6 entry daha
  • görevinin ismiyle son derece müsemma bir şekilde "veremsiniz" ya da "verem değilsiniz" demek olduğunu bugün tecrübe ettim.

    bir kaç zamandır, tıpkı bir otuz yıllık uzun maltepe içicisi gibi öksürüyorum. yine bir gün köhür köhür öksürürken (bu sıralar anılarım böyle başlıyor) kafamı kaldırdığımda verem savaş dispanserini görüp çocukluk anılarım depreşti. evet aradığım yer buydu. içeri girip film çektirmek istediğimi söyledim. ne için olduğunu sordular "üzerinize afiyet biraz öksürüyorum da" dedim demekle de kalmadım uygulamalı gösterdim. böylece ne kadar dürüst bir insan olduğumu da anladılar. sonra sovyet ordusunun bir ekipmanı olduğunu düşündüğüm aletle film çekildi. öğleden sonra film sonucunu almam söylendi. sonucu almaya gittiğimde iki vesikalık boyutunda filmim elime tutuşturuldu. bundan sonraki kısmı "dedi, dedim, dedi ve dedim"lerden kurtarmak amacıyla hemşire olduğunu tahmin ettiğim kişi* ile diyaloglar şeklinde yazmak istiyorum,

    ben: "ımm şey ee yani?"
    hotek: "verem değilsiniz"
    ben: peki doktorla görüşebilir miyim?
    hotek: ben görüştüm
    ben: ne dedi peki?
    hotek: verem olmadığınızı söyledi.
    ben: bu kadar mı?
    hotek: bu kadar

    hımmm. tamam verem değilim de bunun bi "ama"sı yok mu? doktor "verem değilsiniz ama ciğerlerinizde endoplazmik retikulum (şu an aklıma gelen en tıbbı terim bu) toplanmış siz bir hödö mütehassısına görünün" ya da "verem değilsiniz ve ciğerler de erik gibiymiş maşşallah, kütür kütür, seni beni gömer" demez mi?

    demezmiş.

    ciğerlerimin iki vesikalık boyutundaki fotoşoksuz filmini hep cüzdanımda taşıyacağım.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap