1449 entry daha
  • bu adamı ne çok görüyoruz, değil mi? başbakanın konuşmalarını dikkatlice dinleyen, sonrasında acunun yarışmalarını izleyen, maç olunca kaçırmayan veya dizi furyasına abone insanlardan oluşan pek de düşsel olmayan bir evren tasarlayacak olursak bu insanların kendi benliklerini anlamsızlaştıracak oranda homojen bir küme oluşturduğunu söyleyebiliriz. bu düşsel kümenin elemanlarının izlediklerine paralel olarak inandıkları ve konuştukları bir bütünlük içinde ele alındığında kapitalist-muhafazakar kültürün karakterini taşıdıklarını iddia edebiliriz. bu düşşel kümenin düşsel bir birey/seçmen/vatandaş olarak idealize edebiliriz.

    bu düşsel vatandaşımız acun ılıcalı'nın sahte brezilyalı taraftarlara kamera karşısına geçmesine gülüp geçebiliyor. bu "sempatik" hareketinin yardımıyla da biraz daha ünlenmesini doğal karşılıyor. ılıcalı'nın bu "başarılı" yayınına duyduğu sempatiyi siyasetteki bir yolsuzluk yahut hukuksuzluk vakasına karşı da duyabiliyor. as olanın emek vermek değil yırtmak olduğu "gerçeği" sürekli olarak hatırlatılıyor. akp türkiyesinin değer yargılarılarıyla birebir uyumlu programlarıyla çıkarcı, bencil, yalnızca imaj olarak var olan, hikayesi kadar reytingi olan insanlar üzerinden sosyal anlamda da insanların birbirini tüketmesine önayak oluyor. kapitalist ahlakın ne kadar doğal olduğunu, insani duyarlılıklarımızın ne kadar çağa aykırı olduğunu içten içe duyumsuyoruz.

    acun ılıcalı toplumdaki dekadansı hızlandırmak adına üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor. toplumun belleksizleştirilmesine katkıları küçümsenemeyecek düzeyde. yapımcılığını yaptığı programlarla insanları hala köhnemiş amerikan rüyasına davet edercesine sektör uğruna bireyleri harcamaktan, onların kişilikleri üzerinden geçimini sağlamakta mahsur görmüyor. "yeni türkiye"nin parlak çocuğu olarak yerini sağlama almasını da, sırtını dayayacağı yeri de her zaman biliyor.
5333 entry daha
hesabın var mı? giriş yap