13 entry daha
  • sinek kovucu sprey ve dezenfektan jel ile gitmeniz tavsiye ediliyor her ihtimale karşı. kışın bağrından çıkıp ekvator'a, 27 derece sıcağa gidebilmek için türlü riskleri göze alır, tedbirini de alırım diyor insan yine de...
    bizden 1 saat ilerideler. gmt + 3 de diyebiliriz yani kış saati uygulamasında.
    direksiyon sağdadır bu şehirde. daha doğrusu ülkede böyle. haftaiçi trafiğin daha yoğun olduğunu söyler kenyalılar, haftasonuna denk geldiğiniz için şanslısınız derler ama gene de 15 dakikalık yolu 1 saatte gidersiniz.
    yol parası dahil yaklaşık toplam 60 dolara girilir national park'a safari için. geleneksel kıyafetler içindeki yerliler, kendileriyle fotoğraf çektirmeye bayıldıklarını bildikleri turistleri davet ederler fotoğraf için, ancak bunun için para da isterler. 300 kenya şilinine (yaklaşık 5,5 tl) snickers dondurma alıp başlanır safari arabasıyla gezmeye. ancak sabırlı olmalısınız, özellikle aslan, kaplan, cheetah ve leopar gibi hayvanlar için öğlen saatleri çok sıcak olduğundan, akşam saat 6'ya doğru çıkarlar, dolayısıyla onları göremeyebilirsiniz. ancak zürafa, ceylan, impala, babun, devekuşu gibi hayvanları uzaktan da olsa görebilirsiniz. zürafalar bazen yola çıkarlar, ancak sizi gördüklerinde korkup kaçabilirler.
    safari bittikten sonra 15 dolar daha verip hayvanat bahçesine girilebilir. yalnız, bu şehirdeki insanlar kredi kartından hoşlanmazlar pek. "cash, cash?" diye sorarlar ısrarla. zaten insan da kopyalanma ihtimalinden çekinip vermek istemez kartını hiç. hayvanat bahçesindeki görevli, hayvanları besleyebilmeniz için elinize fıstık uzatır, böylece siz de fotoğraf çektirebilirsiniz. aynı görevliye teşekkür babında 400-500 şilin verdiğinizde peşinizden ayrılmaz, gezinin sonuna kadar ilgilenir. dişi babunların popolarının, 4 günlük özel periyodlarında o hale geldiğini, cheetah'yı koruduklarını, hayvanat bahçesinden çıkmadan önce onu kendi özel bölmesine kilitledikleri yoksa national park'tan bir leoparın çıkıp gelerek ona zarar verebileceğini anlatır. national park çıkışındaki tuvalete uğradığınızda ise lavabonun yanında bir kutu dolusu prezervatif* olduğunu görürsünüz.
    sarova stanley hotel'i baz alarak konuşuyorum; otel personeli çok güleryüzlü çok naziktir. sürekli halinizi hatrınızı ve bir şeye ihtiyacınız olup olmadığını sorarlar. ancak onların bile bazılarında bir üçkağıt sezersiniz. ya da ben biraz şüpheciyim, bilemedim. otel kartında, şehirle ilgili uyarılar vardır, "nairobi dünyadaki herhangi bir şehir kadar güvenlidir, ancak dikkat etmeniz gereken bazı şeyler vardır." yazar ve devam eder; "sokağa olabildiğince az takı takarak çıkmaya çalışın, özellikle kolye gerdanlık gibi takıları takmayın."
    kısacası, taze şekerpancarı suyu diye enfes bir tadı bulabileceğiniz, havası güzel bir şehirdir bence nairobi. ancak özellikle euro falan veriyorsanız, aldığınız para üstüne dikkat edin, muhtemelen eksik vermeye çalışacaklardır. zaten euro'dan ziyade, amerikan dolarına alışkınlar. öyle geleneksel tarzda hediyelik eşyalar bulmayı beklemeyin. olsa olsa, türkiye'de de artık her yerde mevcut olan tahta zürafa gibi süsler bulunur en fazla. yine de gitmeden önce free shop'tan africafe marka kenya kahvesi alın derim ben naçizane bir tavsiye olarak.
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap