7 entry daha
  • ciddi anlamda çılgınlık. aslında sıradan biri olduğumu sanırdım fakat 2007'de ehliyeti aldığımda anladım ki aslında ben bir çılgınmışım!

    sarıyorum filmi geriye yıl 2007 aralık ayında almaya hak kazandığım ehliyetimi bahar aylarında bir tarihte binbir uğraş neticesinde aldım. -belki bir gün "devlet dairesinde işi olan gencin dramı" başlığında ele alabilirim bu konuyu şimdilik girmiyim hiç- zaten az çok kullanıyordum, en azından teorim süper pratiğim de görenler tarafından takdir kazanıyor. sınav zamanlarında peder beye götür beni okula dedim. adete yavrusunu hırçın yaşama hazırlayan aslan gibi "sen kullan" dedi, bindik gittik güzeldi.

    aldığım gazla ertesi gün okula yalnız gitmeye karar verdim ve hikayem başladı. verdim kendimi sol şeridin akıcı kollarına e-5 üzerinde efendi bir sürücü gibi gidiyorum. gözüm arada levent-sarıyer sapağını arıyor ama maalesef yok öyle bir şey, şimdilerde zaten yıkılmış olan ali sami yen stadyumu da yok -belirtmem lazım istanbulda doğup büyümeme rağmen tam bir yol öğrenme özürlüyümdür- gözüme perde indi herhalde(?) kendimi bir anda boğaziçi köprüsü'nde buldum. gerçekten ağlamak üzereydim çaresizlikten tüm camları açmış etrafımdaki gözü dönmüş sürücülere pazarda annesini kaybetmiş küçük bir çocuk gibi bakıyordum.
    köprü trafiğine doğru adım adım giderken -mübalağa yok adım adım- baktım orada amarikan polisi gözlüklü bir şahin polis bacaklarını omuz hizasından biraz fazla açmış elleri arkada bağlamış canavarı çekmiş kenara bakınıyor. "abi bokunu yiyim yetiş" manasına gelen el kol hareketleri yaptım. hemen ağlamaya başladım. "1) ogs yok, 2) okula yetişmem lazım sınavım var 3) yol iz bilmiyorum gidersem imkanı yok dönemem bu talihle zaten ümraniye'ye gider sapığına denk gelirim. gel sen beni kurtar" polis "ne yapalım peki?" dedi. gayet yüzsüz bir şekilde "abi şimdi dubalardan bariyer yapmışsınız kes trafiği ben aradan dalıyım" dedim ama umutsuzdum. fakat birden hak tecelli etti ve polis tamam deyip kesti yolu -o ara kara arabalı zengin bi amca polisi dinlemedi bastı ilerledi. plakasını kaydetti ve anons etti onun canı da yanmıştır gişelerde selam ederim kendisine buradan- hemen aktım levent'e birinci tehlike bertaraf edilmişti allah'a şükrettim.

    okula gittim park yeri yok hacı. kendi kendime "vay toynağınızı... bi tek bende araba yokmuş demek ki" dedim. sokak dolu, otoparkın alt katı dolu ara tara bi yer buldum üst katında zorla soktum arabayı gititm okula.

    akşam oldu otoparktan çıkıp eve dönücem ama biri otoparkın girişine park etmiş daraltmış yolu, sevgili catering firmasının aracı da kaldırımdan girişe doğru taşmış bi de kaza yapmışlar polis bekliyorlar arabayı kıpırdatmıyor. bi araba ya geçer ya geçmez o aradan. ya alah dedim gözleri kapadım açtığımda arabanın önü kurtulmuştu. bana bir şey öğretmişerdi "arabanın önü geçerse arkası da geçer" iyi dedim madem önü kurtardık arkası da geçer ama sağa dönerken yeterli açıya sahip olması gerektiğini düşünemedim. acı bi ses duydum indim baktım adamın tanpouna dürtmüşüz benim çamurluk içeri girmiş. adam gayet sakin bir halde "bekle polis geliyo zaten bi tane de sana tutanak tutsun" dedi. trafik kazası geçirme cezasını düşündüm, alkol kontrolü bok püsür ilk günümde daha fazlasına tahammül edemem gideyim olan oldu dedim ilerledim.

    ama canım da sıkıldı tabii o her önüne gelene yol veren korna çalmaktan hoşlanmayan sakin sürücüden geriye eser kalmadı. birden altında "teskolu şahin" olan çılgın gençlere döndüm. kamburumu çıkarttım veriyorum gazı veriyorum gazı. evime dönücem -farz edelim şenlikpaşa`da oturuyorum- peder beyi aradım yol haritası gibi adamdır kendisi. şöyle yap böyle et diyo kafam bir milyon olduğu için pek bi şey anlamadım birinci sol ikinci sağ filan diyo ama aklımda tek bişey kalmış "kemerburgaza gitme." neyse gidiyorum kemerburgaz kasımpaşa -belki de sütlüce- sapağı gördüm tamamburası değil zaten kemerburgaza gitme dedi, dedim bastım. ulan bi gariplik var daha önce buradan gitmiyorduk... şenlikpaşa tabelasını gördüm daldım bi çıktım ebesinin bir yerindeyim.

    buyur yeni maceraya ilginç bir modeli var caddenin çok geniş cadde gidiş gelişli. gidiş gelişi bariyer değil caddenin ortasına park etmiş araçlar ayırıyor. gördüklerime gerçekten inanmadan ilerledim. münasip bir noktada adres sormaya karar verdim çevirdim bi abiyi sordum fakat kendisi çok kuvvetle muhtemel zihinsel özürlüydü -şaka olsun diye demiyorum allah yardım etsin kendisine ailesine- aslında yol iz biliyor fakat tam olarak kafasınde net değil, bütünlüğü yok. bi yol tarif etti oraları bilmememe rağmen oradan gidilmez anladım başka bi yer söyledi. tamam dayı sağolasın dedim, talihsizliğime boyun eğip devam ettim. bi kaç tur attım o caddede sonra gün boyu bana eziyet çektiren minibüs, taksi, otobüs şoförleri üçlüsünden taksiciye sığındım adam anlattı gidiyorum.

    yol sıkışık sol bacak bu kadar ileri geri yapmayı yadırgıyor. derken bir teyze karşıdan karşıya geçiyor buraya kadar normal gibi fakat teyze geçmiyor makara yapıyor benimle suratıma bakıyor bi adam atıyor, takılıyo biraz bi adım daha... sonra yine bana bakıyo yolu yarıladı hala tereddütlü. niyetini kavrayabilmiş değilim ölmek mi yoksa karşıya geçmek mi istiyor? tüm her şey güzmün önüne geldi sınav, köprü, taksi, kaza... ulan zaten uzatmaları oynuyo vur o da kurtulsun türk şoförleri de dedim. hızlandım o ara teyzenin bacaklar aniden kendine geldi normal bi insan gibi adım atabildiğini hatırladı herhalde geçti karşıya. öyle böyle sokağa geldim.

    yemin ediyorum, allahım şükürler olsun delirmeden geldim dedim ama yanılmışım en büyük skandal bizim sokakta oldu. sokak geniş değil bi sıra araba park ediyorlar zaten bi de mahellenin çocukları dolular ortada sümüklülüğünü bildiğim bisikletli bi çocuğa git bak var mı boş yer? dedim gitti gel diye işaret etti. gittim park etmek için pozisyon almam lazım. abi camı aç diyo. fırlamaya bak yardım etti diye para isteyecek herhalde diye düşündüm ama keşke para isteseydi. açtım camı ve şu cümleleri duydu bu çilekeş kulaklarım. "abi sen şimdi birazcık daha ilerle sonra geri geri gel park et."

    bi an sustum aklımdan bir kaç ihtimal geçti 1) inip dinlene dinlene dövecektim 2) annesinin kulaklarını çınlatacaktım bu vatana böyle bir ihanet ettiği için 3) direkt ezecek kaza süsü verecektim. bu gel gitler içerisinde yine de sakinliğimi koruyarak, evet abicim süper fikir benim neden aklıma gelmedi ki dediğini yapacağım ama sen hemen ilerle ki geri geri gelirken seni de kaynatmıyım arada diyerek gözlerinin içine bir serikatil gaddarlığında baktım. cevap bile vermeden ilerledi ve ben park ettim. her şey bitmişti. inip evime gidecektim olur mu lan öyle hemen ev? bi araba yanaştı yanıma abi buraya ben park edeyim, sen benim yerime geç dedi. ulan küçükken bana "avrupalılar karıları takas ediyormuş lan" diyenleri duymuştum da park yeri takası nedir anasını satayım. tam o sırada babam beni görmüş ki hemen imdadıma yetişti. al dedim arkadaş arabanı ben bu işten vazgeçtim. üstünden 4 sene geçmiş metrobüsler yapıldı fakat ne trafik bitti ne de ben bu çılgınlıktan vazgeçebildim.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap