8 entry daha
  • kısa bir tanımdan sonra gıda endüstrisindeki yansımalarını irdelemektir okumakta olduğun entry'nin yazılma amacı.

    mikroorganizma, bakteri gibi sözcükler bizde genellikle enfeksiyon ve hastalık çağrışımı yapıyor değil mi suserlar. mikroorganizmaların oluşturduğu mikroflora vücudumuzda bir denge halinde. ancak bu denge belli nedenlerle bozulduğunda tedavi gerektirecek sağlık problemleri ortaya çıkarabiliyor. örneğin antibiyotik kullanımının özellikle bağırsak mikroflorasındaki yararlı mikroorganizmaların sayısını azaltması, hastalık yapan* mikroorganizmaların çoğalarak bağırsak mikroflorasında baskın hale gelmesi durumunda alerji, bağırsak problemleri, cilt enfeksiyonları ve bağışıklık sistemi problemlerinin gelişme riski artıyor. resmen tıpçı* iticiliğinde yazdım.

    e gıda dedin endüstri dedin tanımdan bir çıkamadın demeyin gurbanlar. başlıyoruz işte azıcık sabır.
    yoğurt gibi fermente süt ürünlerinde kullanılan probiyotik mikroorganizmaların sağlığa olumlu etkileri bazı klinik çalışmalarla kanıtlandıktan sonra dünya çapındaki tüm gıda firmaları, probiyotikleri daha fazla gıda ve içeceğe eklemenin yollarını aramaya başladı. insan bağırsağında normal olarak bulunan laktobasillerden ve bifidobakterilerden seçilen probiyotikleri gıdalara eklemek ve raf ömrü boyunca canlı kalmalarını sağlamak, gıda teknolojisi açısından her zaman önemli bir sorun olmuştur. aslında gıda güvenliği açısından uygulanan işlemler mikroorganizmaların canlı kalma ihtimalini azaltmaya yönelik olduğundan bu durum bir çelişki yaratıyor. uygun probiyotik mikroorganizma türünün ve gıda çeşidinin seçilmesi, probiyotik mikroorganizmaların canlı kalmasına izin verecek gıda işleme koşullarının kullanılması, paketleme ve çevre koşullarının uygunluğu, ürünün tedarik zinciri ve raf ömrü süresince probiyotiklerin canlı kalmasını sağlamak, eklenen probiyotiklerin ürünün tadında ve yapısında olumsuz bir etksinin olmaması gıda endüstrisinin baş etmek zorunda olduğu sorunlardan.
    bunun yanı sıra probiyotik mikroorganizmaların güvenlik, işlevsellik ve fizyoloji bakımından belli kriterlere sahip olması gerekiyor. ayrıca vücudumuza girdikten sonra probiyotik özelliklerini sürdürebilmeleri için düşük ph'dan ve sindirim enzimlerinden etkilenmemeleri ve bağırsak hücrelerine tutunarak çoğalabilme yeteneğine sahip olmaları gerekiyor.
    prebiyotikler de dengeli bir bağırsak mikroflorası sağlamaları, kişinin sağlığına olumlu etkileri, düşük kalorili olmaları, düşük glisemik indekse ve sükrozun tatlılık derecesinin % 30-60'ı kadarına sahip olma özellikleriyle gıda katkı maddesi oalrak gıda endüstrisinde son yıllarda yaygın olarak kullanılıyor.

    neticede; prebiyotiklerin probiyotiklerle kurduğu ilişki gıda endüstrisinin ilgi odağı. probiyotiklerin bir tamamlayacısı olarak düşünülen prebiyotikler insan beslenmesinin ayrılmaz bir parçası. ağız yoluyla alındıklarında sindirim sisteminin düşük ph'ına ve sindirim sistemi enzimlerine gösterdikleri direnç sonucunda kalın bağırsağa kadar sindirilmeden gelen prebiyotikler, probiyotik mikroorganizmalar tarafından metabolize edilir ve hastalık yapan* mikroorganizmaların çoğalmasını önler.
    delikanlılar! fazla düşünmeyin yiyin yedirin bu prebiyotikleri, hadi bağim.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap