10 entry daha
  • 2011 yılının çok orijinal bir iş gelmezse en iyi animesi. chaos;head'in yapımcıları 5pb ve nitroplus işbirliğiyle temelleri atılan bir seri kendisi. eğer chaos;head'i birazcık sevebildiyseniz buna bayılacaksınız, kurgusu güzel bir anime istiyorsanız bu seriye bayılacaksınız, yavaşça vites yükselten animeleri seviyorsanız buna bayılacaksınız, güzel ve orijinal çizimler istiyorsanız, güzel seslendirme istiyorsanız, müzikler güzel olsun diyorsanız bu seriye bayılacaksınız. kıssadan hisse bu seriye bayılacaksınız.

    şimdi incelemeye geçelim:

    konumuz şöyle. okabe rintarou denen bir arkadaşımız var. kendi tabiri ile deli bilimadamı hyounin kyouma. kız arkadaşı mayuri shiina (kendi deyimiyle mayushi) ile akihabara'da gittikleri zaman yolculuğuyla ilgili bir konferansta makise kurisu adlı genç (18 yaşında) akademisyenle tanışırlar. olaylı konferans bittikten sonra bina içinde dolaşmaya devam ederken okabe, bir çığlık duyar ve çığlığın geldiği tarafa doğru seyir ettiğinde makise kurisu'nun cansız bedenini kanlar içinde görür. canhıraş bir şekilde bina dışına çıkıp, bilgilendirmek için evdeki arkadaşı daru'ya mesaj attığında garip bir olay gerçekleşir ve kendini normalde dolu bir sokakta ulması gerekirken tek başına bulur. hemde çıktığı binaya uydu benzeri bir cisim çarpmış şekilde. eve döndüğünde katılmış olması gerektiği konferansın iptal olduğunu öğrenir. olayın doğruluğunu kontrol etmeye giderken ölmüş olması gereken makise kurisuyla karşılaşır. zamanda yolculuk yaptığını düşünen okabe, olayların üstüne gitmeye başladıkça zamanda yolculukla ilgili geçmişte ve gelecekte yaşanacak olaylarla ilgili bilgi sahibi olmaya başlar.

    konu böyle başlıyor ama olay sadece konuda değil. konunun işlenişi süper. yavaş yavaş konuyla birlikte karakterler tanıtılıyor, onların acıları hüzünlerini, değiştirmek istedikleri yönlerini öğreniyoruz, bir yandan da zaman yolculuğu konusu açığa çıkıyor. bir yerden sonra artık, karakterlerimiz yaşamlarında öylesine yapılan değişikliklerin bile çevrelerinde oluşturduğu değişimleri gördüğümüzde, anime, yavaş yavaş kurgu olarak coşmaya başladığının sinyalini bize veriyor. bu noktadan sonra ne söylesem spoiler kategorisine gireceğinden daha fazla kurguyu deşmeyeceğim. ama sonunda mantıklı ve doyurucu bir sona ulaşıyorsunuz. elbette ki cevaplanmamış sorular olabilir ama sonuçta lost'a benzediğini söylemedim steins;gate'in.

    seslendirmeler süper. oldum olası seslendirmelerin güzel olmasının animelerin değerini arttırdığını düşünürüm. her karakterin kendi kişiliğini süper yansıtmış seslendiren sanatçılar. seslendirme kadrosunda bulunan mamoru miyano (en bilinen seslendirmesi light yagami aka kira) ve kana hanazawa (bakemonogatari - nadeko) gibi güçlü isimler, belki dikkatinizi çekebilir.

    çizimler çok orijinal. klasik, koca gözlü anime çizimleri yok. kendine has diyebilirim. renk paleti canlı renklerden kullanılmış ama gerektiği zaman bu canlı renkler, atmosferin önüne geçmiyor. gerilim verilmek istendiğinde absürd kaçan sahne planları yok yani. bu açıdan çok tuttum.

    müzikler konusuna gelirsek. açılış ve kapanış şarkıları çok çok iyi seçilmiş. açılış jeneriğini geçtiğimi hiç hatırlamıyorum. kapanış şarkısı içinse şunu söyleyebilirim. mümkünse bu şarkının tam versiyonunu bulup dinleyin. şarkıdan alacağınız zevk çok daha artacaktır. toki tsukasadoru juuni no meiyaku şarkının ismi, youtube'dan bulabilirsiniz.

    eğer uzun zamandır güzel anime çıkmadığından şikayetçiyseniz, tavsiye ediyorum. mükemmele yakın animeler çok fazla çıkmıyor çünkü.
165 entry daha
hesabın var mı? giriş yap