5 entry daha
  • avrupali bir alevi olarak, hakkinda iki satir yazmak farz oldu.

    öncelikle türkiye gibi bir ülkede genel secimlerde oy vermeyi, sistemi onaylamak, kendini kandirmak olarak görüyorum ancak turgut öker'in aday olma motivasyonunu kendi öznelliginde anliyorum.

    aslinda zamaninda avrupa alevi hareketi hakkinda yeterince yazsaydim, su an buraya tasiyacaklarim belki bu kadar yüzeysel kalmayacakti. neyse, basta bir kac tespit:

    - yasadigimiz ülkelerin cogunun emperyalist ekonomilere sahip burjuva demokrasileri oldugu düsünülürse, örgütlenme ve hak alma mücadelesi de buna göre sekillenmektedir. ta basindan beri örgütlenmemiz ve kimligimizi ortaya koymamiz, göcmenlerin yasadiklari genel sorunlar harici hemen hemen hic bir zorlukla karsilasmadi. bulundugumuz ülkelerin halklari bize karsi önyargisizdilar. bu da haklarimizi elde etmede büyük kolayliklar sagladi. örnegin almanya'da katolik ve protestan kiliselerinden sonra taninmis ücüncü cemaatiz, henüz yahudi, budist hatta müslüman örgütlenmeleri ön sartlari yerine getiremediklerinden bu sekilde taninmiyorlar.

    -aleviler, genel olarak en iyi entegre olmus, bulunduklari ülkenin göc politikasi ekseninde - misal almanya ile ingiltere arasinda farkliliklar olsa da-en az sorunlu "dogulular"; eski yugoslavlar hatta ruslar vs. dahil.
    bunu okuma, sosyal hayata katilim, politikaya dahil olma, suc orani vb. degiskenleri göze alarak söylüyorum. bu durum her tür sinifsal farkliligi da beraberinde getiriyor. kalifiyesiz isci birinci kusaklar, burada dogup baskiyi yasamamis iyi kazanan orta sinif liberaller, siyasi mülteciler, isverenler, entellektüeller vs. bazinda alevilikle iliskileri de, dünya görüsleri de farkli. bu yüzden örgütlenmelerde bu gercegin yansimalari. ancak genel düsturlar; zalime karsi mazlumun yaninda yer alma, insani merkez alma, kendi inancini diger inanclardan üstün görmeme gibi temel ilkeler tartisma disi. bu yüzden pek cok dernek, 90 ve özellikle 2000 sonrasi etkileri azalan sol örgütlenmelerin biraktigi boslukta, sünni kökenli devrimcileri de aktif üyelerinden sayabilmektedir.

    -turgut öker'in baskani ve kurucusu oldugu avrupa alevi birlikleri konfederasyonu (aabk), 14 ülkeden 250'yi askin dernekle inanc bazinda dünya capinda en büyük konfederasyon. halen güney ve kuzey amerika, avustralya vs. ülkelerdeki derneklerle bir dünya konfederesyonu olusturma cabalarimiz sürüyor. ne yazik ki türkiye bu calismalara henüz layikiyla katilabilmis, katki sunabilmis degil. ki burasi cok önemli bir kirilma noktasi. asagida acacagim.

    -bu kadar büyük bir tabana hitap edebilmemizi, aleviligi islam ici olarak algilamama, kültürel olarak görme vs. gibi yapay gündemlerle kendimizi mesgul etmememize borcluyuz. alevilik yolumuzdur ve yol bir sürek bin birdir. nokta.

    -cesitli milliyetlerdeniz. bizi biraraya getiren inancimiz, degerlerimiz. bu temelde, bazi dernek binalarinda göcmen psikolojisinden kaynakli halen bulunsa dahi aabk'nin kararlari dogrultusunda, ayn-i cem odalarinda bizi birlestiren degil ayiran atatürk resmi, bayrak gibi milliyetci, politik unsurlara yer verilmemektedir. bunun ötesinde kocgiri ve dersim katliamlarinin cok yogun tartisildigi dönem, türk/türkmen ve kürt aleviler arasindaki karsilikli anlayisi gelistirdi, baglari kuvvetlendirdi. anakronizme kacmadan degerli bir özelestiri/elestiri süreci yasandi kanimca.

    -almanya'dan danimarka'ya cesitli ülkelerde alevilik dersleri okullarda verilmektedir, diger ülkelerde bunun yasal prosedürüyle ugrasmaktayiz. köln üniversitesi bünyesinde dünyada ilk kez bir alevilik kürsüsü kurulmaktadir.

    -dedelik/analik kurslari ocak anlayisinin modern yorumlamasiyla ortaya cikti, bir mecburiyetti. bu baglamda cok kisa süre icerisinde bu kurslardan mezun olmamis post dedemiz/anamiz kalmayacak. türkiye cumhuriyeti devletinin yillardir eline yesil pasaport tutusturup yolladigi ne idügü belirsiz "dedelerin" muharrem'de derneklerimizde erkan kurmalarinin temelleri ortadan kaldirildi. yine benzer sekilde cem vakfi na ait isleyen dernekler marjinallestirildi. benim bildigim gercekten isleyen avrupa'da üc dernek var, ki bunlardan ikisi benim bildigim kendi iclerinde dagilma asamasinda.

    -pek cok ülkede alevi kökenli milletvekilleri eyalet hatta ülke parlamentolarinda oturuyor. örnek vermek gerekirse, hollanda'daki son yerel secimlerde kazanan dokuz adaydan yedisi alevi kökenli. ki bunlar yerel halktan ve sünnilerden de oy almis insanlar. sünni derken sadece sünni kökenli olmayi degil, sünni müslümanlari kastediyorum.

    iste kardesler, yukarida okudugunuz islerin tamami turgut öker'in bizzat fiili ve düsünsel katkilariyla, vizyonuyla gerceklesmis kazanimlar. bu anlamda hosumuza gitsin gitmesin, avrupali alevilerin neredeyse tamaminin üzerinde birlestigi fikir, turgut öker'in zamanimizin en önemli alevi önderligi, siyasi figürü oldugu yönünde. bunu alevi kökenli baska sol, devrimci önderlikleri katarak söylemiyorum, söyledigim alevilik temelinde. üstelik kendisinin dede soyundan ya da ocakzade olmadigi düsünülürse, geldigi konum daha dikkat cekicidir. buradaki sözlerim, övgü ya da propanganda degil, var olanin dile getirilisidir. kendisinin tüm zaaflarina ve yanlislarina ragmen, bunlardan görebildiklerimi gerek icinde bulundugum örgütlenmede gerekse özelimde dile getirmeme ragmen, ben de kisisel anlamda ayni kanaatteyim.

    simdi gelelim ikinci kisima, turgut öker'in neden genel secimlerde bagimsiz aday olduguna dair arka plana. öncelikle turgut öker sivas yildizeli islim köyünden, pir sultan'in hala ismiyle cismiyle var oldugu bölgede geciyor cocuklugu. maras katliamisonrasi lisedeyken devrimci yol saflarina, bu gün aday oldugu kartal'dan katiliyor ve bir yillik bir cezaevi deneyiminden sonra ailesinin bulundugu almanya'ya göcmen olarak geliyor. o dönemde cok az göcmen cocugunun basarabildigi bir seyi basariyor ve üniversiteden mezun olarak göcmenlere sosyal danismanlik yapiyor. bu arada hamburg'da dünyada ilk kez alevi adiyla kurulan dernegin kurucularindan. sonrasini yukarida anlattim.

    olayin bir de türkiye'ye yönelik kismi var, sivas katliami'nin ilk yil dönümünde madimak'ta toplanan bir avuc insanin arasinda da var, tokat katliami ilk kez tokat'ta anilirken de, corum katliami ilk kez corum'da anilirken de maras katliami ilk kez maras'ta anilirken de, dersim katliami dersim'de, gazi katliami davasi trabzon'da görülürken de. biz avrupali aleviler olarak, tüm bu anmalarin, cogunluk oldugumuz yerlerde degil, katliam sonrasi neredeyse alevisizlestirilen suc mahallerindeki organizesine katilirken hatta baslatirken türkeye'de alevi kesimi temsil eden örgütlenmelerin önemlice bir kismindan ne yazik ki cok kabaca, "siz parayi verin, karismayin" ya da "sizin kacabileceginiz bir yeriniz var, bizim yok, anmayi yapalim derken yeni katliamlara ugrayacagiz, birakalim yapilmasin" gibi tepkiler gördük. kendi iclerindeki bölünmüslüklerini asmayi, gölgelerinin üstünden atlamayi beceremeyen insanlarin yillardir isgal ettigi postlarda alevi mücadelesini sekteye ugrattigi ortadadir. cok canimizi yakan bir örnek vereyim: alevilere televizyondan hakaret eden mehmet ali erbil, utanc verici bir sekilde, hüseyin gazi dergahi'nda tüm alevi inanci ayaklar altina alinarak, dalga gecilerek güya dardan indirildi-ki dardan indirilebilmesi icin ikrar vermis alevi olmasi gerekirdi- bu bence alevilige daha büyük hakaretti, böyle bir sey yaptirimsiz kaldi. o kimselerin tüm aleviler adina bu kimseyi affetme gibi bir yetki ve haklari yoktur. benzer bir olayin avrupa'da vuku bulmasi söz konusu degildir. kimse kafasina göre tüm alevileri baglayacak bir harekete girisemez; isleyis bellidir, bu isleyisi saglayacak kurumsallik tabanin onayladigi tüzüklerle saglanmistir, inancimizda olmasi gerektigi gibi kararlar kolektifindir, alinan kararlarin denetlebilecegi mekanizmalar mevcuttur.

    neyse geriye dönelim, akp'nin iktidar oldugu döneme. baslarda akp'ye atfedilen liberallige hasleten, liberalleri az bucuk taniyan avrupali alevi tabanin bir kisminda akp iktidarina yönelik bir beklenti dogdu. avrupali alevilerin 28 subatcilarla sergüzestine surada kabaca deginmistim:(bkz: tsk icinde alevi örgütlenmesi/@sekundant) bizler her tür kanaldan iktidar partisine cagri yaptik, araya milletvekilleri de koyarak, acil istemlerimizi dile getirdik. bunlar sivas/gazi/ ümraniye katliamlarinin faillerinin ortaya cikarilmasi, halen kacak faillerin yakalanarak ifadelerinin alinmasi, madimak otelinin utanc müzesi yapilmasi, köylere cami yapilmasina son verilmesi, zorunlu din derslerinin kaldirilmasi gibi yeni kanun cikarilmasini, meclisin onayini gerektirmeyen isteklerdi. bu isteklere degil yanit vermek, muhattap dahi alinmadik. burada "biz" e türkiye'deki belli basli alevi örgütlenmelerini de katiyorum. daha sonra reha camuroglu gibi arkasinda hic bir kurumsal destek olmayan, kurumlarimiza, inanc önderlerimize, mücadelemize, yarattigimiz degerlerimize saygisiz, kültürümüze uzak insanlari alevi sözcüsü yapma gibi cabalarla baslayan alevi iftari benzeri sünni inanc görselligine hitap eden uygulamalarla devam eden, alevi calistayiyla taclanan alevi acilimi komedisi basladi. (bkz: alevi calistaylari nihai raporu)

    bu arada turgut öker ve arkadaslari adinda "alevi" gecen dernekleri türkiye'de kurmaktan yargilaniyordu. (bu sürecte bizlere provakatörler diyerek ortaligi ayaga kaldiran bir takim "devletinin alevileri" mahkemelerin lehimize sonuclanmasiyla hemen adlarina alevi sözcügünü ekleyiverdiler. iki elin parmaklarini gecmez üye sayilariyla dünyali münyali isimleri sahken sahbaz oldu.) bizler (aabk) bu calistaylara davet edilmedik. davet edilmemiz de önemli degildi aslinda, bu güne karsi hic bir iyi niyet emaresi gösterilmemesi, en ufak fiili bir iyilesmemenin yapilmamasi, bizim icin calistayin asil niyetini bastan göstermesiydi. bunun üzerine türkiyeli örgütlere yönelik calistaya katilip katilmama konusunda teati yapilmasi cagrimiz da yanitsiz kaldi. bizler bu sürecte, akp'yi kizdirmama adina büyük alevi mitinglerine davet edilmedik ama tüm gücümüzle bu mitingleri destekledik. calistaya yönelik elestirilerimizin hakliligi, calistayda diyanetcilerin hasmane tavirlarinda, sünni akademisyenlerin acik asimilasyon taleplerinde en son olarak da maras katliami sanigi ökkes kenger'in calistaya davetinde somutlandi. osmanli'nin hilesi bitmez demistik bastan. paralel olarak hasn zengin'in zorunlu din dersini aihm'e tasimasi ve türkiye'nin mahkum edilmesi yasandi. ic hukukta da benzer sekilde sonuclanan davalar oldu. akp hükümeti bunlari görmezden geldi, ab'nin cok bastirdigi noktada ise bastan savma, yine kendilerince hazirlanmis tuhaf bir alevilik bölümü din bilgisi kitaplarina eklediler. burada aydin gecinen kimi liberallerin bize bunu iyi niyet göstergesi olarak pazarlamasi, sünni kökenli aydinin sefaleti acisindan ders niteligindedir. aabk olarak bu hareketin karsiligini sivil itaatsizlikte bulmasini, cocuklarimizin zorunlu din dersini boykot etmesini teklif ettik. bu teklif de ne yazik ki bir takim anli sanli örgütlerin "taban hazir degil" mazaretine takildi. sivil itaatsizlik talep ettigimiz bir diger konuysa, el konulmus dergahlarimiz konusuydu. bu gün türkiye'de 600'ü askin bektasi ve kizilbaslar adina tapulu emlak, 1925'te tekke ve zaviyeler kanunuyla isgal edildi. bunlarin bir kismi camiye cevrildi, müze yapildi hatta en son sütlüce'de bektasi mezarligi yikilarak tepesine akp binasi oturtuldu, ecdadimizin mezarlarina bile saldirildi. gerci bizler icinde kalmis en büyük ukte, karacaahmet cemevini yikmak olan bir basbakandan baska türlüsünü beklemiyorduk. bugün cemevi olarak kullandigimiz sahkulu gibi tapusu üstümüze dergahlara inanilmaz meblaglarda kira ödüyoruz, sercesmemize ancak bilet alarak girebiliyoruz. bizim burada da kira vermeyi reddetmek, bilet almadan haci bektas dergahina girmek gibi fiili durumlari yaratmamiz gerekiyor. yoksa ne devletin, ne de baris ve adaletin dinine mensup olduklari iddiasindaki sünni kesimin umrunda magduriyetimiz, sittin sene böyle gider bu.

    bir diger konu, dernekler eliyle devletin alevisi yaratma cabalari. daha önce bülent arinc'in ciller döneminde örtülü ödenekten para verilen alevi kurumlarina iliskin ifadelerine iliskin yazmistim:
    http://www.alevihaberajansi.com/…id=11338&itemid=51

    ancak daha ilginci süleyman demirel'in aciklamasidir ve adresi cem vakfi ve fettullah gülen'in yakin dostu izzettin dogan olarak göstermektedir:

    http://www.alevizyon.com/…urduk-9152.html-9152.html

    bu aciklamalar taraflarinca derin bir sessizlikle karsilanmistir. benzer gercekleri arinc'tan iki yil önce dile getiren öker hakkindaysa dava acilmis, bu dava gerekce gösterilerek, maras'ta yapilacak ilk katliam anmasi öncesi tutuklanmistir:

    http://www.gazeteyol.com/…na-alindi-makale,313.html

    ergenekon davasinda neredeyse islendindigi var sayilan tüm suclarin sorumlusu haline getirilmek istiyoruz. basta türkiyeli dernek baskanlarina suikast planlari aciklandiginda, beklendigi sekilde en azilli akp destekcisine dönüsmedik cünkü. davanin siyasalligini, yapilanin aslinda üstü kapali tehdit oldugunu görmemiz, zarin yere "hedef" olarak düsmesiyle sonuclandi. bu yargi hükmü, sadece bizzat basbakanin degil, kahve masasinin degil, murat belge gibi papucumun aydinlarinin da dile getirdigi bir kan duasi. hep birlikte kizilbas kanina yagmur duasina cikmislarin susuzlugunu yine kanimizla mi dindirecegiz? basbakanlarin, cumhurbaskanlarinin, cuma namazina gitmesinin gayet normal oldugu bir ülkede, kimlik siyaseti yapmamak adina alevi oldugunu, kürt oldugunu söyleyemeyen bir muhalefet lideri mi koruyacak bizleri? yoksa yasadigimiz tüm acilarin bas sorumlulari ordu mu, devlet mi? kizilbaslarin diger ezilen kimliklerden, devrimcilerden baska hemderti mi var? öker, aabf baskani oldugundan beri, türkiye'de yasamayan biri olarak türkiye'de üc kez gözaltina alindi, her seferinde uluslararasi kamuoyunun kendisi de benzer sürecleri yasayan kesimlerinin de destegiyle serbest birakildi. kimlerin dostumuz oldugu belli degil mi?

    iste benim turgut öker kardesligim, milletvekili olmaktan öte, daginik alevi güclerini biraraya toplama firsati olarak görüyor bu adaylik isini. secilmese bile bagimsiz bir alevi harekatinin dogusuna vesile olsun istiyor olan bitenin. solun- bunla kasit chp'de degil dsip degil, uluslararasi anlamiyla sol, sol taklidi yapan hirtlar degil- bunca zaman aleviler icinde örgütlenme kolayciligina kacmasina itirazi var. yok sayilmamiza itirazi var. kaderini chp'ye, olmayan laiklige baglamisliga itirazi var. kürt, türk, arap diye ayristirilmaya calisilmamiza itirazi var. alevilerin en büyük inanc azinligi olarak haklarini kazanmalarinin diger tüm inanc azinliklarinin- ateistler dahil- hakkini kazanmasi demek oldugunun farkinda bir insan öker. yaninda cok degerli yeni insanin, dernekcilikte kaybolmamis vicdanlarin, sanatcilarin, düsün insanlarinin saf tuttugunu görüyorum ancak eskilerin önemlice bir kismi, burnunun üstüne düssün diye firsat gözlüyor. (veliyeddin ulusoy'un acik destegini ayri bir yere koyuyorum)

    neyse, sorun surada gelip kilitleniyor, yöntem dogru mu? meclisin faydasi nedir? sistem ne kadarina izin verecektir? ( kendisi burada tip milletvekilleriyle ilgili bir soruya "onlar meclis'te türkiye'yi sallayabildiler, cünkü disarida halk muhalefeti, örgütlü genclik türkiye'yi salliyordu" diye yanit vermistir) niyet ne kadar dogru olursa olsun, tasima suyla degirmen dönecek mi? simdi düsündüm, ben bunlari yazsam en az bi on sayfa daha lazim. valla yorgunum. dünyanin ahvali belli, emperyalizm, bop filan, ülke sizin gözünüzün önünde, iste fasizm, oligarsi falan, öker'i, alevilerin durumunu da elimden geldigince ben anlattim, unuttuklarim varsa affola. yaniti siz verin!

    not: yukaridaki, ifadeler tamamen kendi kisisel tanikliklarim ve subjektif izlenimlerimdir, aabf ve ya aabk adina konusmam söz konusu dahi degildir. bu entry contentfilter kardesligimin iki temmuz dogumlu gülüne yazilmistir. bizler, evlatlarimiza böyle bir vahseti nasil anlatiriz'in utancini yasarken, o utanci bize yasatanlarin insan sifatiyla dolasabildikleri bir zamanin vesikasidir.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap