• birisinden bir şey isteyeceği zaman "böyle yapmanı istiyorum" diyemeyenler için geliyor: zorunda değilsin.

    fena mı olur kalıbı gibi, yüzlerinden birisi "şöyle yap!" demek isterken diğer yüzü bunu başka bir şekilde ifade eden insanların favori laflarından. hemen cümle içinde kullanıyoruz;

    -her akşam geç gelmek zorunda değilsin!

    bu nasıl bir yakarıştır aslında. kafa "bundan sonra eve geç gelirsen ağzına sıçarım!" cümlesini üretir, çeşitli işlemlerden sonra bu "her akşam eve geç geliyorsun yeter be!" ye dönüştürülür, sonra "eve geç gelmeni istemiyoruuummm!"a çevrilir, en sonunda da ağızdan bu çıkar.

    biraz açalım, bir istek neden böyle deformasyona uğrayıp nazikleşiyor? çok nazik olduğunu söyleyemeyiz, neticede "eve geç gelince üzülüyorum, o yüzden gecikmeni istemiyorum" kadar nazik değil. kişi istekte bulunurken bir nebze sert bir duruş sergilerse karşılığını alacağını düşünüyor. ama çok sert çıkış yaparsa siktir yiyebilir.

    o halde karşı tarafa vicdani sorumluluk yıkılırsa daha karlı çıkacağını hesaplıyor. şöyle ki;

    -bağırmak zorunda değilsin

    kavga esnasında bir taraf diğerine "kes sesini sikerim ağzını" diyemediğinde zorunda değilsin kalıbına başvurabilir. "bağırma" derse "bağırırsam ne olurmuş lan" tepkisine maruz kalabilir. "bağırıyorsun!" derse "evet bağırıyorum ee?" cevabını duyabilir.

    bağırmak zorunda değilsin ise sihirli bir cümledir. hem kişinin bağırmakta olduğunu ona hatırlatırken hem de bağırılmasını istemediğini vurgular. bunun yanında da karşı tarafı şöyle aptal konumuna sokar ki tadından yenmez;

    -istemiyorsan gelmek zorunda değilsin

    temel: "gel!"
    gelirsen: kendi isteğinle, tıpış tıpış geliyorsun demektir, çünkü zorlamıyorum seni
    gelmezsen: keyfin bilir, çok da sikimdeydi hıh, seni zorlamadığımı söylemiştim

    kimse bir şey yapmak zorunda değildir, etrafımızda köle sınıfından insan bulunmadığına göre bu zorunluluk hali nereden çıkmaktadır diye düşünelim. çeşitli dış etkenlerin etkisiyle bir eyleme geçiliyorsa bundan zorlama mevcudiyeti var diyebiliriz.

    mesela, bir sevgili diğerine bir vaatte bulunsun. sonra bu vaadin yerine getirilmesinde zorluklar meydana gelirse(zaman, para noksanlığı vs) "tüm paranı bu hediyeye harcamak zorunda değilsin aşkım :(" cümlesini duyabiliriz. ama vaatte bulunmuş olan bunu gurur meselesi haline getireceğinden bu artık bir çeşit zorunluluğa dönüşmüş demektir.

    vaatte bulunan kişi "hakkaten la, zorunda değilim ben, o zaman para cebimde kalsın yarın kirayı yatırayım bu paraylan" dediği takdirde nahoş bir ortam oluşur. bu hikayedeki "zorunda değilsin" diyen taraf karşı tarafa;

    -bu hediyeyi kendi iradenle alıyorsun(dış etkilere maruz kalmadan)
    -daha sonra "tüm paramla sana hediye aldım" deme hakkın yok
    -bu hediyeyi almasan da olur bak ben zorlamıyorum(çok yüce gönüllüyüm yani, vaadettiğin şeyden vazgeçebiliyorum uuu vay be neymişim ben)

    vb. maddeleri sıralamış olup, karşı taraf eyleminden vazgeçmediği takdirde de tüm sorumluluklardan yırtmış olarak hayatına devam edebilir.

    bununla beraber zorundalık hakkında başka örnekler verecek olursak;

    -sigarayı bırakmak zorunda değilsin (ama bıraksan fena mı olur)

    burada bilinçaltına verilen mesaj: "evet zorunda değilsin, sen özgürsün, kimse sana karışamaz, aslansın kaplansın... ama yine de bırakmanı istiyorum"(siktir)

    -sürekli söylenmek zorunda değilsin

    ana fikir: "kes sesini"
    karşı tarafın aklını alan kısım: eğer bir şeyi yapmak zorunda değilsen bunu yapmamalısın(hahaha hassiktir amına koyayım)
    ilave: yine de söylenmeye devam ediyorsan, yapmak zorunda olmadığı bir şeyi yine de yapmaya çalışan bir embesilsin demektir(yürrüü taş arabası seni)

    bu kadar sağlıksız bir mesajı karşı tarafa iletebilen bu uğursuz kalıp duyulduğunda kaçarak uzaklaşmak en iyi çözüm olabilir, iyi geceler.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap