• arkadaşının kıçında çıkan çıbanı anlatacak kadar ileri gidebilir.

    ve yine arkadaşlarını anlatıyor bana. evet biliyorum hepsi çok iyi çocuklar, evet cem yılmazdan espri çalan tek bir arkadaşın yok, evet hepsi ironinin kitabını yazdılar, evet o kadar iyiler ki kız olsalar birbirlerine verirler hatta belki veriyorlardır bile. yeter!!!

    bu sefer bıkmıştım. her gün arkadaşlarını övüp durmasından, her gün arkadaşlarının dertlerine çözüm aramaktan bıkmıştım. hepsi benim manevi evladım gibiydi. onlara bir ana bir babaydım artık. ulan banane selimin kıçında çıkan çıbandan, hadi beni geçtim bundan sanane, bunu dert etmen niye? aslında arkadaşları olmasa süper kızdı benim için. bana yakışıklı diyen tek kızdı mesela. bugüne kadar hep tatlı, zeki, esprili çocuk diye nitelendirilmekten bıkmıştım. o bana yakışıklı sıfatını da eklemişti. fakat arkadaşları ilişkimizde büyük bir sorun oluyordu. melisa her gün sevgilisinden ayrılıyordu. melisa sevgilisinden ayrılmış groove ühühühü diye gelip saatlerce ağlardı. melisa her gün mü sevgilisinden ayrılır? bir bulsam melisayı ayrılma kardeşim bir kerede ayrılma deyip ağzını burnunu kırasım var mesela.

    karar verdim ayrılacaktım. selimin kıçında çıkan çıban son damla olmuştu artık benim için. ayrılıp kurtulacaktım selim ve nicesinden. bu kısır döngü artık sona erecekti. yeni bir kızla tanışacaktım en baştan en güzel hikayelerimi, en güzel yalanlarımı ona söylecek ve seni hep seveceğim biz hiç ayrılmayacağız deyip ilişkiyi rayına oturtacaktım. belki yakışıklı sıfatım olmayacaktı artık ama olsundu selimin kıçı da olmayacaktı artık.

    ayrılık kararını aldım ve artık bunu ona söylemeliydim. nasıl söyleyeceğimi düşünürken bir yandan çayımı yudumluyordum bir yandan da selimin kıçında çıkan çıbanın boyutuna şaşırma efekti veriyordum. tam o sırada selim girdi cafeye, bizi görmesin diye dua ederken elini bize doğru kaldırdı yanımıza geldi. iyi çıban lafının üstüne gelirmiş dedim. pardon anlamadım dedi. bizde senin kıçından bahsediyorduk da ondan öyle dedim diye toparlıyayım derken iyice sıçıp batırdım. söylediklerimi siklemeyip sen nasılsın canım diyerek sevgilime döndü. sevgilimin cevap vermesine fırsat vermeden, sinsi bir gülüşle buyur otur dedim. abi kıçımda çıban var iki gündür oturamıyorum nasıl kötü bir bilsen deyip ağlamaya başladı, o hali o kadar içler acısı, o kadar dayanılmazdı ki az önce buyur otur diyen gaddar, hain, sinsi insan ben değilimişim gibi dayanamayıp onunla birlikte bende ağladım. saatlece hem ağlayıp hemde çıbanın ne boktan ne kötü bir şey olduğunu söyleyip durduk. çeşitli çözüm önerileri sundum. abi aç kıçını sıkayım ben o çıbanı dedim ama ne yaptıysam indiremedim pantolonu. neyse ben gideyim zaten yeteri kadar rahatsızlık verdim dedi. olur mu öyle şey otur konuşalım biraz daha, abi gerçekten aç kıçını sıkayım ben bu çıbanı dedim. dinlemedi gitti.

    selimin arkasından baka kalmıştım. sevgilim groove diye seslenince gözlerim yaşlı bir şekilde sevgilime dönüp baktım. titreyen bir sesle şu çocuğa bir çözüm bulalım bu böyle olmayacak yazık, dedim. birden sevgilim sinirli bir şekilde bağırmaya başladı, yeter ya sürekli arkadaşlarımın dertlerine çözüm aramaya çalışmandan bıktım, farkında mısın sürekli onları konuşuyoruz? birazda benim dertlerime çözüm arasan biraz da benle ilgilensen deyip kalktı gitti. hemen telefona sarılıp selim'i aradım. abi buldum aksef kullanalım biz oraya kesin geçer o zaman dedim. çok sağ ol abi hemen eczaneden alıyorum deyip kapadı telefonu. içim huzurlu bir şekilde hesabı ödeyip eve gitmek için durağa doğru yürümeye başladım. yolda az önce sevgilimden ayrıldığımı fark ettim. ne ayrılması lan terk edilmiştim. gerçekten sürekli arkadaşlarından mı bahsediyordum? neyse ya selim nasıl acaba?
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap