2 entry daha
  • yükseköğretime ayrılan bütçeden, akademisyen maaşlarından, üniversitelerimizin muadilleri kadar köklü ve kurumsallaşmış müesseseler olmamasından, birçok üniversitelerimizin sanata, kültürel faaliyetlere ve bilimsel araştırmaya yeteri kadar eğilmemesinden mütevellit model aldığımız avrupa ve abd’ye göre ne yazık ki biraz güdük kaldığımız bir eğitim şeklidir.

    yükseköğretime yeni adım atmış, büyük hayallerle, liseden çıkıp da bambaşka bir atmosfere girmenin koltukaltlarımıza uyguladığı kaldırma kuvvetiyle, hazırlık sınıfında bir amerikalı hocaya sormuştuk nasıl buluyorsun üniversitemizi, beğendin mi diye, vatandaş amerika’dakilerle kıyaslarsak burası lise gibi demişti. az buçuk ingilizcemizle yettiği kadar kendimizi savunmuştuk, yok efenim olur mu öyle şey, amerikada eğitim sistemi düzgün müymüş sanki, siz kanadayı güney komşusu sanan bir milletin evlatlarısınız gibisinden de, adam tutturmuştu lise gibi diye de o kadar tepkiye karşı geri adım atmamıştı. gerçi bu bey okulda amerikan milliyetçisi diye namı almış yürümüş, içine kitaplarını koyduğu bir alet çantasıyla tesisatçı gibi dolaşan çok nevi şahsına münhasır bir hoca olduğundan fazla önemsememiştik lakin havamı almam ve hikayemizin kahramanı amerikan milliyetçisi portlandlının sözlerinin manidarlığına vakıf olmam harvardın yıllık bütçesini öğrenmem ve türk üniversiteleriyle karşılaştırmama rastlar. zira öğrenmiştim ki harvardın bütçesiyle memleketin tüm üniversiteleri satın alınabilir, tüm tersanelerine girilebilir hatta tüm orduları dağıtılabilir ve tüm sülalemiz satın alınabilirdi.( harvard amerikanın en büyük bütçeli eğitim kurumu olarak biraz abartılı bir örnek olabilir)

    şaka bir yana, üniversitelerin artık endüstriyel yatırımlar haline gelmesi, uluslararası rankingler dikkate alındığında vakıf üniversitelerinin dünyada artık 1000 yıllık devlet üniversitelerini geride bırakmasıyla eğitimde sosyal devlet ilkesinin iflas ettiği gerçeğinin açık ve seçik önümüzde durması bir yana biz daha eğitimde sosyal devlet ilkesini bile hakkıyla oturtamamış bir garip ülkeyiz ne yazık ki. bu teee en başta saydığım, akademisyene reva görülen ücret, araştırma ödeneklerinin kısıtlılığı ve üniversite yöneticilerindeki gelişime kapalılık, sanata ve bilime sırt çevirmenin bir kombinasyonu olabilir veyahut bizzat eğitimde sosyal devletin çöküşünün türkiyede dünyadaki örneklerinden daha önce tezahür etmesi olabilir. sadede gel seslerini duyar gibiyim, binaenaleyh, niteliksiz adamda diyordu ya kız:

    biz aslında korkunç eylemsizleriz.
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap