• 1980'li yılların sonunda, bitlis'in mutki ilçesine bağlı koyunlu köyü tamamen istanbul'a göçeder ve o sıralar boş olan ümraniye hekimbaşı çöplüğünün dibine, gitgide yükselen çöp dağının eteklerine derme çatma yapılar kurarak yerleşirler.

    zamanla burası artık bir mahalle haline gelir ve boztepe adı verilen bu yerleşim biriminde nüfus bir anda 800'e fırlar. çoğunluğu çocuklardan oluşan bu yerde, çöplükten yayılan koku ve sinekler sebebiyle hastalıklar normal, kanıksanır bir hale gelir.

    devlet temelinde hiçbir şeyin bulunmadığı bu alanda, çocuklar türkçe bilmediği gibi, okula da gitmezler. hatta bazıları, çöp sularının biriktiği gölette boğularak can verirler. kısacası, tek göz oda içerisinde 10 kişi kalmakta olan bu aileler, ciddi sağlık sorunlarından muzdarip bir şekilde, toplayıcılık yaparak 1993 yılına girerler.

    bu sırada, ümraniye belediye başkanı şinasi öktem, hekimbaşı çöğlüğünün kaldırılması ve bu yere göç ederek yerleşmiş kişilerin başka yerde iskan edilmesi için çalışmalarını devam ettirmektedir. ancak büyükşehir belediyesi ile yaşadığı bürokratik kriz, kadıköy, üsküdar ve beykoz belediyelerinin atık yeri olarak ümraniye'yi kullanması ve bu durumun mahkemelik olması sebebiyle bu taşınma mevzusu yılan hikayesine döner ve en sonunda 27 nisan günü, şinasi öktem bir açıklama yaparak, çöplüğün taşınması ile ilgili bir referandum yapılacağını ümraniye halkına duyurur. bu referandum tarihi de 8 mayıs 1993 olarak belirlenir.

    ancak, kader budur ki, bu açıklamanın ertesi günü, 28 nisan 1993'te hekimbaşı çöplüğünde, metan gazı sıkışması sonucu büyük bir patlama meydana gelir ve binlerce ton yığın, hemen eteklerinde bulunan ve boztepe olarak bilinen gecekondu topluluğunun üzerine doğru kayar. patlama ve çöp kayması o kadar yoğundur ki, evlerin bazılarına ulaşılamaz bile. hatta ilk etapta çöplükten 28 ceset çıkarılır, diğer 11 tanesi de kayıptır. çıkarılanlardan 2 tanesi 8 aylık hamile kadın ve öbürü de 2 yaşlarında bir kız çocuğudur.

    olaydan bir kaç ay sonra, ancak çöplerin yavaş yavaş başka yere nakli sonucu diğer kayıplar da bulunur.

    bu olaya devlet tabi ki sonradan el atar. tansu çiller başbakandır ve yaptığı londra seyahatini yarıda keserek yurda döner. olay yerindeki incelemelerinin ardından hekimbaşı semtini afet bölgesi ilan eder. içişleri bakanlığı'na verdiği emirle soruşturulma başlatılmasını ve bu soruşturma için müfettiş atanmasını talep eder.

    yapılan soruşturma sonucunda, büyükşehir belediye başkanı nurettin sözen ve ümraniye belediye başkanı şinasi öktem'in görevini ihmal ettiği, öktem'in gecekonduları yıkmayarak orada tuttuğu belirlenir.

    savcıların da başlattığı soruşturma sonrası, olay mahkemelere intikal eder. ancak, mağdurların açtığı davalar, gecekonduların ruhsatsız olduğu ve sorumluluğun kendilerinde olduğu gerekçesiyle geri çevrilir. iç hukuk yollarının tükenmesi sonucunda, davalar aihm'ne kadar gider ve haklarını arayan mağdurlar, hukuk mücadelesini 1999 yılında açılan "yıldız v. türkiye" davasına kadar götürürler.

    bu davada, 2 eşi ve 7 çocuğunu kaybeden maşallah öner yıldız haklı bulunur ve devletin kendisine tazminat ödemesine karar verilir.

    bu arada, hekimbaşı çöplüğüne 1995 yılına kadar çöp atılmaz. anadolu yakası'ndaki belediyeler, yakacık'ta yer alan aydınlık ve tuzla civarındaki çöplükleri kullanırlar. 1995 yılında, dönemin belediye başkanı bizim rte, çöplüğün yerine katı atık tesisi kurar ve orayı bir park haline getirerek üzerine bir de anıt diker.

    olayın üzerinden 18 yıl geçmiştir ve bu çöp faciası unutulmuştur.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap