94 entry daha
  • bir zamanlar hayatımdı benim. tek eğlencem, tek yeteneğim. ''kızsın voleybol oyna bak, o daha güzel'' dediler, ''hadi ordan!!'' dedim.

    sabahın köründen akşama kadar, gün olurdu gece yarılarına kadar bazen tek başıma, bazen kimi bulduysam ayak üstü takım kurup deliler gibi oynadığım. ''hadi bilekleri görelim, kız gibi atmayın şunu!!'' ya da çoğu zaman olduğu gibi, ''teke tek var mısın?'' okul takımında, duyduğum bütün streetball turnuvalarında ve bir takımda korsan, diğerinde lisanslı olarak, tüm zamanımı vererek...

    basketbol hırs ister, hız ister, sıkı antreman, disiplin ister. o top senin hayatındır. o şort, o terden sırtına yapışan tshirt derindir. koç baban, takım arkadaşın kardeşin, saha evindir. basketbol, tutkudur! basketbol takım olmak, kenetlenmek, bütün olmaktır! bir santimetre yukarı sıçramanı sağlayacak olsa, üç katı para verdirir bir ayakkabıya. rüyalarında delicesine blok koyarsın senden yarım metre uzun adama. bi metre zıplayıp smaç basarsın potaya. son saniyede bir jump shot hoop girer çemberden. basket!!!

    guardsan fast break sana bağlıdır. pivotu hazırlar, forvetini savunan adama screen koyar attığın pası sayıya çevirtirsin. sıra onlara geldiğinde, oohh baby! burda sağlam defence var, ayık ol! lay-up benim tarzım diyorsan beynine inen blokla gözlerin dolmayacak! scoop passını iyi aldın, ooo jump shot diyosun? hareketini sevdim ama o da ne? snatch bebeğim. yeah!!

    sekiz yıl diyorum. antremanlarla, it gibi ter dökerek geçen sekiz yıl. all star için zombi gibi dolanmak, bileklerinde kum torbalarıyla çekirgeye dönmek, geriye kıvrılmaktan yamulmuş parmaklar, diz dirsek darbeleriyle çürük içinde kalan beden, her yanlış hareketinde 50 mekik cezalarıyla sabır testinden geçmek, dalgın olduğun bir gün suratının ortasına koçun sinirden son hız attığı topu yiyerek kan içinde kalmak, bire bir mücadelede kendini ispatlamak, yenilmenin kuyruk acısıyla sana hareket çeken rakibe soyunma odasında allah ne verdiyse dalıp ağzını burnunu dağıtmak, hırs diyorum! çek 50 mekik. hmmppss.

    basketbol benim hayatımdı. huzur bulduğumdu. en gerçek kahkahalarımı attıran anılarımı yaşamama sebep olandı. parkedeki ayakkabı sesleri, top girerken fileden gelen fffppp sesi var ya, dünyanın en güzel şarkısıydı. yaşadığım tüm o boktan şeylerin içinde bana yaşama sevinci verendi. sahada tek başıma geçirdiğim saatlerde yere vurduğum her top suratlara inen tokat, attığım her sayı zaferimdi! kolejden gelen burs teklifi, herkesin gözünün içine bakarak şaklattığım el hareketimdi!

    bir gün bir maçta, öküzlemesine bir faul yedim. geriye doğru ikiye katlanıp yere düştüm. tribünlerden bir offf sesi yükseldi. davul sustu. oyun durdu. ağır çekimde bana doğru koştu herkes. kalkmaya çalıştığımda belimde tarifi imkansız bir acı, bacaklarımda uyuşma hissettim. bana doğru uzananlara bağırdım ''dokunmayın!!! dokunma!!!''. ambulans geldi. dikkatlice koyulduğum sedyeyle ben, oynadığım son salondan çıkarıldım. röntgende kırığı gösterdi doktor. felcin direğinden döndüğümü, aylarca yatmam gerektiğini ve bir daha basketbol oynayamayacağımı, bir dahaki sakatlığın tekerlekli sandalye demek olduğunu anlattı. gözlerimden akan yaşlar artık acıdan değil, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının kafama balyoz gibi vurmasındandı.

    basketbol benim hayatımdı! ben o gün öldüm.
275 entry daha
hesabın var mı? giriş yap