6 entry daha
  • algının, ortamda ki bir çok duygu ve düşünceye rağmen bazılarının, altını çizerek, onu aklında tutması!

    alınmak için önce algılamak lazım ama gelin görünkü,
    çoğu kez hayatı gelişine/görünüşüne göre vole çekerek yaşayanlarca bu iki adımlı işlemin birinci adımı atlanır.
    niye mi? bilmiyorum. bilsem önce onu yazardım. var ama böyle şeyler.
    bu durumun, genel de duyguları ikinci planda yaşayan, düşüncelerini ön plana çıkaranlarca meydana getirildiğine şahit oluuyorum.

    elbette her insanda/her ortamda, olması/yaşanması mümkündür ama ben genelde yukarıdaki kısımda şahit olurum bu duruma.
    arkadaş, duyduğunun/gördüğünün kırk farklı ihtimalini düşündüğü için alınacak illaki bir yer bulur. illaki şeytan dürter!
    benim bir arkadaşım epey alıngandı. bunu da itiraf etmediği için hep bastırma çabalarıyla çebelleşirdi.
    bunun sonucunda da acayip bir eziklik vuku bulurdu!

    ezikliğinide, "ben ihtimallerin adamıyım" diyerek, kendine açıklamaya çalışırdı. "ilginç bir adammımış" diyenler "azda olsa vardır" diyerek,
    cevap hakkımı kullanmak istiyorum. ilginç filan değil! bundan gırla sağda-soldan var! bunlar genelde kaybedenler sınıfıdır!
    aralarında, hak-hukuk nedir bilenleri varsa yani saf-içi dışı bir, temiz kalpli denebilecekler varsa işte onlar başkadır...
    konuyu dağıtmadan, laf kalabalığında yutup eritmeden ilk şahısa dönelim. neymiş? ezikmiş!

    eziklik: alınmanın temel sebebi... kişi tarafından, ezik olan yere "alınılan" şey konur ya da başkası tarafından konmaya çalışıldığı sanılır.
    üzülür insan. gel gelelim ki, üzülmek fayda etmez. sen üzülünce geri gelen gördün mü! yok!
    bu da böyle bir şey ,giden zaman/an/kairos ne dersen de, gittimi geri gelmez arkadaş. bu yüzden her şeyi yerli yerinde söylenmeli.
    içinize bir şeyler atmamalı. niye atıyorsunu!? içine gömü saklar bunlar anlamam bir türlü. yapmayın kardeşiim şunu.

    bilin ki, bu dünyada bir insanın, kızdığını, sinirlendiğini karşısındakine söylememesi kadar, kendine yapabileceği büyük saygısızlıklarının sayısı oldukça azdır.
    en azıdan bence bu ilk 10'a girer. ha bunlarında benim kendi beyin hücrelerimce ürettiğim şeyler olduğunuda unutmayalım.
    bu olayların kimi yerlerinde, farklılıklar vuku bulabilir. evvela "her doğru, her yerde söylenmez" sözü doğrudur.
    yani konuşmanında yeri ve zamanı bilinmeli. bu da yanlış yapa yapa/konuşa konuşa öğrenilir...

    özetle:`alınmak, kendimizde eksik gördüğümüz şeylerin yerine yapılır`!
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap