40 entry daha
  • hayatını anlattığı kitapta beşiktaş'a geldiği döneme fazlaca yer vermiş.

    bunları türk gözüyle okuyunca, olağan geliyor ama yabancı gözüyle bakmaya çalışınca, error veriyorsun.

    beşiktaş'tan transfer teklifi geldikten bir gün sonra, türkiye'yi daha iyi tanımak için, başka film yokmuş gibi geceyarısı ekspresi filmini izlemiş, işkence görüntülerini görünce de, tırsmış. o yüzden türkiye'ye gitmek istememiş ama gordon milne çok para kazanacağını söyleyerek onu bir şekilde ikna etmiş.

    o da gordon milne ile uçağa binmiş. tırsa tırsa havaalanından türkiye'ye giriş yaptığında ise, yüzlerce taraftar konfetilerle karşılamış. o da "lan, ben daha altyapıdan yeni çıktım. sadece üç maç oynadım şimdiye kadar" diye kendi kendisine sorular sormaya başlamış. bir türlü bu kalabalığa anlam verememiş.

    cidden bir altyapı topçusuna 1000 kişilik karşılama mı yapılır?

    havaalanındaki bu karşılamadan sonra direk inönü stadı'na götürülmüş, taraftar araçları da kendisini takip ediyormuş. anlattığına göre, götü o an kalkmaya, kendisini maradona gibi hissetmeye başlamış. stada geldiğinde ise kurban kesmişler, dehşetle o görüntüleri izlerken, kurbanın kesen adam kurbandan aldığı kanı baş parmağıyla kafasına sürmüş, o da kusmamak için kendisini zor tutmuş. sonra adam 2 kramponuna da aynısını yapınca, türkiye'den canlı çıkamayabileceğini düşünmüş.

    sonra yeni transfer olarak adı duyurulduğunda, eline bir güvercin vermişler ve onu uçurmasını istemişler. güvercini serbest bırakmış ama güvercini uçuramayınca, türk gelenek göreneklerine göre cezalandırılabileceğini düşünmüş. sonra 6-7 yaşlarında bir çocuk yanına gelmiş ve güvercini nasıl serbest bırakacağını ona göstermiş, o da rahatlamış.

    bu karşılamadan sonra idmanlar başlamış ve türkçe öğrenmek için takım kaptanlarından birinden yardım istemiş ve - muhtemelen recep oluyor bu- orospu çocuğu ile türkçe'ye giriş yapmış. fakat ilerleyen günlerde de türkçe'yi tam olarak kapamamış.

    ingiltere'de paralar banka üzerinden ödeniyormuş, türkiye'de ise transfer taksitlerinin elden verildiğini görünce afallamış, kimseye ya da bankaya güvenemediği için, parasını yastığının içinde biriktirmeye karar vermiş. her idmandan sonra, koşarak odasına gelip, parasını saymış. "umarım çalmazlar" diye de her gün isa'ya dua etmiş.

    türkiye'de kaldığı bir sene boyunca, yanında hiç para taşımamış. gittiği hiçbir mekanda para almamışlar. fenerbahçeli ve galatasaraylı mekan sahiplerinden de yoğun ilgi görmüş. o yüzden de türkiye'den ayrıldığında, yastığı ve yatağı parayla dolmuş.

    daha sonra kiralık sözleşmesi bitmiş ve kulübü queens park rangers beşiktaş'a satmak istemeyince de, istanbul'dan ayrılmış. beşiktaş taraftarı bu ayrılığa öfkelenip ingiltere başbakanı maragaret thatcher'a binlerce mektup yollamış ama başbakan araya girmemiş ve transfer olmamış. transfer olmayınca da beşiktaş taraftarı, maragaret thatcher'ı queens park rangers taraftarı ilan etmiş. buna hiçbir zaman anlam verememiş.

    bir gün türkiye'ye dönmeyi çok istemiş ama olmamış.

    adamın yaşadığı eğlenceyi görünce, başka ülkede doğup, türkiye'de futbol oynayası geliyor insanın.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap