35 entry daha
  • hayatı boyunca kitaplarla çok fazla işi olmamış bir insan olan ben, bu kitabı sevdiceğimin tavsiyesiyle okudum. ne patti smith dinledim bugüne kadar, ne de robert mapplethorpe'un icra ettiği sanat dallarından herhangi biriyle muhattap oldum. bu kitabı, bu ikilinin ortaya çıkardıkları eserleri tatmadan okudum. belki de bu sayede bu kitaptan onların sadece insani yönleriyle ilgili sonuçlar çıkardım, ruhlarını tanıdım. kitap bir ikilinin maceralarını anlatıyor, bir anı defteri en nihayetinde. ama yürüdükleri yollar, yaptıkları hatalar, verdikleri kararlar ve tercihleri bu iki insanı öylesine karmaşık ve sanatla içiçe bir hayat yaşamaya sürüklemiş ki insan iç geçiriyor "ah, aşk dediğin böyle bir şey olmalı herhalde" diye.

    özellikle son bölümünde insanın içi pek bir burkuluyor. sanki sevdiğiniz bir insana son kez veda ediyormuş gibi hissediyorsunuz. ve karakterlerle benim yaptığım kadar özdeşleşmeyi başarabilmişseniz eğer, duygulanıp gözlerinizin dolu dolu olmamasına imkan yok.

    masum, güzel bir aşk hikayesi okumak, 60 & 70'lerin havasını ve atmosferini içinizde hissetmek ve iki adet sanat aşığı insanın hayatlarını her türlü sanata adayışını izlemek için bu kitabı okuyun, okutturun efendim.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap