2 entry daha
  • olmayan şeyleri olmuş gibi düşünüp garabetinizden kurtulmaktır. şahsımı zor dinginleştiren yazmaya küçük bir örnek veriyorum. genelde rahatlama ifadesi oh ile biter.

    normal kafa ile okumanız tavsiye edilmez. yoksa anormal kafanız yok mu ? arayın uzman kadromuz ve hocalarımız size yardımcı olsun.
    hemen sipariş edin 0 224 900 58 52
    ruhum daralıyor. bu zamana kadar birçok yazımda insanlar ruhumun daraldığı kanaatine varmış çoğunda yanılmışlardı. ancak bu gün ruhum süratle birbirine doğru yaklaşmakta olan iki duvarın tam ortasında yalvaran gözlerle bakıyor bana. belki de duvar sandığım şey bir çöp arabasının silindiri. bu fikre kapılmama sebep aşağıya bakmamla birlikte gördüğüm manzara. benden önce sıkıştırılmış milyarlarca ruhun yanık, isli, naylonumsu kokusu bilincimi kaybetmeme neden olacak kadar ağır. gördüğüm en büyük çöplük burası olmalı. derken o ruhlardan birisi ilişiyor içime. üzerime doğru geliyor. tüm hakimiyeti ele geçiriyor. birden tüm hikayesini yüklüyor beynime. yükleme esnasında hücremsi şeffaflık titriyor deli gibi. iğrenç bir his tüm vücudunun hücre değil de jöleden yapıldığını düşün belki anlarsın.

    “ genç adam pejo servisin arka sağ köşesinde oturuyordu. etrafı seyrediyormuş gibi dışarı bakan adam aslında kaza yapmalarına yol açan adamın hayaletiydi ve hemen sağ koltuktaydı. çünkü birazdan onlara çarpacak araca çarptığı saniye ölmüştü. önünün boş olması nedeniyle en ön koltuğun arkasına uçtuğunu gördü. bu senaryoyu beğenmemiş olacak ki tanrı gerçeğe dönüştürmedi. kendiside hoşlanmamıştı daha kahramanca bir şeyler düşünmeliydi.

    zihni ”evlat neyi düşlersen onu yaşarsın” cümlesini kulağına çalan babasını fişledi. çok küçüktü güneşli bir gündü ve babasının kocaman göbeğini anımsadı. öpmek için doğrulduğunda küçük bedeni ile kendisi arasına giren yağ tabakasını. ne kadar çok içtiğinin, daha da önemlisi sebepsiz bağrışmalara sebep olduğunun belgeli hatırasıydı göbeği. herkes gibi ortalama bir ailesi vardı ve her şeye rağmen mutlu idiler. tanrıdan ölesiye nefret ediyordu. bir kerede tüm ailesini almak zorunda mıydı? tanrı ailesini katil bir kamyonun önüne attığından beri arabadaki vaktini geçirebilmek için oynadığı oyununa geri döndü. devam etti düşünmeye arabaya bindiği vakit hiç iyi bir şey düşünmezdi. kahramanlık diyorduk. aracın peşmergeler tarafından kurşun yağmuruna tutulduğunu düşledi. önünde hurdadan ayrılmış fabrikadan kim bilir kimin evine götürülmek üzere metal bir kutu duruyordu. kutuya girip saklanma ihtimalini gözden geçirdi. aracın deposuna gelecek ilk mermi ile araç alev alabilirdi. ki düşmanın ve iyi aksiyon seyircilerinin en sevdiği hamledir bu. bummm!
    kutuda olma fikri ayağa kalktı ve yerini haşlanarak ölmenin sarsıcı sıcaklığına yer bıraktı. sırtı terden sırılsıklamdı. iyisi mi koca bir erkek gibi mermilere koşmaktı. yağmur gibi tepesine kurşun yağdıran pisliklerden de pis sırıtmaktı. yanından geçen koca kamyon tıpkı bedenine düşürdüğü gibi oyununa da gölge düşürmüştü. daha önce aynı model bir kamyonun altında gördüğü yamulmuş bisiklet geldi aklına. kötü şeyleri düşünmek kolaydı da görmek çok zordu. düşünmekten saçları ağarmıştı 26 yaşında. sırtını hissetmiyordu sanki. 5 yıldır onu bekleyen tek nesne olan soğuk evinin metrekaresi dâhil olmak üzere çalıştığı fabrikada bir tane dişi yoktu. psikologlara harcadığı parayı hayat kadınlarına vermiş olsaydı duygusuzda olsa bir kazancı olurdu. boş bakışlarına servis şoförünün tok sesi son verdi. indi. tıpkı babasının dediği gibi düşlediğini yaşayabilmek umudu ile tüm kazaları arabalarda düşlerdi. karaya ayak bastığı an fişi çekti. hiç inanmadığı halde yanlarına gitme olasılığı içini kemirirdi. ölecek kadar cesur olamadı hiçbir zaman. kendisini hiç sevmedi. oysaki ortalamanın üzerindeydi. kumral saçları, buğday teni ve her zaman donuk bakan bal rengi gözleri vardı. tabi benim gördüğüm güzelim ruhu idi. iki elini basmam için birleştirdi. ruhumdan çekti kendini geri. bunları görüyor olmamın bir sebebi vardı elbet. eline bastım yükseldim kuş gibi.

    bir gün başka birisinin gelip ona ellerini birleştireceğini düşlüyorum. evet düşlüyorum çünkü öyle olmasını istiyorum.

    bu yazı ile birlikte son buldu tüm garabetim.

    oh!
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap