4 entry daha
  • 1882-1950 yillari arasinda yasamis baltikli bir almandir.. hem felsefe hem tip egitimi gorup, göttingen'de profesorluk yapmis yani konusunda uzman biridir.. amma lakin ki oyle degildir.. her bi kesimden etkilenmis, yeri gelmis yeni kantci olmus yeri gelmis husserl'den etkilenmis zamani gelmis franz brentano (bkz: #24333213) etkisinde kalmis..

    goruldugu gibi c-kim hiyar diyene tuzla kosan biri izlenimi veriyor ve saniyoruz ki herturlu yenilige acik biri.. amma lakin ki yine oyle degildir.. yattigi yatak bile baba ocagindan alip gitmeymis, her cesit modernlik karsiti biri.. otomobil, telefon, daktilo falan kullanmazmis.. aristo hayrani biridir ve heidegger le kierkegaard'la falan bir turlu uyusamaz.. hatta kierkegaard onun gozunde kendi kendine iskence eden bir ugursuzdur..

    e boyle birinden ne beklenir tabiki eski filozoflarin dusuncelerinin muhafazasi beklenir dimi amma lakin ki yine yeniden oyle degildir.. felsefi dusunusun arastirma alanlarinin hepisinin de temelde ontolojik yapida oldugunu kabul eder ki bu onu yeni bir akimin yani yeni varlikbilimin kurucusu yapar..

    ne demistik entry basinda vakti zamaninda yeni kantcidir demistik peki ne demektir bu su demektir: gercek nesneler dunyasi bilincimizin urunleridir.. yani? yanisi iste zurnanin zirt dedigi yerdir.. iste yeni kantcilik bunun nasil oldugunu aciklamiyor hartmann efendiye gore.. o da diyor ki: bilgi kurami, nesneleri nasil meydana getiriyoruz sorusunu degil, kendi basina varolan nesneler nasil oluyor da bilgi nesneleri haline geliyor sorusunu ele almalidir.. ne demek bu.. su demek: nesneler bizim onlari bilip bilmememiz karsisinda kayitsizdirlar, dilleri olsa c-kimden asagi kasimpasa derlerdi, kendi baslarina vardirlar, bizim icin degil.. oyleyse bir ozne (yani cogito) kendisi icin varolmayan bir nesneyi nasil taniyabilir.. bilgi sorunu bu yuzden metafiziksel bir sorundur husserl, gorungubilimciler falan halt etmislerdir..

    bilgi her zaman bir nesnenin kavranmasidir hartmann'a gore peki bu nasil olur nesneler bizim bilincimize mi duserler pek tabii ki hayir bilakis bilinc kendini aşar disari cikip nesneleri kavrar.. simdi hapsurdum da aklima geldi belkide hapsurmayi sirf bilincimiz disari ciksin yeni nesneler bulsun diye yapiyoruzdur.. bak bunu iyi dusundum.. neyse..

    hartmann, varlikbilimsel sorunlarda bilinmezci (agnostik) dunya gorusu bakimindan ise ateisttir.. varlik kuramini dort boyut uzerinde kurar..

    1-reel varliklar ve ideal varliklar olarak varlik bicimleri ikiye ayrilir..

    2-varligin bir varolusu (dasein existentia) bir de ozu (sosein essentia) vardir.. burda biraz sacmalamis cunku ikiside ayni sey neymis efendim her varolan her zaman bir varolusmus ve bir ozmus.. yalniz varolusu olan ve ozu olmayan hicbisi olmayacagi gibi ozu olan ve varolusu olmayan da olmazmis.. ulan o zaman niye ayiriyorsun dingil..

    3-varlik kipleri mevzusu... bak bak burasi da pek komik: her varolan zorunludur, zorunlu olarak vardir.. bu boyle olunca da gercek olan hersey ayni zamanda olanaklidir yoksa hicbir zaman gercek olamazdi.. tey allaam yaa.. kisaca reel olarak olanakli olan sey ayni zamanda gercektir ve zorunludur, zorunlu olmayan hersey de gercek degildir ve olanakli degildir.. burdan da su yasa cikar: reel olarak olanakli olan ayni zamanda gercektir.. bak ben bunu bi yerden animsiyorum sizde animsamak isterseniz (bkz: gottfried wilhelm leibniz/#21422358)

    4- varlik katmanlari: a-cansiz nesneler (bunlarla fizik ilgilenir) b-canli varliklar (bunlarla biyoloji ilgilenir) c-ruhlu varliklar (ruhbilim ilgilenir) d-tinsel varliklar (tin felsefesi ilgilenir)

    entry goruldugu gibi sikici olmaya basladi, bundan oturu biraz da hartmann'in dinsizliginden bahsedelim.. ahlak sorununa bakisi soyledir: dinlerde bu dunyadan kacir obur dunyaya yonelme vardir, ama hartmana gore ahlaksal insan, bu dunyadan kacmayi ahlak gucunun zayifligi olarak gormelidir, obur dunyaya yonelmek ahlaka aykiridir.. dinsel insan icin tanrinin buyrugu iyidir, ahlaksal insan icinse bu hakarettir o ne yapacagini kendi bilir.. bir din bir yetiskini bir suctan kurtariyorsa onu affeden bir tanri oldugunu savunuyorsa bu o insana hesap vermeye yetenegi olmayan biriymis gozuyle bakmaktir, onu ne yaptigini bilmeyen ruh hastasiymis gibi degerlendirmedir.. kisiligi olan insan icin sucun kaldirilmasi affedilmesi tasinmasindan onur kiricidir..

    kant ahlaksal gerekcelerden dolayi bir tanri olmasi gerektigini one surerken (dostoyevski de oyledir bknz:fyodor mihailoviç dostoyevski/#24380350) hartmann tam tersini savunur.. ahlak adina tanri olmamalidir.. bir sorumlulugun bir ozgurlugun olabilmesi icin tanri olmamalidir.. eger tanri varsa ahlaksal eylemin degeri duser, insanin ozgurlugunu yok eder, asagilar..

    neticede bu kadar uzun bir entry'yi haketmeyen biridir hartmann, yarim saatimi caldi, okuyan bile olmayacaktir..

    öle.

    edit: bedia akarsunun ruhuna fatiha
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap