6 entry daha
  • evet daha önce demo ile ilgili görüşlerimizi şurada belirtmiştik (bkz: #27334433). şimdi 3 günlük deneyimim sonunda oyunu inceleyelim. her zamanki gibi artılar ve eksiler ile yaklaşacağım konuya:

    artılar

    +şimdiye kadar çıkan bütün paradox oyunları içerisinde çıktığı versiyonu en az bug ve saçmalık barındıran oyun. bu nasıl artı demeyin, bilen bilir paradox oyunları çıkarttıktan sonra üç beş patch çıkartmadan oyun oynanmaz halde oluyor ki bu da sizin oyundan 2-3 ay uzak kalmanıza yol açıyor. bu bir artı.

    +sadece harita üzerinde oynanan bir oyun olmasına rağmen grafikler ve texture'lar acayip tatlı. insanın kendisini o devirlerde hissetmesine yol açıyor.

    +serinin ilk oyununu acayip derecede geliştirmişler. özellikle karakterlerin hayatların boyunca bir amaçlarının olması (kral olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, birini öldürmek, zengin olmak vs...) ve bu amaç uğruna çalışması oyunu sadece toprak kazanıp, seferlere çıkmaktan çıkarmış. bir nevi yan görev eklemiş, eğlenceli olmuş ki bu yan görevlerden özellikle birilerini öldürme görevleri çoğu zaman oyunun asıl amacına hizmet ediyor.

    +sarayımızda ya da divanımızda bulunan devlet adamlarına çeşitli görevler verebilme özelliği de güzel düşünülmüş bir ayrıntı. mikroyönetim denilen olguyu biraz arttırsa da oyunu zevklendirdiği aşikar. mesela bir ülke ile ilişkilerinizi yükseltmek için bir çok hediye gönderip birden en sevilen adam olabiliyordunuz. bu sefer ise diplomatınızın özelliklerine göre her ay belli bir oranda ilişki yükseltme şansınız var. oyunu 50 yılda dünya hükümdarı olarak bitirmenin önüne geçilmiş güzel bir özellik, bence bir artı.

    +her eyalette 7 tane yapılabilecek slot olması ve bu slotlara kale, şehir, ya da kilise gibi binalar kurararak yeni şehirler inşa etmek. önceden size bağlı olan düklük, kontluk, baronluk sayısını arttırmanın tek yolu savaş iken artık kendi eyaletlerinizde 7ye kadar baronluk kurabiliyorsunuz. isterseniz kendinize alabilir, isterseniz ailenizdeki fertlere dağıtıp onları vassal yapabilirsiniz. en sevdiğim özellik bu oldu ki küçük kontluk ve düklüklerle oynarken diğer ülkelerle savaşıp toprak kolay olmuyordu. şimdi kendi topraklarınızda gelişip öyle saldırma gibi bir şansınız var.

    +paralı askerler. kesinlikle hayat kurtaran bir eklenti. göt kadar topraklarınızda adam olmadığı için 3k lık ordu çıkarttığınızda karşınızda bulduğunuz 10klık orduya artık hiçbir şey yapmadan durmayacaksınız. paranız varsa basacaksınız paralı askerleri, alacaksınız düşmanın kellesini. tabi bu askerlerin hakikatten cep yaktığını söylememe gerek yok sanırım. sağlam bir ekonominiz olması şart ama yine de güzel bir artı.

    +her şehir,kale,kilise toprakları için ayrı ayrı geliştirilecek onlarca bina. her binanın sağladığı maddi ve askeri avantajlar ile size sunulan özgür seçenekler. bu ne demek, yine eski oyunla kıyaslayacak olursak bir eyalette kurulacak binalar oldukça sınırlı ve getirileri de azdı. dolayısıyla oyun belli bir noktadan sonra sadece toprak kazan, toprak kazana dönüyordu. bu oyunda ise yapacak o kadar çok şey var ki. yeterli miktarda paranız olduğunda acaba atlı birliklerin sayısını mı arttırsam, okçuların mı sayısını arttırsam, yoksa parayı tarıma yatırıp aylık kazancı mı arttırsam gibi bir çok seçeneğiniz var. ucu açık bir oyun resmen.

    daha aklıma gelmeyen onlarca artı var ama biraz da eksilerinden bahsedelim.

    -ilk göze çarpan en önemli eksik "claim title" özelliğinin artık olmaması. bu nedir derseniz, önceki seride yeterli miktarda prestij ve paranız olduğu vakit, ahanda bu topraklar bana ait ulan diyerek istediğini kontluk, düklük, krallığa savaş açabiliyordunuz. şimdi bunu kaldırmışlar, bunun yerine o toprağa diplomatınızı gönderip bu topraklar bana ait diye bir nevi propaganda yapmanız gerekiyor. mantık olarak güzel, ama çok uzun süre alan bir adım. 10 yıl bir eyalet için propaganda yaptığımı bilirim. hayır oyunu zorlaştırmak adına güzel bir çözüm ama oyunu diğer adımlarla da öyle zorlaştırmışlar ki zaten buna gerek yoktu diye düşünüyordum. kısacası ülkeyi genişletmek bana bayağı bir zor geldi.

    -imparatorlukların gücü aşırı derece fazla. yani ortada bir kutsal roma imparatorluğu gerçeği var ki anlatılmaz yaşanır. ben de imparatorluğun bir parçası olarak oynadığım oyunlarda imparator kah fransaya kah papaya kah isveçe zırt pırt savaş açıp genişledikçe genişliyor. kendine bağlı vassalların vergilerini arttırıyor ama buna rağmen bütün vassallar deli gibi imparatoru sevmeye devam ediyor. bence bir bug ve düzeltilecektir ama şimdilik büyük bir eksi. arkadaş bir sene de evinde otur, bütün dünyayı fethettin amk da diyemiyorsunuz koca imparatora. tepenize biniyor sonra.

    -barış antlaşmaları o kadar kısıtlanmış ki yuh artık dedim. eu ya da victoria serilerindeki diplomasi seçeneklerinden sonra paradoxun antlaşmaları bu denli sınırlaması çok saçma geldi. yani diyelim bir ülkeye sadece bir toprak için savaş açtınız. barış antlaşması sırasında sadece 3 seçenek var. birincisi savaşı kazandıysanız o toprağı size veriyorlar, yanında da prestij. ikincisi savaştan bişi olmadıysa beyaz bayrak ve eski durumlara geri dönmek. üçüncüsü kaybettiyseniz büyük prestij kaybı. bu kadar. yani isterseniz gidip ülkenin tamamını ele geçirin, orduları yok edin, taş üstünde taş koymayın savaşı başlatırkenki amacınız neyse sadece onu alabiliyorsunuz. hani nerde benim vergiye bağlama seçeneğim, vassalları bırak seçeneğim, vassalım ol seçeneğim. çok çok çok büyük bir eksi.

    neyse şimdi son olarak da oyunda ufak bir hikayemi paylaşmak istiyorum. bohemya düklüğü ile başladığım oyunda dükümün özellikleri muazzamdı ve 30 senelik hükümranlığı boyunca önce moravia dükü ilan ettim kendimi, sonra da bohemia krallığını kurdum. prestij tavanda, hazine ağzına kadar dolu. tahtın varisi kardeşimin de özellikleri iyi. bir sonraki hükümranlık için onu da geliştiriyorum, güzel gelin buluyorum orduların başına geçiriyorum, toprak veriyorum ki prestiji parası artsın falan. herşey tıkırında yani. sonra bizim kral (yani benim oynadığım karakrer) 58 yaşında falan birden bunaklığa yakalanıyor. üç gün sonra da kardeşim ölüyor, yeni varis küçük kardeş. piii ama öyle bir kardeş ki özellikler 3-4 arası, toprakları yok, karısı cadı falan tam bir sünepe yani böyle varis olmaz olsun. bir aya kalmıyor bizim kral ölüyor ve bu sünepe 50 yaşında tahta geçiyor ama ne geçiş. yer yerinden oynuyor amk. bütün vassalların krallıkla olan ilişkileri eksiye düşüyor, böyle kral olmaz olsunlar başlıyor. sarayda entrikalar cirit atıyor. yeni kralın özelliklerinden aylık gelirimiz düşüyor, askerlerin morali düşüyor, herşey boka sarıyor yani. tam bu sırada da kralın yeğenleri, yani eski kralın oğulları bir bir isyana başlıyorlar. asıl kral benim, hayır benim, hayır benim diye bir bir isyanlar başlıyor. 30 yıllık krallık 3 ayda parçalanmanın eşiğine geliyor bu sünepe yüzünden. tam çıldırıp yeni oyuna başlayacakken dur diyorum devam edelim bakalım ne olacak. topluyorum orduları gidiyorum ilk yeğenin üzerine. ilk savaşta bunu esir alıyorum, anında kellesini vuruyorum. bunun hazinesindeki paralar bana kalıyor tabi. sağlam hazinesi de varmış hemen paralı askerleri topluyorum dört bir koldan bütün isyanlara girişiyorum. her kazandığım savaşta benim hakkımda kötü düşünen vassallar yüce kralım çok yaşa moduna doğru adım adım yaklaşıyorlar. son isyanı da bastırınca bana karşı düzgün savaşanları serbest bırakıp, arkamdan entrika çevirenlerin kellesini kesiyorum ve "just" yani adil ünvanını alıyorum. ülkede barış sağlanıyor ve bundan sonra geçen günlerde bir bir bütün kötü sıfatlarım -ki içlerinde şizofren, dengesiz, homoseksüel, zalim, yeteneksiz- bir bir yok oluyor, karakterin özellikleri yavaş yavaş artıyor. gerçi yaşı 70'e dayandı bir ayağı çukurda ama fena kral olmadı sünepe.

    kısacası diyeceğim şudur ki sıradaki her varisinize toprak verin ki özellikleri kral olana kadar gelişsin. bir de bu oyunda ne oldum değil ne olacağım diyin, her an herşey değişebiliyor çünkü.

    sonuna kadar okumayı başaranlar için ise diyorum ki ne duruyorsunuz gidip alın ve oynayın.
338 entry daha
hesabın var mı? giriş yap