• yüzeysel ve pek yaygın olan şekli "sevgililik"
    burnuna kadar boka batmış, kaçınılmaz son olan şekli, hâlâ ve bu devirde ve maalesef "evlilik"

    kadın erkek arasındaki mevzubahis "ilişki"nin, çeşitli alanlarda taraflar arası derin hiyerarşiler oluşturması, ilişkinin öyle ya da böyle patriyarkala evrilmesi kaçınılmaz. biliyoruz ki bir yerde ataerkillik ve hiyerarşi varsa orada şiddet ve/veya "erkeklik" övülür. bu döngünün gideceği yer faşizmdir.
    faşizmi hep nazi kampı ya da gulag olarak makro ölçekte düşünmemek lazım.
    "sevgili"ni, "eş"ini bir şekilde mülkiyetinde görüyorsan ve onun başka kadınlara/erkeklere gitme özgürlüğüne/dürtüsüne karşı çıkıyorsan, bu düşüncesini sindiriyorsan, o düşünceye ulaşmadaki yol ve yöntemlerini olumsuzluyor/baskılıyorsan, mevzubahis eyleme girişmesi durumunda olacaklar hakkında tehditvari "seni hayatımdan/hafızamdan silerim" gibi, aslında sadece sana değil ikinize ait olan ortak geçmişinizi de doğrudan etkileyecek şeyler söylüyorsan;
    velhasıl, aslında seni hiç mi hiç ilgilendirmeyen ve doğrudan onun özgürlük alanına giren bir noktada "kırmızı çizgilerini" çizip, bu çizgilerin aşılması durumunda onu şimdikinden farklı bir kategoriye yerleştirip, onu öyle değerlendireceğini sezdiriyor/söylüyorsan, işte bu da bir faşizmdir.
    herhangi bir otoriter rejimin bir düşünürüne uyguladıkları da bundan farklı değildir. önce fikre giden yolları, sonra eyleme açılan kapıyı engelle/sindir.

    bitmedi; bi de,
    toplumsalın ürettiği mide bulandırıcı normları bir şekilde özümsemiş olmak var. toplumun, ilişkide olduğumuz kısmınca kabul gören, statümüze yakışan "sevgililik" tanımını alırız, allayıp pullayıp kabulleniriz.
    ya da, daha kötüsü, insanı insan olmaktan uzaklaştırmak, kendini gerçekleştirmemizi engellemek amacıyla kurulmuş devleti ve aygıtlarını "legal" addedip, çürük ve yoz (yalnızca bizim özelimizde böyle değil, burjuva devletinde bir cüppeli *** a priori olarak çürüktür) bir cübbelinin önünde imza atarız. o da, bilmem hangi cehennemden aldığı yetkisiyle sizi "malumu ilam" eder, karı koca filan.
    mürüvvetini görünüz efendim.

    ve
    tebrikler.
    kapitalist ilişkiyi, hem de "çekirdeğinde", çekirdek ailenin içinde yeniden ürettiniz. artık yüzüklerinizi takıp mülkiyet hakkınızı cümle aleme duyurmaya, burjuva demokrasisine yeni neferler kazandırmaya hazırsınız. sadece bizler değil, tüm maldivler sizi bekliyor..

    "in a relationship"tir, "ilişkisi var"dır ya,
    bence, "ilişkimize isim koyalım" safhasında akla geleceklerden biri "kapitalist üretim ilişkisi" olmalı. böyle deyince, e pek entel, pek cici, pek şeker hem de cafcaflı oluyor. karizmatik. basit bir konuya, "shortest path problem" deyip "vayvay" tınısı yaratmak, en basitinden matematik bilmez bakkal amcaların dahi uyguladığı mrp ya da materials resource planning'i "oyoyoy" efektleriyle pazarlayabilmek gibi. hoş olur. halt ediyor zannedilirsiniz.
    fakat
    önce özgürlüğünüzü sonra özgünlüğünüzü, daha sonra aşkınızı ve nihayet tüm duygularınızı 'tüketmeye' başlayabilirsiniz.

    **

    ha bi de, h&m türkiye açılışından kare:
    http://i.radikal.com.tr/…0/11/06/fft5_mf588844.jpeg
    ---
    not: sevgililiğe, evliliğe, (anarşizmden devşirme) kavramları(nı) yükleyen azınlık sevgili, evli hariç tutulmuştur bu yazıda.
    erkekle erkeğin, kadınla kadının ilişkisini de yok saydım. çünkü onlar burada bahsedilen saçmalıkları çoktaan aşmış, hepimize yol gösteren güzel insanlar oluyor. bana kalırsa, devlet, homofobi ayıbından dönüp, saniye kaybetmeden lgbt'ye evlenme hakkı vermeli, fakat onlar bu hakkı, aynı şimdi olduğu gibi kullanmamalı. amsterdam filan yapanların itkilerini de anlamıyorum ve aslında ilgilenmiyorum. bence 'elton john' bir gösteri peygamberi ve kürt milliyetçilerinin de türk milliyetçilerinden çokça farkı yok; türk olanından kaçınmam ve korkmam, kürt olanının da nşa'da, şiddet bittiğinde, enternasyonalist olacağını ummam dışında.
    burjuva partisi içinden devrimci pratik çıkmayacağı genel kabul görmüş bir durum, fakat, aile kurumu içinden toplumun ahlak ve tüketim algısına/pratiğine karşı bir oluşum çıkmasının pek mümkün olmayacağı tartışılmıyor. ilginç. halbuki aile, kapitalizmin yeniden yeniden yeniden ve yeniden üretildiği yer, diğ mi?
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap