2 entry daha
  • lisede alt devremdi. hatırladığım kadarıyla muhabbetimiz yoktu ama hergün gördüğüm yüzlerdendi, hep oradaydı. çok kıymetli kardeşim iridgette fardot'nun sevdiği arkadaşlarındandı; dolayısıyla hiç tanımadığın bir insana karşı nötr olmaktan ziyade, hafif pozitif duygular beslediğimi hatırlıyorum. başına gelenleri duyunca dua edenler arasındaydım. yetmemiş dualarımız; gitmiş.. defnedileceği gün de londra yatıdaydım. her saniyem cenaze törenini düşünerek geçti. ailesi ve arkadaşlarının ne çok acı çektiğini düşündüm hep. ben de babamı kaybetmiştim, tahmin edebiliyordum çekilen acının büyüklüğünü, giden kişiye bir daha asla sarılamayacak olmanın verdiği iğrenç ve ne kadar ağlarsan ağla dışarıya vuramadığın hissi. tahminim, defnedildiği saatlerde piccadily metro istasyonundaydım; metroya giden merdivenlerden inince, gözleri görmeyen bir adam kendi çapında edindiği teçhizatla gitar çalıp, şarkı söylüyordu. çok da güzel söylüyordu.. ekipçe durduk, biraz dinleyelim dedik.
    metro istasyonlarında arada esen bir hava akımı olur ya; cereyan.. şarkının bitimine yakın, öyle bir rüzgar esti. tüylerimin diken diken olduğunu, gözlerimin yaşardığını hissettim. ekip arkadaşlarım da şaşırdı ve sebebini sordular ama söyleyemedim hiç tanımadığım gencecik bir kız için hissettiklerimi. üzerinden 1 yıl geçti ve hala aklıma geliyor. çok üzülüyorum, enerjimin çekildiğini hissediyorum.. ve gencecik yaşta verdiğimiz kayıplardan nefret ediyorum.
    umarım yattığı yerde huzurludur.

    (bkz: iridgette fardot)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap