19 entry daha
  • şimdi lafa buradan elektronik terimine laf atarak başlayalım, aslında elektronik diye bir terim yoktur. doğrusu düşük gerilim elektriğidir, bildiğimiz elektrik mühendisliği ise tahmin edileceği gibi yüksek gerilim elektriği adıyla geçer (bu iddiayı kendi işkembemden değil, ismi elektrik-elektronik mühendisliği diye geçen bölümümün tüm hocalarının bu yöndeki eleştrilerinin arkasına sığınarak yapıyorum)

    fakat hem yazım kolaylığı olsun diye, hem de madem böyle gelmiş böyle gider diyerek elektronik terimini de kullanarak devam ediyorum. hem elektrik hem de elektronik formasyonunu almış biri olarak, ve kısıtlı da olsa sektörlerindeki gözlemlerimden de faydalanarak, şöyle kıyaslamalara gidebilirim; elektrik mühendisliği ülkemizde biraz daha içselleştirilmiş bir alandır. belki bunun sebebi tarihsel olarak biraz daha geçmişe dayanması olabilir (o da ne kadar geçmiş sayılırsa), veya enerji üretim (bir başka yanlış terim), aktarım ve dağıtım gibi uygulamaların biraz daha güncel hayat ile iç içe olması olabilir. bu içselleştirmenin pek çok sonucu var, örneğin neredeyse tüm terimlerin az çok türkçeleştirildiğini görebilirsiniz, bu iletişimi rahatlatır. bir başka taraftan, elektronik sektörlerine kıyasla daha yoğun bir usta-çırak ilişkisi vardır, örneğin 50 yaşının üstünde pek sayısal (dijital) devre tasarımcısı göremezsiniz, fakat 60 yaşında hala aslanlar gibi çalışabilen ve derya gibi tecrübe biriktirmiş elektrikçiler vardır. ve aklıma gelen son etki, elektrik sektöründe daha fazla alaylı olmasıdır.

    elektrik mühendisliği hakkında söylenmesi gereken bir başka nokta, bu sektörün değişen ve gelişen yapısıdır. öncelikle burada bir nefes alıp elektriğin hayatımızdaki yerini bir düşünelim, bunu o kadar kanıksadık ki şu video bize oldukça ilginç gelmekte: ya elektrik olmasaydı. görüldüğü üzere bugün neredeyse tüm sabit sistemler elektriği kullanarak çalışmakta, sebepleri ise tahmin edilebilir, enerjinin elektrik formunun kolay iletilebilir, atıksız (üretim kısmı ayrı bir mevzu), sessiz (birkaç istisna dışında), değişkenleri kolayca yönlendirilebilir (manipüle edilebilir) olması vb... fakat pratik kullanımındaki eksiklikler dolayısı ile ulaşım sektöründe elektriğin yeri hep kısıtlı kaldı. bugün gerek son 10 yılda popülerleşen çevreci kültür, gerekse de petrol fiyatları üzerindeki değişimler aktarım sektörünü de elektriğe yöneltmekte; elektrikli arabalar, güneş enerjili tekneler ve uçaklar vs... bu yönelim, kuşkusuz elektriğin petrol türevi enerji kaynaklarının alanını işgal etmesine sebep olmakta. bu hareket, elektrik mühendisliğinin alanını daha da genişleterek enerji ile elektriği neredeyse eş anlamlı hale getirecektir yorumunu yapabiliriz. gelecekte çocuklarımız bu iki kelimenin farkını anlamayıp bize sorabilir.

    değişimden kasıt ise, elektrik sektöründeki teknik değişimler. birinci değişim, enerji kaynaklarında. benzer çevreci yaklaşım, enerji üretimi sektörüne de hakim olmakta, üzerine fukuşima felaketini de eklersek, enerji üretim yaklaşımı fosil yakıt ve nükleerden rüzgar ve güneş gibi daha çevreci teknolojilere kaymakta. bu kaynakların diğerlerine kıyasla farklı üretim doğaları, şebeke yönetimini değiştiriyor. ikinci değişim, dağıtım şebekelerinde. geleneksel (konvansiyonel) enerji şebekesi şu şekilde oluşmaktaydı; üretim > aktarım > dağıtım. fakat artık güneş ve rüzgar santrallerinin küçültülebilir yapıları sayesinde, son tüketici (ve sadece tüketici) olan kesim bugün kendi elektriğini üretebilmekte, hatta fazlasını tekrar şebekeye satmayı talep etmektedir. bunun sonucu da şebeke yapılarının büyük değişimlere uğraması olacaktır.

    bir diğer değişim de, elektriğin giderek özel sektöre devredilmesi. bugün üretim ve dağıtım sistemleri özelleştiriliyor (bu alandaki özelleştirmelerle ilgilenen bir uzmana danıştığımda aktarım ile ilgili bir özelleştirme planının henüz olmadığını söyledi), üretimin özelleşmesi burada bir enerji borsası yaratmış durumda, bu borsanın kontrolü de şebeke yönetimine farklı bazı yaklaşımlar getirmekte. dağıtımın özelleşmesi ise, son tüketici üzerinde işin doğası gereği bir çeşit tekele dönüşen firmalar ile son tüketicinin ilişkilerinde bazı ekonomik-hukuki-etik tartışmalar doğurmaktadır.
59 entry daha
hesabın var mı? giriş yap