22 entry daha
  • --- dikkat, ekşi macera labirent'in bir bölümüdür! şayet buraya bir "bkz" vasıtasıyla gelmediyseniz lütfen (bkz: #22046986) ---

    kendimi hızla odadan dışarıya atıyorum. floresan ışıklarla aydınlatılmış, oldukça geniş, depo gibi bir yerde buluyorum kendimi. lambaların çoğu arızalı, yanıp yanıp sönüyorlar. içerisi kocaman kutularla dolu. küme küme yerleştirilmişler. ayaklarımı sürüyerek ilerliyorum. her yerim feci şekilde sızlıyor. duvar kenarlarından yürümeye gayret ediyorum. acaba çıkış ne tarafta?

    yankılanan konuşmalar ve ayak sesleri duyuyorum. ne taraftan geldiğinden emin olmam lazım. sol tarafımdaki kutu yığınına yaklaşıyorum. kafamı köşesinden çıkarıp bakıyorum. sol tarafta, deponun diğer ucunda bir kapıdan çıkan iki adam bana doğru yürüyorlar. hızla kafamı geri çekiyorum.
    "oraya yolun hiç düşmesin, en iyisi" diyor biri; "olur da girersen unutma hep uzun yolu tercih edeceksin hacı, bok yoluna gidebilirsin yoksa" diyerek sürdürüyor konuşmasını.
    ayak sesleri yaklaşıyor. "işimiz orada değil zaten, diğer tarafa gidiyoruz. bakalım, gelen sesler neymiş? gebertti mi naptı adamı?"
    benden bahsediyorlar herhalde. bir telefon sesi duyuyorum. "alo" diğer adamın sesi olmalı bu. "çekmiyor lan burada... alo! aloo!" ayak sesleri kesiliyor.
    "biraz geride konuş abi orada çekiyordu" yeniden ayak sesleri, sanki uzaklaşıyorlar. duvarın kenarından kafamı hafifçe uzatıyorum. arkaları bana dönük, kapıya doğru gidiyorlar.
    "buyrun, geliyor mu şimdi sesim? evet, evet---"
    sadece on adım... telefon konuşması bitmeden, dikkatlerini çekmeden beş adım atabilirsem, ilerideki kutuların arkasına saklanabilirsem kurtulabilirim. bacaklarım sanki beynim komutu verse de hareket etmeyecekmiş gibi hissediyorum. ayakkabıların ses yapabilir diyor iç sesim. sessizce ayakkabılarımı çıkarıp elime alıyorum. yakalanmamak için son şansım bu.
    hızla bir sonraki kutu yığınının arkasına geçiyorum. karşıda gördüğüm kapıya kadar olabildiğince ses çıkarmadan koşmaya başlıyorum.
    yolun sonunda, yanında "sadece personel" yazan ağır, demir bir kapı görüyorum. gıcırdamamasını umarak kapıyı açıyorum. ayak seslerini yeniden duyuyorum. telefon konuşmaları bitmiş olmalı. yeniden konuşmaya başlıyorlar duyuyorum ama ne dediklerini anlayamıyorum. kendimi kapıdan içeri atıyorum. kapı arkamdan çarpıp gürültüyle kapanıyor. içerisi zifiri karanlık. el yordamıyla duvarda ışıkları açabileceğim bir düğme aramaya başlıyorum. bir düğme bile yok amına koyayım!

    · şansıma tüküreyim!/#22050634
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap