3 entry daha
  • oncelikle sunu belirtmeliyim ki benim icin kadinlar ikiye ayrilir.. birincisi balzac kadinlaridir ikincisi aglaya yepancin... bir sey tersi ile zitti ile anlam kazanir o halde biz de aglaya'ya gecmeden once balzac kadinlarini balzac'in ifadeleriyle aciklayalim: '' bir kadinda genc bir erkek icin dayanilmaz cekicilikler vardir.. bir genc kiz oylesine duslerle doludur gormus gecirmisliklerden uzaktir cinsel aski sevgisinin oylesine bir suc ortagidir ki genc bir adam onun sevgisini kazanmis olmakla ovunemez. bir kadın ise kendinden verebileceklerini ayrintilariyla bilir.. bir kadinin ruhunda tedirginlikler bunalimlar, kararsizliklar ic icedir. ama genc kizin ruhunda bunlarin hic birisini bulamazsiniz..genc bir kizin tek bir cilvelekligi vardir, soyundumu butun soyleyecegini söyledi sanir, kadinin ise civeleklikleri sayisizdir, binbir örtü icine saklanir. biri size bir tek zafer sunar digeri ise sonsuz savaslara zorlar...''

    bir balzac kadinlari hayrani olarak, aglaya benim asik oldugum tek roman kahramanidir.. objelestirilen butun seylerin (kadinlar) temeli olan sey (aglaya) objelestirilemez diyerek ve bunun bilincinde olarak aglayayi anlatmaya baslayalim.. o ne gizemdir, o ne hirstir, gururdur, kiskancliktir oyle.. belkide aglaya'nin mutsuzlugunu farkedisimdendir bu duygularim.. miskinde bunu gormemis midir sanki.. ona soyle yazmamis midir: ''size ihtiyacim, cok ihtiyacim var.. kendime dair yazacak anlatacak birseyim yok.. zaten istedigim o degildir, mutlu olmanizi cok isterdim.. acaba mutlu musunuz? iste, size sadece bunu soylemek istedim''

    ayni romanin diger kahramani (nastasya) dunya guzeli olarak lanse edilse de aglaya bambaskadir.. nastasya'nin guzelligi ovuldukce ovulurken, anlatildikca anlatilirken aglaya icin nastasya kadar guzel denir, hem de miskin tarafindan..

    annesi, kizlarini tanitirken birine resim yapar birine piyano calar kitap okur orgu orer derken aglaya icin ''o sadece oturur hicbirsey yapmaz'' der.. ama aglaya sadece oturmaz derin kisilik analizleri yapar.. ailesinden gizli gizli yasaklanmis kitaplari okur.. icten ice huzursuzluk duyar, kendini bir sisede gibi hisseder ailenin gozbebegi olmak onu sıkıyordur, o ozgurlugune duskundur, hep evden kacma hayalleri kurar..

    herseyi cosku doludur, sevgisi, kiskancligi, hayalleri, hareketleri hep uclardadir, herseyini ihtirasa kadar goturur.. kendisiyle sorunlari vardir kimbilir.. kimbilir herseyde yaptigi gibi askinda da abartacagi icin tam karsilik (kendisininki gibi) goremeyeceginden korkuyordur.. roman okurken hicbir zaman mutlu hissedemedim aglaya'yi.. en mutlu gorundugu yerde bile miskin icin endiselidir..

    ama oyle de gururludur, oyle de sevdigini korur, miskin'in kendisini baskalarindan daha kucuk gostermesi, baskalarinin miskin'le alay etmesi karsisinda oyle de haykirir.. ''prens onun icin herkesden daha ahlakli, daha namuslu daha temiz herseyden onemlisi daha insandir.. prensin dusurdugu mendili kaldirmaya layik bile degildir onu kucumseyenler..''

    aglaya icin toplumun dusunceleri, kinamalari, sosyal statusu onemli degildir ve ailesinin neden hep ust tabakaya imrendigini onu zengin biri ile evlendirip neden sinif atlatmaya calistiklarini br turlu anlayamaz.. aglaya ''en onemli en mukemmel partiyi reddedip bir ogrenci ile kacip tavan arasinda acliktan olmeyi tercihedecek capta'' biridir bu yuzden.. ve iste tam da bu yuzdendir ki kendi durumuna onem vermeyen herkes tarafindan budala sayilan miskin'e asik olmustur..

    oyle kiskanctir ki, miskin onun elindeyken nastasya'ya olan sevgisini gorebilmek icin miskini alip nastasyaya gitmistir.. miskin'deki iki saniyelik bir tereddut bile aglaya'nin herseyi bitirmesine neden olur.. boylece hersey, herkes biter, kendisi biterken prenside nastasyayi da rogajin'i de bitirmistir..

    o sevdigi zaman, sevdigi ile alay etmekten hoslanir, istediklerinin tam tersini istiyormus gibi yapar insanlarin kendisi hakkinda kendisinin istedigi gibi dusunmelerini saglar ve ister..ve sonunda belki ilk kez baskalarinin kendisi icin dusuneceklerini belirlemek icin degil de icinden geldigi gibi davranip icindeki coskuya yenilmistir, belki hayallerinin pesinden gitmek istemistir belki de miskin’i unutmanin yolunu boyle bulmustur, bilemiyorum.. ama bilinen su ki bir polonyaliya asik olup gittigi soylenmektedir.. umarim alplerde kendi basina kalip dusuncelere daliyordur, ve dilerim mutlulugun sirrini kesfetmistir.. ve acaba ‘’o simdi ne yapiyor suanda, simdi simdi? belki dizinde bir kedi yavrusu var, oksuyor.. belki de yuruyordur adimini atmak uzeredir..’’

    asik oldugum tek roman kahramani, gercek hayatta da ask duyguma yon vermistir.. kimbilir belki de aglaya’ya benzettigim icin asik olmusumdur.. ama umarim ‘’o’’ aglaya gibi mutsuz olmaz.. prens miskinin dedigi gibi kendime dair anlatacak yazacak bir seyim yok tek istedigim ‘’o’’nun mutlu olmasidir..
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap