1 entry daha
  • apayrı bir dünya; en çılgın alt-kültürlerden birisidir. bundan yaklaşık 10 yıl önce, viyana üniversitesinde okuyan birkaç genç, köhne bir rehincide rusya'dan getirilmiş bir "lomo compact automat" bulurlar. makinanın sadeliğinden ve fonksiyonelliğinden o denli etkilenirler ki, hemen üreticisini araştırmaya başlarlar. ve sonunda bu makinaların, zamanında kgb için de üretim yapmış st petersburg merkezli bir fabrikadan çıktığını bulurlar. hemen bir miktar makine avusturyaya getirilir ve lomographic societynin ilk tohumları atılmış olur. gençlerin yaptığı, fotoğraflarında "an"ı, modifiye etmeden, olduğu gibi yakalamaktır. kamerayı ellerinin uzantısı gibi kullanıp etraflarında gördükleri herşeyin capcanlı renklere sahip ve çoğunlukla flu fotoğraflarını çekerler. öyle ki makinanın vizörünü bile, gördüklerini kısıtladığı için kullanmaz olurlar. bu kuralsız ve devrimci pseudosanat dalı o kadar büyük ilgiyle karşılaşır ki; önce avrupada, sonra da kübadan başlamak üzere amerika kıtasında lomographic society şubeleri kurulur. sonrasında da japonlar her çılgınlığa olduğu gibi buna da atlarlar ve lomography kültürü asya kıtasına sıçrar. günümüzde, istanbul da dahil olmak üzere dünyanın her köşesindeki büyük şehirlerde lomographic embassy'ler bulunmakta ve yılın her dönemi ayrı sergiler, şenlikler ve buluşmalar düzenlenmekte.
    bu popülerlik beraberinde farklı makinalara olan talebi de getirdiği için, lomo action sampler ve lomo supersampler adında iki model satışa sunulmuştur ki bunlar bahsi geçen dört objektifli modellerdir. aynı popülerlik nedeniyle 1999 yılında isviçre'de, çektiğiniz filmleri gönderip tab ettirebildiğiniz, ve sonuçları hem kağıt üzerinde, hem photo cd halinde, hem de internet üzerinde aldığınız "lomolab" kurulmuştur.
    what the hell is lomo adlı kutsal kitaptaki son kural şöyle der: kural yoktur.

    http://www.lomography.com/

    edit: üniversite ögrencisiyken capimiz bu kadarmis, trend kovalamisiz. yine de: been there done that.
131 entry daha
hesabın var mı? giriş yap