4 entry daha
  • keşke ben yazmış olsaydım dediğim kitap. bu yazıyı bloguma yazmıştım ama dayanamadım sözlükte de olsun istedim zira bu kitap içime işledi.

    “delirerek ölenlere…
    size kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı anlatacağım.
    sizi saçlarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret,
    doğurmaya mahkum,
    çocuklarını kaybetmekle mühürlü,
    yalnız, yapayalnız bir kalabalıkta dolaştıracağım.
    içlerine açılan kapıların arkasına saklanmış kadınların delirerek bedenlerinden dışarı açtıkları pencerelerden bakacağım.
    o pencerelerden tekrar ve tekrar ve tekrar kendimi aşağı atacağım.”

    bu kitapla ilgili belki de en sonunda söyleyeceğim şeyi sonunu bekleyemeyerek en başta söylemek istiyorum. bu kitabı ben yazmış olmayı çok ama çok isterdim.
    mine söğüt sevdiğim bir yazar, kadın yazarlara özel bir sempatim var zaten. mine söğüt’ü beş sevim apartmanı ile keşfetmiştim çok sevmiştim. kitapları yormadan okutuyor, farklı dünyaların içine çekiyor insanı. ama deli kadın hikayeleri bambaşka… kitabı ilk gördüğümde kapağına ve adına vuruldum zaten, okumak için güzel bir yemeği aç bir şekilde beklerkenki iştaha kapıldım. ama okuduğum bir kitap varsa o an, o kitabı bırakıp yeni bir kitaba başlayamıyorum. okuduğum kitaba ihanet etmişim onu üzmüşüm gibi hissediyorum-evet biraz nevrotiğim- bu hissiyattan dolayı elimdeki kitabı bitirmeyi bekledim. deli kadın hikayelerini çoktan almıştım ama kapağını bile kaldırıp göz gezdirmek istemedim- bu da başka bir huyum, kitabı okumaya başlamayacaksam kapağını bile kaldırmam- bu arada sınavlarım, iş yoğunluğu araya girdi yine bekledim. derken kitabı gece elime aldım. sessizlik, loş ışık ve dışarıda kar yağarken başladım okumaya. ilk hikayeden önce bir yazı vardı yukarda yazdığım. kitaba dair okuduğum ilk cümleler. saplandım kaldım, saplandım kaldım… bir daha bir daha okudum, sonra bir daha okudum. bir sayfa daha ileri gitmekten korktum. bu yazı beni neden bu kadar etkiledi bilmiyorum. ben o deli kadınlardan biri olabilecek kadar derin hissetmiyorum kendimi, ama bu kitapta alalatılan 21 kadını anladım, onların deliliklerini hissettim diyebilirim. kitabın içindeki bahadır baruter harikaları çizimler çok etkileyici, sanki kitaptaki hikayeleri onlar anlatıyor, konuşuyorlar. lütfen bitmesin hezeyanlarıyla okudum bu kitabı. yaşamları uçurum kıyılarında, dipsiz kuyularda geçen ve o uçurumdan atlamaya, o dipsiz kuyularda yok olmaya, yalnızlıklarından ebedi yalnızlıkla kurtulmaya can atan lanetlenmiş kadınlıklarıyla yüzleşmek zorunda kalmış 21 kadın ve hikayeleri.
    deli kadın hikayeleri artık başucu kitaplarımdan biri, bana da deli diyebilirsiniz, bir kitabı bağrıma basarak okuduğum çok olmuştur ama ilk kez bir kitabı öperek okudum.
    teşekkürler mine söğüt…
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap