194 entry daha
  • özellikle ağustos ayında yabancı turistin akın ettiği ve deniz ayakkabısının hayati önemini kafama dank ettiren cennet köşesi.

    buraya otobüsle giderseniz marmaris'e ve daha sonra 70 km boyunca datça'ya gitmek için dağları dönüp, virajları aşıyorsunuz. döne döne datça hacısı oldum resmen. ama tüm mide bulantınıza, tüm "vazgeçtim bu dünyadan böhürürürü" nidalarınıza değiyor. otobüsünüz otogara yanaştığında "aaa merkez de şurası ayol. görüyorum. yürürüm ki ben buraya." kıroluklarına girmeyin. kamil koç'un filan merkeze servis araçları var. paşa paşa ona binin. gidin gideceğiniz yere. 30 kilo valizle kastırmanın anlamı yok. zeka işi tabii bunlar.

    neyse ki merkeze indiğinizde püfür püfür ve ılık bir rüzgar karşılıyor sizi. ilk etapta etrafta ağaç görmeseniz de tertemiz bir hava doluyor ciğerlerinize. istemdışı olarak derin nefesler alıyorsunuz. oksijen zehirlenmesi yaşamanız sıradan bir olay. otogardan merkeze yürümüş olmak ufak bir gezelim-öğrenelim turu aslında. tavsiye ederim.

    ben tavsiye üzerine metin ve hazar kardeşlerin işlettiği tunç pansiyonda kaldım.

    http://www.tuncpansiyon.com/

    pişman olmadım. her yere yakın olması nedeniyle gece 2'de salına salına odama döndüğüm de oldu, 10:30'daki dolmuşa yetişmek için 10:25'te pansiyondan çıkıp yürüyerek dolmuşu yakaladığım da...

    merkezden dolmuşa binip 10 dakika sonra ulaştığım kargı plajı kesinlikle muhteşemdi. sahil taşlı, deniz taşlı. ama bu durum denizin temiz olmasını da sağlıyor. plaj boyunca sıra sıra kafeler kurulmuş. ben bunların arasından iskelesinin de olması sebebiyle nirva'da oturdum. enfes bir manzara söz konusu orada. ördekler yüzüyor denizde sizinle. iskeleye yanaşan tekneler de "vay anasını" moduna girmenize sebep oluyor. hoş bir ortam. nirva'nın şezlongunda oturmak için minimum 20 liharcamanız gerekiyor. bir bira, hayvani ebatta ve lezzette bir tavuklu sandviç yiyorsunuz o para çıkıyor zaten. takılmayın. burada yanımda akın ertübey ile güneşlendim. amcam yaşını almış. 54 yaşında sanırım şu anda. ama maşallahı var.

    rahttp://www.nirva.com.tr/

    özellikle caz müzik üzerine çeşitli gece organizasyonları da var.

    dönüşler de yaklaşık 2 saatte bir yine aynı köy arabaları ile yapılıyor. kişi başı 2 tl yol ücreti veriyorsunuz.

    merkezindeki kumluk ve taşlık plajlarının yanında gezecek çok koyu var datça'nın. ben tavsiye üzerine bir de palamutbükü'nü gördüm. merkezden pamukkale şubesinin yanındaki umut eczanesinin oradan köy arabaları kalkıyor. saatler çok sık değil. o yüzden ilk gittiğinizde tamamını not etmeniz ve buna göre bir plan yapmanız mantıklı olacaktır.buradan tüm büklere tek vasıta ile ulaşabilirsiniz. kişi başı 7 tl ile yaklaşık 1 saatlik dağ yolu yolculuğundan sonra palamutbükü'ndesiniz. burası biraz daha bakir bir koy. yine sıra sıra kafeler dizilmiş. denizden çıktığınız gibi yemek yiyebilir, duş alabilir ve şezlongta kestirebilirsiniz. bu rahatlık benim ayrıca hoşuma gitti. ancak palamutbükü'nün denizi taşlı ve 3. adımınızda boy oluyor. kargı'daki kadar keyif almadım. dönüş arabaları yine seyrek. dikkat.

    gitmişken eski datça'ya uğramamak ise hayatınızda yapabileceğiniz en büyük salaklıklar listesinde ilk üçe oynar. yine merkezden eski datça arabaları olduğu gibi, diğer büklere giden köy arabalarına binip yol ağzında inerek 100 metre yürüdükten sonra da ulaşabilirsiniz eski datça'ya. hemen girişte mehtap'ın yeri var. enfes bir kahvaltı getiriyorlar önünüze. çayınız için limon istediğinizde bahçesindeki ağaçtan gözünüzün önünde yeşil bir limon koparılıyor. ve dayanılmaz bir hazla coşuyorsunuz. 10 liralık bu coşkuya organik kahvaltı demişler. ama bildiğin orgazmik kahvaltı. sokakları, taş yolları ve eski taş evleri filan derken bambaşka bir boyut eski datça. keyifli ve rahat.

    akşam yemekleri için marinadaki kırmızı han'ı tercih ettim. girit mutfağı'nın yanında. iki mekanın da mal sahibi aynı. sadık bey'e denk gelen bekar bir hatunsanız "uzatsaydın tatilini. benim tekneyle gezerdik." diyen ve çapkın bakmaya çalışan bir çift 65 yaşlarında göz görebilirsiniz. görmezlikten gelip yemeğinize odaklanın. bir süre sonra masanın başında uyukluyor zaten.* kırmızı han ocak ayında el değiştirmiş. personel yeni. girit mutfağı'ndakiler kadar profesyonel değil. yine de samimi bir ortam söz konusu. rahatlıkla gidebilirsiniz.

    datça'nın en sevdiğim yanı müşteriyi kazıklama dürtüsü olmayan işletme sahipleri. mezeli, rakılı, balıklı enfes bir sofrayı denize 1 metre mesafede çok uygun ücretlere yiyebiliyorsunuz. her yeri de böyle. keyifle denizi izlemek, yüzmek, yemek, nargile içmek... benim tatilden anladığım budur.

    son olarak; tüm bükleri gezmek için en az 4-5 tam güne ihtiyacınız var. aracınız olursa iyi olur. olmazsa da toplu taşıma sıkıntısız.

    detay fotoğraflar için şahsıma ulaşınız. hepinizi öper, bir başka datça gezimde tekrar buraya beklerim.
1205 entry daha
hesabın var mı? giriş yap