• çok değil 3-5 tane rus romanı okuyarak (ama en az iki farklı yazar olsun) varılabilecek genellemeler bütünü. çok kitap okumaya, hatta kemik gözlük takıp fuları boyna dolayarak koltukta etrafa entel gözlerle bakmak için kasmaya hiç gerek yok. gerçi bi açıdan o dönemin yaşam şekli hakkında bilgi edinilebilir diye düşünüyor insan ama bi süre sonra genel özellikten çıkıp klişeye gitmesi de can sıkıcı. aslında karakterlerin hikayesinden ziyade rusların yaşam tarzının bir propagandası gibi de görülebilir bu ayrıntılar.

    mesela;

    - bi kere bu ruslar çok misafirperver insanlardır. böyle hiç tanımadıkları birini evlerine alıp 15 gün boyunca yedirip içirip misafir ederler, "hacı sen kimsin amk niye bizde kalıyon?" demezler.

    - daha 2 saat önce tanıştıkları insanla enseye şaplak göte parmak moduna samimi olurlar ama bay bilmemneyov demeden de konuşmazlar. anında dost olarak görürler onu, "lan bunda piç ifadesi var belli olmaz güvenmeyelim" demezler.

    - akşam yemeği için reçel, balık ve çay gibi ultra olağanüstü kombinasyonlar yaparlar, yeri de gelir bir tane ekmek parçası ve çayla da doyacak kadar tok gözlü olurlar.

    - en fakiri bile bi yerden başka bi yere giderken atlı araba tutacak parayı ne yapar eder bulur. hani cebindeki son 4-5 ruble bile olsa "lan acımızdan ölüyoruz arabaya vereceğimize yaya gidelim cebimize kalsın" demezler. böyle de rahatına düşkün insanlardır.

    - her romanda en az bi tane general olur. bunlar mümkünse ana karakter olur ama hiç değilse romanın umulmadık köşelerinden çıkacak bir generali yan karakter olarak roman içine serpiştirmek vazgeçilmez bir romancı geleneğidir ruslar için.

    - köylüsü, kentlisi, yaşlısı, çocuğu 7'den 70'e herkes trt spikeri tadında konuşur. yukarıda da dediğim gibi birbirlerine asla saygıda kusur etmezler. hatta kadınlar kocalarına, evlatlar babalarına siz diye hitap eder. zinhar küfür olmaz.

    - generallerin ya da varlık sahibi zenginlerin metresi mutlaka olur, bunu karısı ve yedi düvel bilir ama kimse cıngar çıkarmaz. böyle karı-metres-zengin adam üçgeninde mutlu mesut yaşayıp giderler.

    - her romanda en az bir adet yüzde %5'lik tahvil ya da hisse senedi bozdurma sahnesi vardır. yine her romanda karı-kız mevzuu yüzünden en az bir düello çıkar ya da eski bir düelloya fılaşbek yapılır.

    - özellikle dostoyevski'nin romanlarında görülmekle beraber çoğu romanda bir karakterin yaklaşık 4-5 sayfa konuştuğu sahneler görülür. karşıdaki de "yeter amk başımız şişti sus artık!" demez. sabırla dinler. aynı ömer baba gibi.

    - bir evin içi, ışığı gören geliyor misali aniden misafirle dolabilir ve ev sahibi "hacı iyi güzel de siz kimsiniz amına koyim ne işiniz var burada?" diye sormaz. her gelene bi sandalye verilir, bi köşeye geçer oturur o da. göt kadar evde 20 tane misafir bulunur yeri geldiğinde.

    aklıma gelenler şimdilik bunlar. tabii ki romanlar az çok rus hayatından kesitler yansıtıyor ama genel olarak hoşgörü ve sabır eksikliği insanoğlunun çağa bakmaksızın damarlarına işleyen olgular olduğundan kim bu kadar nazik ve hoşgörülü yaşayabilir diye kendime sormadan edemiyorum bu romanları okurken. şaka lan şaka, gayet de ediyorum, zikimde bile değil.

    bir nevi 35 yaş editi (o ne demekse artık): the plagiarizer isimli yazar kardeşimiz metres konusunda rusların da gayet cıngar çıkarma potansiyeli olduğunu söyleyerek anne karenina'dan örnekler sundu. kendisine katkısı için teşekkürü bir borç bilirim.
341 entry daha
hesabın var mı? giriş yap