cüneyd el-bağdadi
-
bir gün kıraathanenin birinde havâceden geçinen birisi etrafına insanları toplamış konuşurmuş:
üç kişi vardır ki bu dünya onların sayesinde ayakta durmaktadır: biri beyazıt'ta bostancı*, biri güneyde buğdaycı*, üçüncüsünü ise böyle uluorta söylemem uygun düşmez.
hempâlarından biri kalkıp söz almış: efendim lütfen tevâzû etmeyiniz, şüphesiz üçüncüsü de sizsiniz! hoca tebessümünü bıyıkaltına saklayıp, takınmaya çalıştığı sitemkâr ifadeyle demiş ki: bıktım bu âriflerin dilinden, yanlarında gizli saklı bir şey demeye gelmiyor!
tezkiye-i nefs kaydı: bu iki mübârek zâtın ismini zikrederken maksadımız yarım hocanın dinden ederken kullandığı metotlar ve yardımcı oyuncular konusunda bir örnek göstermektir, zülf-i yâre dokunacak bir kelâm etmek değil hâşâ. doğu kültürüne ait ortak bir atasözünün de dediği gibi: kelâmda mizah, yemekte tuz gibidir.
el-mîzâhü fi'l kelâm
ke'l milhi fi't-tâam
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap