7 entry daha
  • oldukça uzun ama okunması gerekli yazısı ;

    --- spoiler ---

    altlik

    altlık; asıl olaydan önce yapılan hazırlıkların genel adıdır. bu hazırlıkların amacı, çıkabilecek karşı sesleri önceden belirleyip sindirmek, mümkünse yok etmek, esas meselenin elde edilmesi için önceden yol açmak ve kamuoyu oluşturmaktır.

    akp hükümeti 2005 yılından beri imralı’da öcalan ile bir seri görüşmeler yaptı. bu görüşmeler ışığında öcalan, 15 ağustos 2009’da bir yol haritasını akp hükümetine verdi. seçimden önce bu görüşmelerin ve varılan anlaşmanın üzerini örten, milletten saklayan ve tamamen “milliyetçi” bir söyleme bürünen başbakan erdoğan, özellikle karadeniz-iç anadolu ve doğu anadolu’da ki milliyetçi oyları yeniden alıp istediğine ulaşınca, öcalan ile varılan anlaşmayı gerçekleştirmek için çalışmalara başladı. bunun için yazının başlığı yaptığımız “altlıkçıları” kullanmaya başladı.

    böyle durumlarda öncelikle kullanıma hazır, “çakaralmaz eskitüfekler” derhal devreye girerler.
    bunlar;
    *yöneticileri içinde; “ishak alaton-can paker-kemal derviş-osman kavala-ethem sancak-cüneyt zapsu-etyen mahçupyan gibi t.c devleti-türk milleti hakkındaki düşünceleri bilinen ve “bana türk demeyin, bana türk derseniz utanırım” diyenlerin de bulunduğu, soros destekli meşhur tesev adlı vakıf,
    *kod adı “osman öğretmen” olan ve ömrünün önemli bir kısmını şam-maalule-golan-reşadiye-bekaa-trablusşam-bourj al brajne gibi terör kamplarında geçiren ve ne hikmetse her ayrıldığı kampın ertesi gün israil tarafından bombalandığı, mossad’ın çok sempatik bulduğu cengiz çandar,
    *f.gülen cemaatinin sözcüsü, zaman gazetesi başyazarı ve yalova ilimizin sakinlerinden hüseyin gülerce…
    daha sonra ise sırasıyla müsiad camiası, tuskon isimli cemaatin sermaye kuruluşu, cemaatin hukukçular birliği ve paralarının kaynağı belli olmayan sivil toplum kuruluşlarının gazetelere verecekleri ilanlar gelecek.

    altlıkçı ekibin tetikçiliği görevini bu kez cengiz çandar üstlendi. 6 ay çalışarak, 103 sayfalık bir rapor hazırlamış. cumhurbaşkanı’ndan-murat karayılan’a, beşir atalay’dan-zübeyir aydar’a, efgan ala’dan- muzaffer ayata’ya, neçirvan barzani’den-ömer çelik’e kadar “kürtçülük-bölücülük” konusunda görüşleri hemen hemen birbirinin aynısı olan kişilerle röportajlar yapmış ve kendi ifadesiyle “kürt sorunu’nun çözümüne ilişkin hiç kimsenin bugüne dek aklına gelmemiş hiçbir öneriyi sunmayan” bu rapor ortaya çıkmış… osman öğretmen kod adlı yazarın çözüm için önerdikleri şunlar;

    *raporu hazırlayan kişi; türkiye hükümeti’nin, pkk olgusunu “terörizm” , pkk’nın kendisini “terör örgütü” ve mensuplarını “teröristler” olarak tanıması yerine, durumu bir “kürt isyanı” olarak görmesini, çözüm için ilk ve en önemli adım olarak görmekte ve şöyle devam etmektedir; cumhuriyet tarihinde 29 kürt isyanından bahsedilmektedir, halbuki kürt siyasi çevreleri cumhuriyet tarihinde 4 adet isyan kabul etmektedirler. bu isyanlar ise;
    1925 şeyh sait isyanı-1929 ağrı dağı isyanı- 1938 dersim isyanı- 1984 pkk isyanı !...(sayfa:18)

    *raporu hazırlayan kişi; pkk’nın yaptığı terör faaliyetlerinin ve uyuşturucu kaçakçılığının “isyan” tanımı ile çelişmediğini, tam tersine isyan araçları içinde sayıldıklarını savunmaktadır. !. (sayfa: 19-20)

    *raporu hazırlayan kişi; halen devletin elinde de “atılması gereken pratik adımlar” ya da “eylem planı” diye nitelendirilebilecek, bir başka deyimle her ne kadar habur sonrası rafa kaldırılmış olsa da bir çeşit “yol haritası” bulunmaktadır, demektedir. (sayfa: 84)

    *raporu hazırlayan kişi; taraflar (devlet ve pkk) arasında çözüm yönünde yol alınabilmesi için öncelikle bir güven ortamı yaratılması gerekmektedir, demekte ve bunun ön koşulu olarak da, kck davasından tutuklu bulunan sanıkların, başta seçilmiş belediye başkanları olmak üzere büyük bölümünün serbest bırakılmalarının sağlanması ve davanın düşürülmesini görmektedir. (sayfa: 84)

    *raporu hazırlayan kişi; güven ortamının sağlanması ve sürdürebilir olması ancak silahların sustuğu ve susturulduğu bir ortamda mümkün olabilir, bu nedenle pkk’nın “eylemsizlik” halinin sürekli kılınması gerekmektedir görüşünü savunmaktadır. ancak pkk’nın “eylemsizlik” halinin konsolide edilmesi ise, silahlı kuvvetler başta olmak üzere, güvenlik kuvvetlerinin pkk’nın silahlı unsurlarına yönelik operasyonlarının durdurulması da gerekmektedir, demektedir… (sayfa: 86)

    * raporu yazan kişi; “dağdan iniş’i” özendirecek şekilde meşru ve yasal zeminde siyaset yapılmasının önünün gerçekten açık olduğunun en anlamlı göstergesi, kürtlerin tbmm de en geniş, adil ve gerçekçi temsilinin mümkün kılınmasıyla olabileceğini, ve “türkiye’nin iç barışı” ve “pkk’nın türkiyelileşmesi’nin” sağlanabilmesi için seçim barajının % 10’un altına çekilmesini zorunlu kılmaktadır, demektedir..(sayfa: 87)

    *raporu hazırlayan kişi; yeni bir anayasa’nın hazırlanması ve yeni anayasa’da yeni bir vatandaşlık tanımı yapılmasını, aynı şekilde ana dilde eğitim ve öğretim konusunun tatminkar bir çözüme kavuşturulmasını istemektedir. (sayfa: 87)

    *raporu hazırlayan kişi; yeni anayasa yapımıyla başlayacak yeni hukuki düzenlemeler, kürtlere türkiye’de yeni bir “statü” kazandırmayı amaç edinmeli ve bu statü’nün “demokratik özerklikten” , “yerel yönetimlerin yetkilerinin güçlendirileceği” ve türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde kendilerini yönetebilme konumunda bulunmalarının kastedildiğinin anlaşılmasını istemektedir..(sayfa:87)

    *raporu hazırlayan kişi; abdullah öcalan’ın çözüm için değerlendirilmesi gereken, çözümün “partner’i” rolünü üstlenecek çok önemli bir “siyasi aktör” olduğunun kabulünü dağdan iniş’in sağlanabilmesi için kaçınılmaz görmekte ve öcalan’ın tutukluluk şartlarında yapılacak yeni düzenlemenin, orta vadede öcalan’ın serbest bırakılmasına kadar uzanan bir düzlemde ele alınmasını önermektedir. (sayfa:88)

    *raporu hazırlayan kişi; nihai toplumsal bir barış için yapılacak “aşamalı affın” sadece pkk’lıları değil, pkk’dan kopmuş ve ayrılmış olmakla birlikte pkk eylemlerinden ötürü cezai kovuşturmaya uğrayan ve yurt dışında yaşamak zorunda kalan binlerce kişiyi de kapsaması gerektiğini söylemekte, yalnız “af” kelimesinin toplumda infial yaratacağından kullanılmamasını, yerine “aşama” kelimesinin kullanılmasını tavsiye etmektedir. (sayfa: 89)

    milli devlete, üniter yapıya her zaman karşı çıkan ve “millet” kavramı yerine “ümmet” kavramını benimseyen cia destekli cemaatin sözcülerinden hüseyin gülerce ise konuya desteğini 24 haziran’da zaman gazetesinde yayınlanan yazısında şöyle vermektedir;

    *seçimler, sonunda huzur içinde yapıldı ama şimdi de diyarbakır’dan bağımsız seçilen hatip dicle’nin, milletvekilliğinin ysk tarafından düşürülmesini tartışıyoruz…

    *kürt meselesi ne zaman barış yoluyla çözülmek istense karşımıza derin provokasyonlar çıkıyor. vesayet sistemi, köşeye sıkıştıkça, terör ve şiddet üzerinden huruç hareketleri deniyor…

    *bugün ergenekon davası sürerken açığa çıkan belgeler, bilgiler asıl yapılması gerekenin; ergenekon-pkk- terör örgütleri ilişkilerini açığa çıkarmak olduğunu anlatıyor. ergenekon-pkk bağlantısı açığa çıkarılmadan, derin devletin kürt meselesindeki rolü deşifre edilmeden kürt sorunu asla çözülemez.
    ortada ergenekonvari bir tezgah var. şiddet ve tehdit diline pek meraklı bir siyasi örgüte, adeta sokağa dökülün, silaha sarılın,dağı işaret eden bir tezgah bu, diyor…

    sizlere sadece, kod adı “osman öğretmen” olan cengiz çandar ve cemaatin sözcüsü hüseyin gülerce’nin yazılarının özetini asıllarına sadık kalarak aktarmaya çalıştım. sinirlerinizin elverdiği ölçüde okumanızı ve türkiye’nin nasıl bir ihanet şebekesi tarafından kuşatıldığını anlamaya çalışmanızı rica ediyorum.
    yarın bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.

    sağlık ve başarı dileklerimle 27 haziran 2011

    --- spoiler ---

    rifat serdaroğlu
    rifatserdaroglu@gmail.com
    twitter.com/rifatserdaroglu
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap