28 entry daha
  • ruhu olmayan bir şehir... sokaklarda genelde yaşlı insanları görürsünüz, ama hava kararınca gençleri piyasa yaparken görebilirsiniz.

    aslında tiflis, türkiye'nin orta büyüklükte bir şehrinin, 10-15 yıl önceki haline benziyor. çok gelişmemiş; ama abd'nin gizlice sebil ettiği paralar olmasa bu kadarı da zor.*
    sadace rustaveli gibi ana caddeleri görseniz ortalama bir avrupa şehri zannedebilirsiniz ancak geri kalan sokaklar bildiğin iç anadolu. market çok az, bakkallarda da her üründen tek bir tane ya da iki tane falan var. meyve sebze desen, en fazla 2-3 çeşit ve yarısı çürümüş halde bulabilirsiniz. marketlerde çeşit daha fazla ama çoğu ithal olduğu için pahalı. ayrıca, çikolata, püskevit, cips tarzı yiyeceklerin çoğu türkiye'de gelme. hırdavatçılarda bile ürünlerin çoğu türk malı. gürcü arkadaşım durumu çok güzel özetledi: "we're occupied by turkish economy!"

    gürcüler inanılmaz derecede yardımsever insanlar. sizin turist olduğunuzu anladıklarında, ingilizce bilmeseler bile, yardım edebilmek içi gözlerinizin içine bakıyorlar adeta. türk olduğunuzu duyduklarında daha bi yakından ilgileniyorlar. anladığım kadarıyla türkler'i seviyorlar.
    beni gezdiren gürcü arkadaşım, su gibi türkçe konuşuyordu. meğerse tiflis'te 3 seviyeden oluşan türkçe kursu varmış ve ilgi o kadar çokmuş ki, arkadaşım zar zor yer bulabilmiş. sınıf arkadaşlarının çoğu kadınmış, yaş skalası da genişmiş. türkçenin böylesine cazip bir dil olduğunu duyunca çok şaşırmıştım.

    yeme-içme çok pahalı değil. 2 adet şa-ha-ne mekan adı vereceğim.
    1- purpur: merkezde bir cafe. yanlış hatırlamıyorsam 2 katlı. akşamları her katında ayrı canlı müzik çalar. ben gittiğimde giriş katında edith piaf söyleyen bi abla varken, alt katta da piyano & saksafon çalan 2 abi vardı. asıl önemli konuya geleyim: tuvaleti muhhhteeşem! sırf tuvaleti için bile gidilir. giriş katında 2 adet tuvalet göreceksiniz, küçük olanı sallayın, büyüğe girin. içeriyi öyle bi dekore etmişler ki, insanın çıkası gelmez, o derece!

    2- khinklis sakhli: rustaveli üzerinde, 3 katlı bi restoran. amaaaa ne restoran! girişi esnaf lokantası mütevazılığında. en alt katında yer bulmak imkansıza yakın; zira şahane canlı müzik oluyor. en alt kat, eski türk filmlerinde gördüğümüz gazinolar gibi, yan yana, yuvarlak koltuklardan oluşuyor, ortada da sahne var. genelde geleneksel gürcü müziği çalınıyor. artık yemek yerken oynayanlar mı dersin, arada dans edenler için ayrılmış pistte çılgınlar gibi dans edenler mi dersin... diğer katlar normal restoran görünümünde. her türden insan geliyor buraya ama tiflis'te gördüğüm en yoğun genç nüfus buradaydı. bir masada gitar çalan mı var, hemen millet kadehlerini alıp o masaya gidiyor şarkıya eşlik etmek için.
    yalnız, gazino görünümündeki en alt kat ben gittiğimde tadilattaydı. fiyatlar çok çok uygun olmasında rağmen, en alt kat daha "fancy" bi yere dönüşebilir-miş.
    bu restoranın tek kötü yanı servisinin çok yavaş olması. bi haçapuri için tam 1 saat beklenir mi lan?

    - taksilere -aman diyim- pazarlıksız binmeyin. ilk günümde havaalanından merkeze 35 lari'ye geldim. son gün pazarlıkla 10 lari'ye döndüm, düşünün aradaki farkı. zaten tiflis'te kimse taksiye pazarlık etmeden binmez.
    - tiflis'e direkt uçuş neredeyse olmadığından ve çoğu uçuş bağlantılı olduğunda, buraya gece 3, öğlen 4 gibi fantastik saatlerde varırsınız.
    - şehir merkezinden 20 dakika uzakta bi lunapark gibi bi yer var, tv tower'ın dibinde. çok güzel bi yer, manzarası da soğuk ama hava kararınca kimsecikler olmuyor, uygun bi zamanda gidilmeli.
    - bakü'ye her gün öğlen 4'te tren var, türk parasıyla 50 kaat falan ediyordu. yol 18 saat sürmüştü, kimseye tavsiye etmiyorum, zira sınırdan bakü'ye dolmuş, otobüs vs. çok rahat bulunabilir.
    - gürcü erkekleri, türk erkeklerine çok benziyor huy bakımından. metroda, otobüsten ısrarcı davranışlar göstermekten hiç çekinmez bazısı, ama bize sökmez goçhuuuum, türkiye'den antremanlıyız biz!*
    - tiflis trafiği, hayatımda gördüğüm en berbat trafik. kimsenin kurallara uyduğu yok, şerit diye bi şey yok resmen. dikkat ederseniz, hasarsız araba da göremezsiniz zaten.
    - gürcü insanının ne kadar yardımsever olduğunu anlatmak için naçizane bi anımı sıkıştırayım. orada tanıştığım 2 gürcü kız, beni tiflis'in dışında turistik bi yere götürdüler tarihi yerleri göstermeye. orada yürürken, ağaçtaki meyveleri gördüm ve yarım ağızla "şeftali mi bunlar" dedim. demez olaydım. kız hemen ağacın olduğu evin kapısını çaldı, benim için bi dal hurma istedi.* adam da sağolsun, verdi. ama pek olgunlaşmamıştı. şom ağzım kahrolsun, "bunlar pek olmamış galiba" deyiverdim. kız, ben daha ne olduğunu anlamadan hemen gerisin geriye koştu, süsüne püsüne aldırmadan ağaca tırmandı, birkaç tane hurma kopardı, bana getirdi. artık ne kadar duygulandığımı siz tahmin edin.

    neyse efem...
    sonuç olarak, bi haftasonu kaçamağı için öneririm ama meşgaleniz yoksa daha fazlası sıkabilir.
222 entry daha
hesabın var mı? giriş yap