882 entry daha
  • böylesine büyük emek harcanmış, paralar dökülmüş bu filmi dün akşam izleme fırsatı buldum ve hayal kırıklığına uğradım açıkçası. film çıkmadan evvel olumsuz yönde eleştirenlere kızıyordum, izlemeden olumsuz eleştirenlere hâlâ kızıyorum. bu tür büyük yapımların türk sineması açısından bir ilerleme olduğu konusunda hemfikiriz sanırım. yorum yapmak, eleştirmek, beğenilen ve beğenilmeyen durumlardan bahsetmek de boynumuzun borcu;

    --- spoiler ---

    hayal kırıklığı yaşatan en büyük etken filmin çekilmesine sebep olan fetih olayının kendisidir sanırım. böyle büyük bir olayın, zaferin; kafamda bıraktığı etkiden mütevellit filmin de aynı oranda bir etki bırakacağını, beni; filmin, fethin içine çekeceğini düşünmüştüm fakat yanılmışım. tarihle yakından ilgilenen biri olarak, içime sinecek bir filmle bu tarihi başarı kafamda güzel bir yer edecekti ama olamadı.

    bu denli büyük bir tarihi olayı işleyip film yapacaksanız kırk kere düşünüp bir kere hamle yapacaksınız. millete mâl olmuş tarihi kişilikleri rollerde ete kemiğe büründürürken o şahsın o dönemdeki halini yansıtmaktan ziyade günümüzdeymişçesine hal ve tavırlar içine sokmak son derece itici geldi bana. ulubatlı hasan tarihi karakterini dere kenarında manitasına balık ekmek yaparken görüp, lezzetinin sırrını soran manitasına büyük bir naiflikle "zencefil" cevabını verdiriyorsanız ben öyle ulubatlı hasan'ın burçlara değil sancak, kaleye mum dikebileceğine bile inanmam arkadaşım. fetih filmi değil mübarek ıssız adam. era ile seviştikten sonra arkadan yaklaşıp bele sarılmalar, era'nın trip atarak çantasını kapıp odadan aceleyle çıkması gibi sahnelerin böyle bir filmde ne işi var ben anlamadım.

    bir diğer kahramanımız sultan ll. mehmed ise çaresiz kaldığı durumda hırsla elindeki tespihi kırıp parçaladı, bir de üstünde tepindi. padişah değil liseli sanki. bu sahneyi görünce de fena halde uzaklaştım filmden. koca padişahı böyle bir hale sokmak kafanızda nasıl kabul gördü diye sormak istiyorum senaristlere. hele ki artık fatih unvanı almış bir sultanın ayasofya'da kucağına çocuk alıp gülücükler saçmasını feci şekilde yadırgadım. padişahı sempatik göstereceğiz diye saçmalamanın alemi yoktu bana kalırsa. öte yandan film ulubatlı hasan ile sultan mehmed arasında gidip geldi, bu da içime sinmedi hiç. var olan bir şahsiyetle varlığı bir efsane olan şahsiyet arasında mekik dokuyan filmin ağırlık merkezi olumsuz bir başka yöndü bana göre.

    olumlu şeyler yazmak istiyorum ama aklıma bir türlü gelemiyor. yıllar evvel bu konuyu işleyen bir çizgi film izlemiştim kanal 7'de, samimi olarak söylüyorum daha başarılı bir senaryosu vardı. mesela o çizgi filmde bile döktürülen o büyük topların gücü ve heybetini göstermek için deneme atışı yapıp kocaman bir kayayı ikiye yarıyorlardı. buna benzer sahneleri filmde görmeyi çok isterdim. bir diğer zayıf işlenen konu ise kadırgaların haliç'e indirilmesi olayı idi. hemen hemen tüm tarihçiler tarihte böyle bir olayın yaşanmadığı konusunda hemfikir. tamam, problem yok, bu tür efsanelere böyle filmlerde değinilmeyecek de nerede değinilecek eyvallah da böylesine etkisiz mi gösterilmeliydi bu karadan gemi yürütme olayı?

    oyunculuklara gelince; kendimi bir an gerçek kesit veya arkak sokaklar dizisini izliyorum sandım. bu kadar mı kafa sallanır rol yaparken allah aşkına ya hu? piyes heyecanı sezdim çoğu sahnesinde. oyunculuk denen sanatın ne kadar önemli olduğunu gözümüze gözümüze soktular. çok fena sırıtıyor oyunculuğun hakkı verilmezse. bu da başarılı olamayınca filmin içinde hissedemedim kendimi ve dakikalar geçmek bilmedi.

    klişeler de olmazsa olmaz, bunu ben kabullendim artık vallahi ne yapayım. biz yıllarca "battal babamı öldürdü" diye intikam hırsıyla büyüyen çocukları izledik battalgazi filmlerinde, era da geri durmamış ve yıllar evvel ailesini kılıçtan geçirmiş olan doğu roma askerlerine diş bilemiş. bizim ulubatlı da olay bende sen rahat ol diyor era'ya. imparator konstantin ve kurmaylarını da goygoyda alemde göstererek klişeye boğdular hamd olsun.

    bu arada şu ortodoksların çığırtkan saçlı sakallı abisi de tarkan filmlerindeki orso'don başkası değildir; http://a2.idata.over-blog.com/…an-viking-kani-3.jpg

    --- spoiler ---

    tarihi bir gerçekten yola çıkıyorsunuz, gül gibi malzemeniz var, paranız da varmış 17 milyon dolar harcandı deniyor, e çıka çıka senaryosu delik deşik, bütünlükten yoksun, oyunculuk olarak tatmin etmeyen, neredeyse oldu bittiye getirilmiş bir fetih filmi izletiyorsunuz bizlere. seyirci rekoru kırabilirsiniz, gişe rekoru kırabilirsiniz, çok konuşulabilir, sükse yapabilirsiniz ama "harika bir filmdi" dedirtmeniz çok zor. mesele kayıtlara geçmek değil, akıllarda yer edecek film izletmek.
387 entry daha
hesabın var mı? giriş yap