, onu soğuk ripley’den tamamen ayırıyor. morris her şeye hâkim, soğukkanlı bir katil değil, tutkulu, sevilmek için çırpınan bir psikopat. burnunun ucunu göremeyen, etrafında olup bitenlerden habersiz bir estet. tim parks, onun görmediği gerçekleri dolaylı yollardan sezdirir, gördüğü hayaletleri de morris’in omuz başından bire bir bize gösterirken her zamanki ustalığını sergiliyor. mimi’nin hayaleti benzersiz bir gerilim romanı. kara mizahla yoğrulmuş ama karanlık değil, rengârenk.

    spoiler
    morris yüzünü elleriyle kapamıştı. şimdi bu zenciyi de öldürmesi gerektiğinin dehşetle farkına varıyordu. bu çok korkunçtu işte. hem zaten nasıl yapacaktı ki? oğlanın boyu bir doksandı. ve kwame’yi öldürmeyi istemiyordu o. elleri yapmayı reddeder, bedeni isyan ederdi, çünkü bu çocuktan hoşlanıyordu. şimdiden bir yaprak gibi titremeye başlamış, kollarında ve bacaklarında kasları seğirmeye başlamıştı. gerçeklikle bağı tamamen kopmuş bir halde bağırdı: “mimi, sevdiğim insanları öldürmeyeceğim artık. yapmayacağım. ne pahasına olursa olsun.”
    spoiler

    ----------------------------------------

    spoiler
    “insanlar neden gidip etna’nın eteklerinde yaşarlardı ki mesela? tehlike yaşama daha derin bir anlam katıyordu da ondan. paola gibi bir sapkınla, arabada saksofon çektikten sonra deri kaplama vites koluyla kendini boşaltan küçük bir kaltakla evli olmanın bile bir keyfi vardı. şu vites kolunun kokup kokmadığını kontrol etmeliydi.”
    spoiler

    ----------------------------------------

    spoiler
    çok az bir efsane ve tarih duygusunun yardımıyla, o kadar da canavar ruhlu olmadığını düşünmek zor değildi. istenmeyen bir gövdeyi ne yapması gerektiği sorusuyla ilk yüzleşen kendisi miydi? aslında, insanoğlunun yaşadığı bütün ikilemlerin ilk ve temel paradigması olarak görülebilirdi: leşe dönüşen ruh, ölümlülüğün yoz doğasının kokuşmuş kanıtı için ne gibi pratik düzenlemeler yapılmalıydı? ona bakarsan, ölüyü defnetme ritüelleri bütün insanlık kültürünün temelinde yatan şeydi.
    spoiler
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap